Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7830 E. 2023/2075 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'nin, bir taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı iddiasıyla tapu kaydının iptali ve terkin istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan keşif ve teknik bilirkişi raporuna dayanarak taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının tespit edilmesi ve idarenin daha önce belirlediği kıyı kenar çizgisine ilişkin hususların da değerlendirilmiş olması gözetilerek, Hazine'nin temyiz itirazları reddedilerek istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı Hazine tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve ilgili Yönetmeliği doğrultusunda hazırlanan ... kıyı kenar çizgisinin tespiti ile davalıların mirasbırakanı ... adına kayıtlı olan 9273,00 m² yüzölçümlü 185 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 8513,56 m²'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek 8513,56 m²'lik kısmın tapu kaydının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kaldığını, aksi halde davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2016/135 Esas, 2020/208 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli 185 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 8.278,23 m²'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 9273,00 m² yüz ölçümlü taşınmazın Harita Mühendisi ...'in 05.02.2018 tarihli raporunda mavi ile boyalı (A) harfi ile gösterilen 8.278,23 m²'lik kısmının davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 999. maddesi gereğince her türlü takyidattan ari olarak tapudan kıyıya terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı Hazine vekili, davanın kısmen reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, itiraz görmemiş ve kesinleşmiş mevcut bir kıyı ve kenar çizgisi varken, bilirkişilerin hukuki gereklilikten uzak bir şekilde sanki kıyı kenar çizgisi yokmuş gibi yeni bir kenar çizgisi oluşturduklarını, bilirkişilerin taşınmaz kenarında açılan çukurlarda gözlem yaptığını, toprak örneklerinin laboratuvar ortamında incelenmediğini, dava açılmadan önce idarece gerekli araştırma ve incelemelerin yapıldığını, taşınmazın sayısal kadastral verileri Kadastro Müdürlüğünden, kıyı kenar çizgisinin sayısal verileri Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden alınarak taşınmazın ne kadarlık bir kısmının kıyı kenar çizgisine isabet ettiğinin hesaplandığını, idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi ile bilirkişilerin belirlediği kıyı kenar çizgisi arasındaki çelişkili durumun hükme esas alınan raporda açıklanmadığını, idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyon çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin gözardı edildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, tektonik kökenli bir tatlı su gölü olan İznik gölünden çevresindeki yerleşim bölgelerinin içme ve sulama suyu ihtiyacı karşılanmakla, gölün korunması için davanın tamamen kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.05.2021 tarihli ve 2021/461 Esas, 2021/888 Karar sayılı kararıyla; idarece kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine dair 27.04.2015 tarihli komisyon tutanağında ...'nün maksimum su kotunun 85,00 olarak belirlendiği, bu haliyle idarece kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinde maksimum su kotunun esas alındığı, belirlenen kıyı kenar çizgisine ilişkin olarak hükme esas alınan bilirkişi raporunda "...Açılan 84 ve 86 no.lu araştırma çukurlarının kuzeyindeki toprak yapısının aynı olması ve maksimum su kotu üzerinde olması nedeniyle kıyı kenar çizgisinin raporda belirtildiği şekilde belirlenmesi gerektiğinin" açıklandığı, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 13.03.1972 tarihli, 7/4 sayılı ve 28.11.1997 tarihli, 5/3 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarında belirtilen şekilde yapılan keşif sonucu alınan teknik bilirkişi raporuna göre A harfi ile gösterilen 8278,23 m2 yüz ölçümündeki bölümün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı saptanarak bu bölüm yönünden talebin kabulüne, fazlaya dair istemin ise reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı Hazine vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı Hazine vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile Türk Medeni Kanunu’nun 715 ve 999. maddelerine dayalı tapu kaydının iptali ve sicilden terkini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kıyıdan yararlanma” başlıklı 43. maddesinde; “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir."

2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun "Genel Esaslar" başlıklı 5. maddesinde; "Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır."

3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Sahipsiz yerler ve yararı kamuya ait mallar" başlıklı 715. maddesinde; "Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.

Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz."

4. Türk Medeni Kanunu'nun "b. Kaydedilmeyecek taşınmazlar" başlıklı 999. maddesinde; “Özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz.

Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır.” düzenlemeleri yer almaktadır.

5. Uyuşmazlığın niteliğine göre, öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise, buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.

6. İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanun'un 5 ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gözönünde tutularak, Kanun'un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla, keşif yapılarak açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir.

7. İdarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle, Mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.