"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
KARAR : Davanın reddi - Başvurunun kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan ceddinden intikal eden 136 ada 33 parsel sayılı taşınmazın tüm hissedarların ...'da olması nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın her ne kadar ekip biçmeye uygun değilse de ev yapmaya uygun olduğunu ve yapılan fiili paylaşıma ... tamamının taraflarına yani ... mirasçılarına ait olduğunu belirterek, dava konusu 136 ada 33 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile kök murisin veraset ilamındaki payları oranında tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili;dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşmediğini,davacının, taşınmazın dedesinden intikal ettiğini ileri sürmekte olup bu gibi miras payına dayanılarak açılan davalarda taşınmaz elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğundan davacının taşınmaz üzerinde tek başına tasarruf yetkisi olmadığı gibi tek başına davayı takip yetkisi de bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.09.2018 tarihli ve 2018/509 Esas, 2018/846 Karar sayılı kararıyla;kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; her ne kadar iki davanın tarafları aynı ise de davanın sebebi ve sonucunun aynı olmadığını, bu nedenle ortada maddi anlamda bir kesin hüküm bulunmadığını, kesin hüküm oluşturduğu belirtilen davada davacı ... ...’ın söz konusu taşınmazın kök murisine ait olduğunu ve yıllardır burada zilyetliğinin bulunduğunu belirttiğini, ancak davacının dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazlara uymadığını, ... ... ve murislerinin kazanmayı sağlayıcı zilyetliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, ... ...’ın hiçbir taşınmazda hak sahibi olmamasına rağmen, davacının dava konusu taşınmazda hak sahibi bulunduğunu,verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davalı lehine hükmedilen 2.725 TL maktu vekalet ücretinin,davanın harca esas değerinin 1.000 TL olduğu nazara alındığında. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne uygun olmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.03.2021 tarihli ve 2020/1274 Esas, 2021/369 Karar sayılı kararıyla; ... Kadastro Mahkemesinin 03.06.2011 tarihli 2009/59 E. -2011/28 K. sayılı dava dosyasının incelenmesinden, davacı ... ... tarafından Hazine ile ... ve arkadaşları aleyhine dava konusu 136 ada 29, 30, 33 ve 34 parsel sayılı taşınmazlar hakkında dava açıldığı, ... bu dava dosyasının davacısı ...’ın dava konusu 33 sayılı parsele yönelik bir davası olmadığı gibi katılma talebi de bulunmadığından, anılan Mahkeme kararının davacı ... yönünden kesin hüküm oluşturmadığı ne var ki Kadastro Mahkemesince yapılan keşifte mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişisi tarafından, dava konusu 136 ada 33 sayılı parselin kimsenin kullanımında olmadığı öncesinde de boş vaziyette olduğu eğimi fazla olduğundan kimsenin kullanmadığının beyan edildiğini, keşif sonrası düzenlenen ziraat bilirkişi raporunda, dava konusu 136 ada 33 sayılı parselin tarım yapmaya uygun olmayan fazla eğimli bir parsel olduğu, şu ana kadar toprağın işlenmediği ve tarım yapılmadığı, üzerinde çok az da olsa mera bitkilerine rastlandığı, başka herhangi bir bitkisel varlığa rastlanmadığının belirtildiği,her ne kadar Kadastro Mahkemesinin dava dosyası, eldeki istinafa konu dosya için kesin hüküm niteliğinde değil ise de, tespite itiraz davasında uyuşmazlığa konu taşınmazın belirlenen niteliğinin eldeki dava için güçlü delil teşkil edeceği belirtilerek Mahkemece, açıklanan bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, ayrıca somut olayda, dava dilekçesinde dava değerinin 1.000,00 TL olarak gösterildiği ve yargılama sırasında dava değeri belirlenmediği , bu durumda davalı Hazine lehine takdir edilmesi gereken vekalet ücretinin dava değeri olan 1.000,00 TL'yi geçemeyeceği gerekçesiyle davacı ...’ın istinaf başvuru talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Salt bir yorumla böyle bir karar vermenin hukuken mümkün olmadığı gibi savunma hakkının da bu şekilde ihlal edilemeyeceğini, bahsi geçen tespitlerin davacının tarafı olmadığı bir davaya ait olup davacının delil ve itirazlarını sunamadığı, herhangi bir söz söyleme hakkının bulunmadığı dava dosyasındaki tespitlerin, davacı aleyhine değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, yapılması gerekenin, kararın bozularak, mahalli bilirkişi dahil tüm tanıkların yeniden dinlenmesi, keşif yapılması, hava fotoğraflarının sunulması, taraflara tüm delillerini bildirmesi için süre verilmesi olduğunu, tapu iptal tescil davalarının, yaklaşık ispatla karar verilebilecek türden davalar olmayıp tarafların savunma hakkının kısıtlanmasının , aynı zamanda Anayasa'ya açıkça aykırılık teşkil edeceğini ileri sürürek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle ; 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne ... Asliye Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu vekalet ücretinin 2.180 TL olduğundan İlk Derece Mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmamakta iken Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kararın kaldırılarak vekalet ücretinin daha düşük miktarda hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek, kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
2. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ” hükümlerini içermektedir.
3. 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13. maddesi ;'' (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına ... belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.'' şeklinde düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ... usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR :
Açıklanan sebeple;
Davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA;
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına;
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
24.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.