"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN 2016/255 ESAS SAYILI DAVADA;
BİRLEŞTİRİLEN 2015/340 ESAS SAYILI DAVADA;
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İZMİR 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-ALACAK-ECRİMİSİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel; ecrimisil istekli asıl ve birleştirilen davalar sonunda, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen karar yasal süre içerisinde taraf vekilleri tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 16.02.2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldiler, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl ve birleştirilen 2016/255 Esas sayılı davada davacı, birleştirilen 2015/340 Esas sayılı davada davalı Julica, asıl davada, Alman vatandaşı olduğunu, daha önceden Türkiye ile hiç bir bağlantısının bulunmadığını, Finlandiya’da tanıştığı davalı ile Türkiye’de duygusal birliktelik yaşadıklarını, 7648 ada 14 parseldeki 30 nolu bağımsız bölümü almak istediğini, davalının isteği üzerine davalının babası olan dava dışı ...’i vekil tayin ettiğini, davalı ile ortak olan banka hesabına yatırdığı paranın bir kısmı ile vekil aracılığıyla taşınmazın alındığını, ancak taşınmazın tamamının kendi adına tescil edilmesini beklerken yarısının kendi adına diğer yarısının da davalı adına tescil edildiğini öğrendiğini, davalının üzerindeki payı devredeceğini söylemesine rağmen bundan kaçınıp, oyaladığını, vekilin özen borcuna aykırı hareket ettiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa taşınmaz bedelinin ½’sine karşılık gelen 200.000,00 Euro’nun dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiş; birleştirilen 2016/255 Esas sayılı davada, taşınmaz alıp oluşacak kârı paylaşmak, yatırım yapmak amacıyla davalı ile adi ortaklık kurduklarını, ortak hesaba bizzat gönderdiği 1.343.000,00 Euro’nun bir kısmı ile taşınmazlar alındığını, davalı ile aralarındaki kişisel ilişki sona erdiğinden adi ortaklığın da devam ettirilemeyecek hale geldiğini ileri sürerek, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini, malların paraya çevrilmesini, katılım payı olarak koyduğu 528.000,00 Euro’nun iadesini, kalan miktar olursa paranın tasfiye kârı olarak TBK.’nun 643. maddesine göre dağıtılmasını, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde 1299 ada 6 parseldeki 1, 2, 3, 4 ve 6 nolu bağımsız bölümler ile 1270 ada 26 ve 1268 ada 14 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, bu talebin de kabul edilmemesi halinde taşınmazların dava tarihi itibariyle değerinin yine dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesinde, taşınmazların inançlı işlemle davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek, adi ortaklığın feshi talebinden vazgeçip tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel talep etmiş; birleştirilen 2015/340 Esas sayılı davanın reddini savunmuştur.
2. Asıl ve birleştirilen 2016/255 Esas sayılı davada davalı ..., çekişme konusu 30 nolu bağımsız bölümün kendisine ait paralarla alındığını, davacıya duyduğu güven nedeniyle ½ payının davacı adına tescil edildiğini, davacının yabancı olması nedeniyle satış işlemlerinde kolaylık sağlanması için temlikin vekaleten dava dışı babası tarafından davacının huzurunda gerçekleştirildiğini, davacı ile aralarında bir adi ortaklığın bulunmadığını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtip asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuş; birleştirilen 2015/340 Esas sayılı davada, ½ paydaşı olduğu asıl davaya konu 7648 ada 14 parseldeki 30 nolu bağımsız bölümün aylık 4.000,00 TL kira getirisinin olduğunu, bundan davalının tek başına yararlandığını, intifadan men koşulunun gerçekleştiğini ileri sürerek, 04/04/2014 tarihinden itibaren şimdilik 2.000,00.