Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6570 E. 2022/1229 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın davalı kızlarına yaptığı taşınmaz temliklerinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın yaşı, sağlık durumu, ailevi ilişkileri, temlik edilen malların değeri ve mirasbırakanın malvarlığındaki oranı gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, mirasbırakanın gerçek amacının davalı kızlarına bakılmasının sağlanması olmayıp diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis davası sonunda Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen hükmün Dairece oy çokluğu ile bozulması üzerine, verilen direnme kararının duruşma talepli temyizi üzerine 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa'nın 45. maddesi ilk eklenen 6100 sayılı HMK'nın geçici 4/1. maddesi uyarınca dosya Dairemize gönderilmekle duruşma günü olarak saptanan 16/02/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

Davacılar, mirasbırakanları ...'nın 9 ve 630 parsel sayılı taşınmazlarını davalı kızı ...’e, 678 parsel sayılı taşınmazını ise diğer davalı kızı ...’ye ölünceye kadar bakma akdiyle, 617 parsel sayılı taşınmazını ise bağış akdiyle davalı kızlarına devrettiğini, temliklerin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, ayrıca mirasbırakanın işlem tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ölünceye bakım akdinin yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, temlikin muvazaalı olmadığını, bağış yoluyla yapılan temliklerde ise muvazaa iddiasının dinlenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, 9, 630 ve 678 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temliklerin mirasbırakanın gerçek iradesine uygun olduğu, temlikin bakılmak amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine; 617 parsel sayılı taşınmaz yönünden mirasbırakanın ölümünden bir yıl önce yapmış olduğu bağış işleminin tenkise tabi olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, terditli tenkis isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairece, "Hâl böyle olunca, 9, 630 ve 678 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuş, bilahare davalılar vekilinin karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiş; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1926 doğumlu mirasbırakan ...’nın 31.01.2010 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak kendisinden önce ölen oğlu Reşat’ın çocukları davacılar ..., ... ve ... ile davalı kızları ... ve ...’yi bıraktığı, mirasbırakanın maliki olduğu 9 ve 630 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını davalı kızı ...’e, 678 parsel sayılı taşınmazdaki payını ise diğer davalı kızı ...’ye 28.08.2001 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, dava konusu 617 parsel sayılı taşınmazdaki mirasbırakana ait payların ise mirasbırakana vekaleten torunu ... (davalı ...’in oğlu) tarafından davalılara bağış yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).

Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

Somut olaya gelince, mirasbırakanın maliki olduğu üç parça taşınmazdaki payların ölünceye kadar bakma akdi ile, bir parça taşınmazdaki payın ise bağış akdi ile davalı kızlarına devredildiği, mirasbırakanın geride paydaşı olduğu bir parça taşınmazının kaldığı, mirasbırakanın bakım ihtiyacını daha az sayıda taşınmazlardaki paylarını vererek karşılaması mümkün iken makul nispetten fazla taşınmazını temlik ettiği, mirasbırakanın ölümünden kısa bir süre önce verdiği vekaletname ile bir taşınmazının da aynı davalılara bağış yoluyla devredildiği, devredilen taşınmazların toplam değerlerinin, geride kalan taşınmazının değerine olan oranı gözetildiğinde makul sınırın aşıldığı sonucuna varılmaktadır.

Öte yandan, tanık beyanlarında, mirasbırakanın, kendisinden önce ölen oğlu Reşat’ın eşi, davacıların annesi olan Nezaket ile beşeri ilişkilerinin iyi olmadığı, davacıların annnelerinin yanında kaldıkları ve onunla birlikte hareket ettikleri hususlarının belirtildiği görülmektedir.

Bu durumda; yukarıda belirlenen olgular değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilmekle; 9, 630 ve 678 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği yönündeki 08/07/2020 gün ve 2016/8233 Esas - 2020/3626 Karar sayılı bozma kararı yerinde olduğu için, bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanunun 43.maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK' nın 373.maddesinin 5.fıkrası uyarınca yetkilli ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 16/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

-MUHALEFET ŞERHİ-

08.07.2020 tarihli bozma ilamında yer alan karşı oy yazısındaki gerekçelerle murisin mal kaçırma kastıyla hareket etmediği düşüncesiyle direnme kararının onanması düşüncesindeyim.