"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: ÇARŞAMBA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davacı ... yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, davacı ... yönünden iptal-tescil isteği yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tazminat isteği yönünden ise davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, paydaşı bulundukları 70 ada 5, 9, 11, 13, 14 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan Birtat Lokantası adlı işyerini işlettiklerini, anılan işyerinin tadilat giderleri nedeniyle dava dışı Halk Bankasından kredi kullandıklarını ve kredinin teminatı olarak banka lehine taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, kredi borcunu ödemekte zorlanınca bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçtiğini ve haciz işlemlerini başlattığını, haciz işlemleri sırasında aynı zamanda bankanın avukatı olan davalı ...’ın kendilerine bankanın faiz oranlarının çok yüksek olduğunu, ayrıca taşınmazların cebri icra ile satılması durumunda çok düşük bedellere satılacağı ve borcun da kapanmayacağı, ancak kendilerine uygun faizle para verebilecek bir kişi olduğunu, bu kişiden alınacak borç para ile icra borcunun kapatılabileceğini söylemesi üzerine paydaşı oldukları dava konusu taşınmazları davalı ...’ın belirttiği kişiden aldığı borcun teminatı olarak ...’a temlik ettiklerini, ...’nin temin ettiği para ile kredi borcunu kapatacağını, ... ile bir yıl sonra alınan borcun % 15 faizi ile birlikte ödenerek taşınmazların kendilerine iadesi hususunda anlaştıklarını, ...’nin ise aralarındaki anlaşmaya aykırı hareket ederek kredi borcunu kapatmadığı gibi, taşınmazları akrabası olan diğer davalı ... ’na devrettiğini, bu aşamada bankanın da icra takibi başlattığı alacaklarını dava dışı ...;’a temlik ettiğini, kandırıldıklarını ileri sürerek, hile ve gabin hukuksal nedenleri ile tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların rayiç bedellerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, davacılardan ... yargılama sırasında 15.06.2010 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiş, bilahare feragatin baskı sonucu alındığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ...’ın ölümü üzerine mirasçıları davayı sürdürmüşler, 09.07.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davalılardan ...’ye yapılan temlikin 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 47.maddesi hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, diğer davalıların ise kötü niyetli olup ... ile birlikte hareket ettiklerini, bu nedenle davalılar adına oluşan tescilin yok hükmünde olduğunu beyan etmişlerdir.
II. CEVAP
1.1.Davalı ..., taşınmazlardaki davacılara ait payları üzerindeki haciz ve ipoteklerle yüklü olarak satın aldığını, satış bedeli olarak resmi senetlerde gösterilen bedel haricinde davacılardan ...’in borçlusu olduğu 93.400,00 TL bedelli bononun da tarafından ödendiğini, taşınmazları satın aldıktan sonra 1 yıl süre ile ...’e kiraya verdiğini, daha sonra taşınmazları üzerindeki haciz ve ipoteklerle yüklü olarak diğer davalı ...’a sattığını,gabin, hata ve hile koşullarının oluşmadığını, davacı ... tarafından davadan feragat edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
1.2.Davalı ... davaya cevap vermemiştir.