-TL ecrimisil bedelinin her dönem sonundan itibaren kademeli faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen 2016/255 Esas sayılı davada davalı ..., çekişme konusu 30 nolu bağımsız bölümün kendisine ait paralarla alındığını, davacıya duyduğu güven nedeniyle ½ payının davacı adına tescil edildiğini, davacının yabancı olması nedeniyle satış işlemlerinde kolaylık sağlanması için temlikin vekaleten dava dışı babası tarafından davacının huzurunda gerçekleştirildiğini, davacı ile aralarında bir adi ortaklığın bulunmadığını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtip asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuş; birleştirilen 2015/340 Esas sayılı davada, ½ paydaşı olduğu asıl davaya konu 7648 ada 14 parseldeki 30 nolu bağımsız bölümün aylık 4.000,00 TL kira getirisinin olduğunu, bundan davalının tek başına yararlandığını, intifadan men koşulunun gerçekleştiğini ileri sürerek, 04/04/2014 tarihinden itibaren şimdilik 2.000,00.-TL ecrimisil bedelinin her dönem sonundan itibaren kademeli faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/09/2019 tarihli ve 2015/90 Esas, 2019/382 Karar sayılı kararıyla, davaya konu taşınmazların davacının gönderdiği paralarla alındığı ve ortak hesaptaki paraların davacıya ait olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen 2016/255 Esas sayılı davada iptal tescil isteğinin reddine, bedel isteğinin kabulüne, birleştirilen 2015/340 Esas sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Davacı Julica vekili, tarafların Finlandiya’da tanıştıklarını, kısa bir süre o ülkede yaşadıktan sonra beraber Türkiye'ye taşındıklarını, evlilik planı yapıp nikah günü belirlediklerini, ancak 15/03/2014 tarihinde ortak yaşama son verdiklerini, ayrılma tarihine kadar davacının 1.343.000,00 Euro parasını Türkiye'ye getirdiğini, paranın açılan ortak hesaba yatırıldığını, davalının, ortak hesaptaki paraları kullanarak çeşitli tasarruflar yaptığını, asıl davaya konu dairenin tamamının davacı adına alınması için davalının dava dışı babası ...'e vekalet verdiğini, ancak vekil tarafından dairenin yarısının davalı üzerine kaydedildiğini, bunun davacının bilgisi ve onayı dışında yapıldığını, anılan payın 2015 yılı Ocak ayında davacıya devredileceği bildirilmesine rağmen devrin gerçekleştirilmediğini, birleştirilen 2016/255 Esas sayılı davada, çekişmeye konu 7 parça taşınmazın tamamının davacı tarafından sağlanan paralarla alındığının ve aynı hukuki ilişki (vekalet) içerisinde davalı ... adına tescil edildiğinin ispatlandığını, dinlenen davacı-davalı tanıklarının ortak kâr sağlama amacını, sadece davacının para koyduğunu, davalının gelirinin ve koyacak parasının olmadığını, davacıyı temsilen işlemleri yürüttüğünü beyan ettiklerini ve iddialarını doğruladıklarını, davalının vekil sıfatıyla davacı adına hareket ettiğini, kullanılan paraların tamamının davacıya ait olduğunun mahkemece de saptandığını, mahkemenin hükümde dava konusu taşınmazların değerini dikkate aldığını, hangi sebeple tapu iptali ve tescil kararı vermediğini gerekçelendirmediğini, bu yönden kararın hatalı olduğunu öncelikli talebin iptal- tescil olduğunu, TBK'nın 509. maddesi gereğince taşınmazların davacıya ait olduğunu, davalının işi sadakat ve özenle yerine getirmediğini, ihtara rağmen hesap vermediğini, haksız ve kusurlu olduğunu beyanla 2015/90 Esas sayılı davada verilen kararın kaldırılmasına, dava konusu 7648 ada 14 parselde kayıtlı 30 nolu bağımsız bölümün 1/2 payının iptali ile davacı adına tesciline, birleştirilen 2016/255 Esas sayılı davada verilen kararın ortadan kaldırılmasına, dava konusu 7 parça taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2.2. Davalı ... vekilinin, dosyaya sunduğu uzman raporunda; "Davalının, serbest ticari faaliyetlerinin olduğunu, Finlandiya'nın Helsinki şehrinde yaşadığını, 3 adet restorant işletmesinin ortağı göründüğünü, yurt dışındaki sıradan bir vatandaşın gelirinden dava fazla gelir sahibi olabileceğinin kabul edilebileceğinin ve