Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6043 E. 2023/1548 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davasında, kadastro mahkemesinde görülen önceki davanın kesin hükmünün, eldeki davada dava şartı yönünden kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro mahkemesinde görülen ve keşif ücretinin yatırılmaması nedeniyle reddine karar verilen davanın, usule değil esasa ilişkin bir kararla sonuçlandığı ve bu nedenle kesin hüküm oluşturduğu gözetilerek, istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Yüksekova ilçesi, Örnek köyü 107 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak davalı Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini, mirasbırakanından kendisine intikal eden taşınmazda eklemeli bir şekilde devam eden zilyetlik süresinin 60 yıldan fazla olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın 1963 yılında yapılan toprak tevzii çalışmaları sonucunda, 53 no.lu Toprak Tevzi Komisyonunca 4753 ve 5618 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak Hazine adına tespit edilen 25 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydı kapsamında kaldığını, taşınmazın Hazine'nin özel mülkiyetinde olup 1927 yılından bu yana nizasız ve fasılasız Hazine'nin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, davacının iddiasını ispatlaması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.10.2017 tarihli, 2015/813 Esas, 2017/475 Karar kararıyla, Yüksekova Kadastro Mahkemesinin 07.07.2009 tarihli, 2007/518 Esas, 2009/590 Karar sayılı kararının eldeki davada kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle, davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 14.09.2018 tarihli, 2018/215 Esas, 2018/1323 Karar sayılı kararıyla, davacının daha önce kadastro mahkemesinde açtığı kadastro tespitinin iptali davasında esasa ilişkin delil toplanmadan ve esasa ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadan davanın reddine karar verildiği, bu nedenle Kadastro Mahkemesinin 07.07.2009 tarihli kararının eldeki davada kesin hüküm teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1.a.6. maddesi gereğince Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.10.2017 tarihli, 2015/813 Esas, 2017/475 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, delillerin toplanarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; Mahkemenin 05.02.2020 tarihli, 2018/697 Esas, 2020/53 Karar sayılı kararıyla, davacı tarafından Yüksekova Kadastro Mahkemesinde açılan davada, davacı tarafından keşif ücretinin kesin süre içerisinde yatırılmaması nedeniyle dava ispatlanamadığından davanın reddine karar verildiği, verilen karar usule değil esasa ilişkin olduğundan, eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil edeceği gerekçesiyle davanın 6100 sayılı HMK'nın 114/1-(i) ve 115/2. maddeleri uyarınca kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili, kadastro mahkemesinde görülen davada davacının yargılama giderini verilen süre içerisinde yatırmamış olması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, usul yönünden verilen ret kararının eldeki davada kesin hüküm oluşturmayacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli, 2021/70 Esas, 2021/135 Karar sayılı kararı ile, Yüksekova Kadastro Mahkemesinin 31.08.2009 tarihinde kesinleşen 07.07.2009 tarihli, 2007/518 Esas, 2009/590 Karar sayılı kararının eldeki davada kesin hüküm oluşturduğu, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 14.09.2018 tarihli ve 2018/215 Esas, 2018/1323 Karar sayılı kararında maddi hata yapıldığı, maddi hatanın usuli müktesep hakkın istisnasını oluşturduğu, İlk Derece Mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” hükümleri düzenlenmiştir.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde, "Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması. " dava şartı olarak belirlenmiştir.

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303. maddesi;

"(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.

(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.

(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanunu'nun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır." hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Temyiz eden davacının adli yardım talebi İlk Derece Mahkemesince kabul edilmiş olup harç yatırmadığından, aşağıda yazılı 886,80 TL temyiz başvuru harcı ile 179,90 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.