1.3.Dahili Davalı ..., dava konusu taşınmazların bir kısmının yargılama sırasında cebri icra sonucu...’e ihale edildiğini, ...’nin de taşınmazları ...’a satış suretiyle devrettiğini, kendisinin de taşınmazları ...’den satın aldığını, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacı ... yönünden davanın feragat nedeni ile reddine, davacı ... yönünden, tapu iptali ve tescil talebinin konusuz kaldığı gerekçesiyle iptal-tescil isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tazminat isteği yönünden ise; temliklerin inançlı işleme dayandığı, inançlı işlem iddiasının da yazılı delille ispatlanamadığı, davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinafa başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacı ... yönünden yapılan feragatin tehdide dayalı olduğu iddiasının ön sorun şeklinde incelenerek bu hususta taraf delillerinin toplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi, eldeki davanın 6100 sayılı HMK’nın yürürlük tarihinden önce açıldığından, davacıların dava dilekçelerindeki her türlü yasal delil ibarelerinin, yemin delilini de kapsadığı, bu nedenle davacılara yemin teklif etme hakkının da hatırlatılması, bu hakkın kullanılması halinde hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; gönderme kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince, davacı ... tarafından feragatin baskı altında yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı,yapılan feragatin geçerli olduğu, dava konusu taşınmazların yargılama sırasında cebri icra ile satılarak dava dışı 3. kişi adına tescil edildiğinden iptal-tescil isteğinin konusuz kaldığı, inançlı temlik işleminin de yazılı delille ispatlanamadığı, yemin delili hatırlatılmasına rağmen davacıların yemin deliline de dayanmadıkları gerekçesiyle, davacı ... yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, davacı ... yönünden iptal-tescil isteği yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tazminat isteği yönünden ise iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Yargılama sırasında 09.07.2018 tarihli, hukuki sebebin ıslahı nedeniyle verilen dilekçede açıklandığı üzere, davalı ..., davacılarla pazarlık yaparak taşınmazı ipotek ve hacizlerle yüklü olarak davacılardan devraldığını, icra dosyalarını da akrabası...‘a temlik ettirdiğini, ..., ın da aldığı temliknameyi... isimli kişiye devrettiğini, ... ise davalı ...’ın yakın tanıdığı olduğunu,yargılama sırasında taşınmazlar üzerine konulan ihtiyati tedbirin icra müdürlüğü tarafından, mahkemeye sorulmadan resen kaldırıldığını, dava konusu taşınmazların ihalede satılarak, temlik alacaklısı adına tescil edildiğini, yapılan tüm işlemlerin aslında şekli işlemler olup, cebri icra ile satış görüntüsü vermek için yapılan muvazaalı işlemler olduğunu, ...’in cebri icra ile aldığı bu taşınmazları çok kısa bir süre sonra, ... isimli bir kişiye devrettiğini, icra dosyalarının temlikinin de bu amaca yönelik hileli işlemler olduğunu, ...‘ın da taşınmazları...’in kızı davalı ...‘e devrettiğini, davalılar arasında el ve işbirliği şeklinde işlemlerin yapıldığını,zincirleme olarak hepsinin birbirleriyle bağlantılı olduğunu, yapılan ihalenin sadece perdeleme olarak kullanıldığını, davalıların kötü niyetli olduğunu, davalı ...’ın dava dışı Halk Bankası Çarşamba Şubesinin avukatlığını yaptığını ve davacıların borçlusu olduğu, Çarşamba Halk Bankası’nın da alacaklısı bulunduğu icra dosyalarında Banka vekili olarak, Çarşamba İcra Müdürlüğünün 2009/876 ve 2009/883 E. sayılı dosyalarıyla davacılar aleyhine icra takibine giriştiğini, banka vekilliğini üstlendiği sırada dava konusu taşınmazları tapuda devir aldığını, bu durumun avukatlık kanununun,” çekişmeli hakları edinme yasağı “ kapsamında olduğunu, davalı ...’ye yapılan bu temlikin TBK 19 ve 20. maddesi gereğince hükümsüz olduğunu, ...’nin edinimlerinin, mutlak butlan yaptırımına tabi olduğunu,mahkemece, bu yöne ilişkin hiç bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığını,davalı ...’nin icra dosyalarına hiç bir ödeme yapmadığını, borçları kapatmadığını, bankanın alacağını tanıdığı ve işbirliği içinde olduğu...’a temlik ettirdiğini, ... yönünden davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, feragatin baskı altında yapıldığını,her ne kadar Cumhuriyet savcılığınca takipsizlik kararı verilmişse de, bunun hukuk hakimini bağlamayacağını, bu konuya ilişkin delillerin toplanmadığını, davacı ...’in davayı takip için tekrar vekalet verdiğini, dosyaya el yazısıyla beyanda bulunup, davaya devam iradesini ortaya koyduğunu, davalı vekilinin davalı ...’nin yanında sigortalı çalışan avukat