Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6249 E. 2022/8261 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine dayanak Kadastro Komisyonu çalışmasının ve kadastro tutanağının mutlak butlanla sakat ve yok hükmünde olduğunun tespiti ve iptali istemine ilişkin olup, davalı Hazine, Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Müdürlüğü aleyhine açılan tespit ve iptal davasının reddine ilişkin yargılama.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması, davalı Tapu ve Kadastro Müdürlükleri yönünden husumet yokluğu ve tespit davasının öncü niteliği gözetilerek, davacı tarafın hukuki yararının bulunmaması nedeniyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İZMİR 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tespit - iptal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine dair karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili, dava konusu taşınmazın 1940 yılında yapılan kadastro çalışmalarında, Kadastro Komisyonunun en az üç üye ile toplanması gerekirken, iki üye ile toplanarak karar aldığını ve buna göre kadastro tutanağının da eksik sayıda bilirkişi tarafından imzalandığını, üçüncü üyenin imzasının bulunmadığını, bu nedenle Kadastro Komisyonu çalışmasının ve sonuçta düzenlenen kadastro tutanağının mutlak butlanla sakat ve yok hükmünde olduğunu ileri sürerek, kadastro tespitine dayanak Kadastro Komisyon çalışmasının ve kadastro tutanağının mutlak butlanla sakat ve yok hükmünde olduğunun ayrı ayrı tespitine ve iptaline karar verilmesini talep etmiş; yargılama sırasında davacının ölümü üzerine tek mirasçısı olan Nurhilal davayı takip etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili, hak düşürücü süre ile zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, yapılan kadastro işleminin itirazsız kesinleştiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.10.2019 tarihli ve 2018/319 Esas, 2019/433 Karar sayılı kararıyla; davalı ... ve Kadastro Müdürlüğü hakkındaki davanın kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 114/d maddesinin delaletiyle aynı Kanun'un 115/2. maddesine göre dava şartı yokluğundan, husumet nedeniyle usulden reddine, davalı ... hakkındaki davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili, dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlayıp hak düşürücü sürenin dolmadığını, husumetten ret kararının hatalı olduğunu, davalılar lehine iki ayrı vekalet ücreti hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 18.02.2021 tarihli ve 2020/590 Esas, 2021/178 Karar sayılı kararıyla; davanın kadastro tespitine dayanak Kadastro Komisyon çalışmasının ve kadastro tutanağının mutlak butlanla sakat ve yok hükmünde olduğunun tespiti ve iptali istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın tapuda davalı Hazine adına kayıtlı olduğu, davalı ... ve Tapu Müdürlüğünün tapuda malik olmadıkları, bu nedenle davalı ... ve Tapu Müdürlüğüne husumet düşmediği, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 09/09/1940 tarihinde Hazine adına yapılıp kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi gereğince tutanakların kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra tespit öncesi nedenlere dayanılarak dava açılamayacağı, tutanağın kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, ret sebepleri farklı olduğu için kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine ile davalılar Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Müdürlüğü lehine iki ayrı vekalet ücreti takdiri gerektiği anlaşıldığından, davalı ... ile Tapu Müdürlüğüne yönelik davanın husumet yokluğundan, davalı ... Hazinesine yönelik davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine ve davalılar lehine iki ayrı vekalet ücreti takdirine ilişkin Mahkeme kararında yasaya aykırı bir durum bulunmadığı sonucuna varıldığı, ayrıca tespit davaları eda davalarının öncüsü olup, eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında davacı tarafın hukuki yararının bulunmadığı kabul edildiğinden, belirtilen nedenle de davanın reddinin isabetli olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, bir işlemi yok hükmünde olduğunun tespitini istemelerinde hukuki yararlarının bulunduğunu, Mahkemece talep içeriklerinin doğru saptanmadığını, işin esasına girilerek yargılama yapılması gerekirken usul yönünden ret kararı verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı olarak açılan tespit ve iptal istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi hükmünde, kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü niteliğinde olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği tartışmasızdır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/12/2022 kesin olmak üzere tarihinde oy birliği ile karar verildi.