"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
DAVA TARİHİ : 26.09.2016
KARAR : Esastan Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 210 ada 38 parsel, 205 ada 38, 39, 40 ve 41 parsel sayılı taşınmazları mirasbırakan babası ...’in malik sıfatı ile uzun yıllardan beri fasılasız ve nizasız bir şekilde kullandığını, 1973 yılında ölümü ile kendisi tarafından kullanılmaya devam edildiğini, kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazların davalı adına tespit ve tescil edildiğini, oysa ki dava konusu taşınmazın kendi zilyetliğinde olan yerlerden olduğunu ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, aşamadaki beyanında davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2018 tarihli ve 2016/874 E., 2018/1074 K. sayılı kararıyla; Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca davacı yararına zilyetlikle edinme şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüyle tapu iptali ve tescile, beyanlar hanesine sit alanında kaldığına ilişkin şerh verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgenin özel mülkiyete konu edilebilecek yerlerden olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespit edilmediğini, dava konusu taşınmazların ne kadar zamandan beri imar ihya edilerek kullanıldığının, kimin zilyetliğinde olduğunun, imar ihyanın ne zaman tamamlandığının tam olarak belirlenmeden karar verildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 13.01.2021 tarihli ve 2021/25 E., 2021/69 K. sayılı kararıyla; bilirkişi raporlarından davacılar adına tesciline karar verilen dava konusu taşınmazların milli park olarak ilan edilen tarihten önce eklemeli olarak davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarının gerçekleştiği, taşınmazların orman veya mera vasıfında olmadığı gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemeleri yer almaktadır.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazineden 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.