davalının yapılan yatırımların maliyetin de kısmen katkısının var olabileceğinin kabul edilmesi gerektiği” kanaatine varıldığını, banka ekstrelerindeki işlem açıklamalarında mülk alımları ile ilgili belirtilmiş işlem kaydına rastlanılmadığını, tarafların birlikteliğinin 04/04/2014 tarihine kadar sürdüğünün taraf beyanlarından anlaşıldığını, birliktelik sona erdikten sonra 1270 ada 76 parselin davalı tarafından alındığını ve bizzat davalıya ait olduğunu, Siren Apartmanındaki (1299 ada 6 parsel) bağımsız bölümlerin davalı ve arkadaşı ... isimli şahısla birlikte alındığını, daha sonra paylaşım yapmak suretiyle tamamının davalı ... adına tescil edildiğini, bu taşınmazlar üzerinde davacının hiçbir katkısının bulunmadığını, davacının davalı hesabına 130.000,00 Euro havaleyi 21/01/2014 tarihinde gönderdiğini, bu paranın 1299 ada 6 parselin alımından 35 gün sonra olduğunu, dosyaya ibraz ettikleri mütaalada, müşterek hesapta aksi ispat edilmedikçe hak sahiplerinin haklarının eşit olduğunun ve TBK'nın 169/3. maddeye uygun olduğunun beyan edildiğini, aksi kararlaştırmadıkça veya alacaklılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, alacaklılardan her birinin edim üzerindeki haklarının eşit olduğunu, kendisine düşen paydan fazlasını elde eden alacaklının, bu fazlalığı payını alamamış olan diğer tarafa ödemekle yükümlü olduğunu, davalı ...'in hem Türk vatandaşı hemde Finlandiya vatandaşı olduğunu, 3 şirketi 2 restorant ve barı bulunduğunu, birikimlerini ara ara Türkiye'ye getirip burada da yatırımlar yaptığını, tarafların tanıştıktan 3 ay sonra 2011 yılı Ekim ayında İzmir'e yerleştiklerini, ortak hesap açıldığını, davalı ...'e ait paraların Almanya üzerinden 2011 yılı Kasım ayından itibaren ortak hesaba aktarıldığını, 12/11/2011 yılında Folkart Tower’da temelden bitişik iki daireyi 400.000,00 Euro civarında bedelle satın aldıklarını, 15/02/2012 tarihinde 400.000,00 Euro civarında bedel ile... Rezidanstaki daireyi aldıklarını, 1/2 hisse ile taraflar adına kayıt edildiğini, davacının, davalının babasına vekalet verdiğini, bu vekalet ile işlem yapıldığını, davacının taşınmazın 1/2 pay ile alındığını bildiğini, mahkemenin ortak hesaba gelen paranın tamamının davacıya ait olduğunu kabul etmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, hesaptaki paralarının ortak olduğunun kabulünün gerektiğini, ortak hesaptaki paralarla Folkarttaki iki dairenin... Rezidanstaki dairenin ortak kullanılan kredi kartlarının ödemelerinin bu hesaptan yapılması ve ortak hesaptaki paranın birlikte kullanılması ile harcandığını, tarafların birlikteliklerinin sona ermesinden 6 ay sonra davacı tarafından davalıya vekalet verildiğini, bundan hiç bahsedilmediğini, tarafların Folkarttaki dairelerinin davacıya, Aksoydaki taşınmazların davalıya devri konusunda anlaştıklarını, vekaletin bu nedenle verildiğini, ancak devrin gerçekleşmediğini, Folkarttaki ve Aksoydaki taşınmazların değerinin 600.000,00 Euro olduğunu ve davacının hakkından fazla olduğunu, davalının kötü niyetli olmadığını kötü niyetli olsa vekaleti kullanabileceğini, bilirkişi raporunun yanlı ve mahkemeyi yönlendirmeye yönelik olduğunu, rapor alınması taleplerinin karşılanmadığını, davalı ... tarafından düzenlenen vasiyetnamenin taraflar ayrılmadan önce verildiğini, davalı ...'in Finlandiya’da yaşayan bir çocuğu olduğunu, davacının zorlaması ile vasiyet yapıldığını, çocuğunun haklarının saklı payının olduğunu öğrenmesi nedeniyle vasiyet yapmakta tereddüt yaşamadığını, davacının birlikte yaşamalarına rağmen davalının kendi adına aldığı taşınmazlardan haberinin olmadığını söylemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafından gönderilen paralarının ne amaçla gönderildiğine dair banka dekontlarında herhangi bir açıklama bulunmadığını, davacının, davalı ...'in İş Bankası ve İNG Bank'daki hesabına gönderdiği 50.000,00 Euro ve 130.000,00 Euro’nun