Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6208 E. 2023/3073 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğunun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafın zilyetliğini ispatlayamaması ve davalı tarafın 1960 yılından sonraki zilyetliğinin tespit edilmesi gözetilerek, mahkeme karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan peşin harçtan mahsup edilerek iadesine karar verilmesi gerektiği hususu düzeltilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali- tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili ;... ili,... ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 191 ada 180 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, ancak dava konusu taşınmazın davacının annesi ...'in zilyetlik ve mülkiyetinde iken sonrasında davacıya intikal ettiğini, davacının kadastro tespit tarihinde malik sıfatıyla aralıksız ve davasız zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.12.2014 tarihli ve 2014/463 Esas, 2018/38 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaza ilişkin yapılan her iki keşifte de dinlenilen tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde ortak ifadeler gereği dava konusu taşınmazı 1955-1965'li yıllarda sel aldığı, selin çekilmesine binaen davalıların murisi ... ...'in dava konusu taşınmazı zilyet edinerek kullanmaya başladığı ve imar ihya etmek suretiyle vefatına kadar kullandığı, davacının sunduğu senedin dava konusu taşınmazla ilişkili olmadığı gibi uygulanabilirliğinin de bulunmadığı, aksi taktirde dahi sel olayının ardından davacı tarafından terk unsurunun da gerçekleştiği belirtilerek, davacının iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ;dosyada yapılan tebligatlar yasaya uygun olduğundan davalı tarafın davadan haberdar olmadıklarına dair beyanlarının Mahkemece artık karar aşamasına gelmiş bulunan davada dinlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın yasal süre içinde davaya cevap vermediği gibi herhangi bir delil de bildirmediğini, Mahkemece HMK.nın 145 maddesi uyarınca hukuka ve yasaya açıkça aykırı bulunan davalı tarafın tanık dinletme ve keşif taleplerinin reddi gerekirken yeniden keşif yapılarak verilen kararın bozulması gerektiğini, dava konusu taşınmazın davacının annesi Makbule'ye ait olduğunu, derenin taşması sonucu kısa bir süre kullanılamadığını, ... iki mirasçısından biri olan Saniye’nin dava açarak kendisine düşen yeri tapusunu aldığını, ancak davacının şehir dışında olması sebebiyle bu yerin davalıların murisi ... ... tarafından bir kaç yıl işlendiğini, bu sebeple de kadastro tespiti sırasında hatalı bir şekilde davalılar adına tespit edildiğini, bu hususların ilk keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarınca kanıtlandığını, Mahkemece, ikinci keşifte dinlenilen davalı tanıklarının beyanları esas alınarak davanın reddine karar verildiğini, davalıların murisinin dava konusu yerle hiç bir hakkı olmadığını, delil olarak sundukları satış senedinin zemine tartışmasız bir şekilde uygulanmadan karar verildiğini, dava konusu taşınmazın dereye bitişik parsel olduğu ve mahalli bilirkişi ile tanık beyanlarının tamamında dere yatağının değiştiği ve büyük bir sel olduğu yönündeki beyanları karşısında bilirkişi heyetinde uzman jeoloji mühendisi bulunmadan keşif icra edilerek hüküm kurulduğunu,bu şekliyle eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm tesis edildiğini ileri sürerek ,İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 15.04.2021 tarihli ve 2018/1125 Esas, 2021/645 Karar sayılı kararıyla ;1960 tarihinden sonra dava konusu taşınmazda davalıların zilyetliğinin bulunduğu, davacı tarafın ise zilyetliğinin bulunmadığı belirtilerek, İlk Derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini tekrarla ve uzman jeloji mühendisi ile yeniden keşif icra edilerek şayet dava konusu taşınmazın öncesinde dere yatağı olduğunun sabit olması halinde Hazineye durumun ihbarından sonra hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun olacağını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı açılmış tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir.”

2. 6100 sayılı HMK'nın 369/1. maddesi; "Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir."

3, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi; “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”

4.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

5.4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi zorunludur.

Somut olayda; İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken maktu karar ve ilam harcının, davacı tarafından yatırılan peşin ve tamamlama harcından mahsup edilerek fazla alınan harcın talep halinde davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken; alınması gereken peşin harcın mahsubu ile bakiye karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına şeklindeki hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 ... maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR :

Açıklanan nedenlerle;

1.Davacı vekilinin işin esasına ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

2.Davacı vekilinin temyiz isteminin harca yönelik nedenlerle kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının,hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine ''Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının davacı tarafça yatırılan 3.566,85 TL peşin ve tamamlama harcından mahsubu ile fazla alınan 3.530,95TL harcın talep halinde davacıya iadesine '' ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece ... Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

31.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.