olup, dosyaya vekaletname sunulmuşsa da, duruşmalara katılmadığını, bu nedenle davalı ... lehine vekalet ücreti hükmedilmesinin doğru olmadığını, ayrıca davanın usulden reddedildiğinden, davalı yan yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 25/03/2021 tarihli ve 2021/573 Esas - 2021/608 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilince dava nedeninin ıslahına ilişkin dilekçede ve istinaf dilekçesinde avukat olduğu anlaşılan davalı ...'nin davacılara ait taşınmazları iktisabının 1136 sayılı Avukatlık yasasının 47. ve 818 Sayılı TBK.nın 19-20. maddelerine aykırı ve batıl olduğunun ileri sürüldüğü, 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 47. maddesinde düzenlenen çekişmeli hakları edinme yasağının bu hakların edinilmesi durumunda batıl olmalarını gerektirmediği, bu yasağa aykırı hareketin yaptırımının aynı yasanın 136. maddesinde düzenlenen disiplin cezası olduğu,anılan 47. maddede çekişmeli hakları edinmenin batıl olduğunun değil yasak olduğunun düzenlendiği, davacı vekilinin bu yöne değinen iddia ve itirazlarının yersiz olduğu, davalı ...’nin kendisini vekille temsil ettirmiş olduğu, Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerinde avukat lehine vekalet ücreti takdir edilebilmesi için vekaleti deruhte eden avukatın bağımsız bir bürosunun bulunmasının gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT.nin 6. maddesi gereğince davalı ... lehine nispi ve tam vekalet ücreti takdirinde de isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. (818 s. Borçlar Kanunu 818 s. Borçlar Kanununun (BK). m.; 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. m.). Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nin 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 5,9,10,11,13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar 1/2’şer paylarla davacılar Hüseyin ve ... adlarına kayıtlı iken davacı ...’in 27.03.2009 tarih 3252 yevmiye nolu işlemle, davacı ...’in 8.4.2009 tarih 3756 yevmiye nolu işlemle taşınmazlardaki paylarını davalı ...’a, ...’nin de 22.03.2010 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, yargılama sırasında 10 parsel haricindeki diğer taşınmazların cebri icra sonucu yapılan satış işlemi ile 17.02.2012 tarihinde davalı ... adına tescil edildiği, ...’nin 20.02.2012 tarihinde taşınmazları ...’a, ...’nin de 12.07.2012 tarihinde dahili davalı ...’e satış suretiyle devrettiği,davacı ...’ın 15.06.2010 tarihinde mahkemeye asaleten verdiği dilekçesinde davadan feragat ettiğini beyan ettiği ve aynı gün vekilini de azlettiği, 21.09.2010 tarihli dilekçesinde ise davadan feragat beyanının baskı ve zorlama ile alındığını beyan ettiği, davacı ...’in yargılama sırasında 29.06.2019 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi ... ile çocukları ..., ...ve ...'nın kaldıkları, mirasçılar tarafından davaya devam edildiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Hemen belirtmek gerekir ki, davacı ... yönünden feragat beyanının baskı ile yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı gözetilerek, dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından (IV.3) numaralı bentte yazılı Bölge Adliye Mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
3.3.3. Davacı ...’ın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;somut olayda dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazların davalı ... adına kayıtlı iken, 10 parsel sayılı taşınmaz haricindeki taşınmazların yargılama sırasında el değiştirdiği, bu nedenle davacı tarafın HMK’nın 125. maddesi kapsamında davasını son kayıt maliki ...’e yönelttiği ve bu kişinin davaya dahil edildiği anlaşılmaktadır.
3.3.4. Hâl böyle olunca, davacı ... ‘in davasını 10 parsel sayılı taşınmaz maliki davalı ... ve diğer taşınmazlar için ise son kayıt maliki ... aleyhine tapu iptali ve tescil olarak sürdürdüğü görülmekle, işin esasına girilerek, yukarıdaki ilkeler gereğince öncelikle tapu iptali ve tescil isteği, olmadığı takdirde tazminat isteği açısından tüm davalılar yönünden değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece hatalı hukuki değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
VI. SONUÇ:
1. Kararın (V/3.3.2) numaralı paragrafında açıklanan nedenlerle davacı ... mirasçılarının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2. Kararın (V/3.3.3 ve 3.3.4.) numaralı paragraflarında açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, aşağıda yazılı 80,70 TL onama harcının davacı ... mirasçılarından alınmasına, davacı ... tarafından yatırılan harcın istek halinde iadesine, 18/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.