ne için gönderildiğine dair kayıt bulunmadığını, bu paranın davalı ...'in şahsi parası olduğunu ve davacıya aktarıldığını, davacının kendi hesabına parayı aktardıktan sonra parayı ortak hesaba aktardığını, tarafların şahsi paralarının şahsi hesaplarında, ortak paranın ise ortak hesapta olduğunu, davalının şahsi hesabından yaptığı 171.055,00 TL’nin de hesaba katılması gerektiğini, harcamaların bilirkişilerce dikkate alınmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına, davalarının kabulüne, davacı Julica tarafından açılan asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 04/03/2021 tarihli ve 2020/798 Esas, 2021/554 Karar sayılı kararıyla, aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça ortak hesaptaki payların birbirine eşit olacağı, tarafların ortak hesaptaki paraların kendilerine ait olduğunu ispat edemedikleri, çekişme konusu taşınmazların bedelleri ortak hesaptan çekilen paralarla ödendiğinden tarafların taşınmazlarda yarı yarıya hak sahibi oldukları, birleştirilen davadaki ecrimisil isteği yönünden intifadan men şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine, birleştirilen 2016/255 Esas sayılı davada iptal tescil isteğinin kısmen kabulüne, birleştirilen 2015/340 Esas sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davacı Julica vekili, asıl davada iddialarını ispatladıklarını bu nedenle iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, birleştirilen davada ortak hesapta yer alan paraların davacıya ait olduğunun ispatlandığını, bu nedenle ortaklara yarı yarıya bölüştürülemeyeceğini, istinaf mahkemesinin eksik inceleme ile karar verdiğini, vasiyetnamenin hatalı değerlendirildiğini, taşınmazların tamamının tapusunun iptal tesciline karar verilmesi gerekirken ½ paylarının iptal tesciline karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, asıl ve birleştirilen davada verilen hükmün bozulmasını istemiştir.
2.2. Davalı ... vekili, müşterek hesaba gelen paraların tarafların ortak mülkiyetinde olmakla birlikte, bu gelen paraların içerisinde müvekkiline ait paraların olduğunu, aksinin davacı tarafça ispat edilemediğini, "Davacı'nın müşterek hesabın "itirazsız" açılmasıyla, davalı "müvekkilinin" ortak hesap üzerinde % 50 oranında hissesinin olduğunu kabul ettiğini, İstinaf Mahkemesinin tarafların şahsi harcamalarını dikkate almadığını, İstinaf Mahkemesinin dava taraflarının ortaklaşa mülkiyetlerinde İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/90 E. sayılı dosyaya konu taşınmazda yaptığı harcamaları dikkate almadığını, ortak hesaba giren para ile, davacının şahsi mülkiyetindeki ve davalara konu diğer taşınmazların değeri hesaplandığında, davalı müvekkilinin alacaklı olduğunu, davacı tarafça davalıya verilen vekaletnamenin kötü bir amaçla kullanılmadığını, vasiyetnamenin de istinaf mahkemesinin yorumunun aksine davalının % 50 oranında mülkiyetin davacıya aidiyetine dair bir beyanı içermediğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen 2016/255 Esas sayılı dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel; birleştirilen 2015/340 Esas sayılı dava, mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan TBK'nın, 508. maddesinde, "Vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekalet ile ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermekle yükümlüdür. Vekil, vekalet verenin tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür.", 509/1. maddesinde, "Vekilin kendi adına ve vekalet veren hesabına gördüğü işlerden doğan 3.kişilerdeki alacağı, vekalet verenin vekile karşı bütün borçlarını ifa ettiği anda kendiliğinden vekalet verene geçer." düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına, gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı Julica'dan, 53.810,64 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'ten alınmasına, 16/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.