Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7989 E. 2023/2630 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından açılan kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasında, davacının zilyetliğinin yasal koşulları sağlayıp sağlamadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının zilyetlik süresinin başlangıcı, taşınmazların davacıya intikal nedeni ve davacının babasının mirasçılarının senetsiz kazanımlarının olup olmadığı hususlarının yeterince araştırılmamış olması ve eksik inceleme ile hüküm kurulması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan ayrı ayrı reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, kamu düzeni bakımından yapılan inceleme sonucunda hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 112 ada 1006, 1007 ve 1160 parsel sayılı taşınmazların davalı idare adına tespit gördüğünü, taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olduğunu, taşınmazın 40 yılı aşkın süredir nizası ve fasılasız kendi zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek taşınmazın kendisine ait olan kısmının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, zilyetlikle kazanım şartlarının oluşmadığını, kadastro tespitinin doğru yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2018 tarihli ve 2016/149 Esas, 2018/292 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 16.11.2018 tarihli ve 2018/788 Esas, 2018/845 Karar sayılı kararı ile; keşifte beyanlarına başvurulan bilirkişi ve tanıkların katılımı ile keşif yapılması; taşınmazların başında yapılacak keşif sırasında dinlenecek mahalli bilirkişi, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl ve hangi tarihte intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve neye istinaden kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, davacının zilyetliği ilk devraldığı tarihin net olarak hazır olan mahalli bilirkişi, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından sorulması ile beyanlar arasında çelişki bulunması halinde gerekirse yüzleştirme yapılarak giderilmesi, davcının zilyetliği ilk devraldığı tarih ile kadastro tespit tarihi arasında tek başına 20 yıllık zilyetlik koşulunun sağlanıp sağlanmadığının araştırılması, davacının tek başına zilyetlik süresinin 20 yıldan az olduğunun tespiti halinde, eklemeli zilyetlik kuralları gereğince davacının babası adına senetsizden taşınmaz tescili yapılıp yapılmadığının tapu müdürlüğünden sorulması ve neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olduğu, bu aşamada davacının istinaf başvurusu ile ilgili bir karar verilmesine yer olmadığına, davalı Hazinenin vekalet ücretine dair istinaf başvurusunun yerinde olmadığından esastan reddine, davalı vekilinin diğer istinaf taleplerinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; imar-ihya çalışmalarının tamamlandığı, kadastro tespit tarihi itibari ile geriye doğru en az 20 yıl öncesinden alanın imar-ihya edildiği ve 20 yıllık ekonomik amaca uygun zilyetliğin tamamlandığının bildirildiği, “A” harfi ile belirtilen yerde tarımsal faaliyet yapıldığının belirtildiği, “F” ve “E” harfi ile belirtilen kısımların arazi kullanım kabiliyeti sınıfı, eğim, toprak derinliği ve taşlılığa bağlı olarak V. sınıf olarak belirlendiği, toprak derinliğinin sığ, taşlık ve yer yer kayalık olduğu, yer yer sürme izlerinin bulunduğu alanın taşlık ve kayalık kıraç alanlardan olduğu, toprak amenajman işlemlerinin (toprağı sürme, gübreleme, taşların temizlenmesi, teraslama vb) düzenli yapılmadığı, imar-ihya çalışmalarının yapılmadığının bildirildiği, jeodezi ve fotogrametri mühendisi tarafından tanzim edilen rapora göre ise; “F” ve “E” harfi ile gösterilen alanlarda 1984 ve 2002 yılına ait hava fotoğraflarında herhangi bir tarım faaliyetinin yapılmadığının rapor edildiği, “C” harfi ile belirtilen alanın sınırlarının belirgin olmadığı alanın eğiminin yaklaşık % 2-4 olduğu, killi tınlı bünyeli toprak yapısına sahip olduğu, toprak derinliğinin yer yer sığ yer yer işlenebilir derinlikte olduğu, taşlık ve kayalık alanlardan olduğu, keşif günü itibari ile bu alanın toprak derinliğinin arttığı kısımların sürülü, dağınık ve seyrek şekilde alanın bütününde 14 adet 25-30 yaşlarında bağ omcaları, muhtelif sayıda 2-3 yaşlarında badem fidanlarının dikili olduğu ve kulübe şeklinde taşların örülmesi ile oluşturulmuş küçük bir bağ evinin olduğu, alanın geri kalan kısmının sürülü, ekili ve dikili olmadığı, komşu kıraç alanlarla aynı vasıfta olduğu, birim alana düşen omca sayısının çok az olması nedeniyle bağ vasfı taşımadığı, toprak amenajman çalışmalarının düzenli yapılmadığı, (toprağı sürme, taşların temizlenmesi vb) imar-ihya çalışmalarını tamamlamadığı ve 20 yıllık ekonomik amaca uygun zilyetliği taşımadığının bildirildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı istinaf dilekçesinde özetle; kararın kabul edilen kısım yönünden doğru olduğunu, eksik inceleme ve değerlendirme ile kısmen redde ilişkin hüküm verildiğini, lehine zilyetlikten edinme koşullarının oluştuğunu, taşınmazın kamu malı olmadığını, özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğunu, kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek reddedilen kısımlar yönünden kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı istinaf dilekçesinde özetle; davanın 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığını, dava konusu taşınmazların devletin hüküm ve tasarruf altında olması nedeniyle özel mülkiyete konu olamayacağını, kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların davacı lehine gerçekleşmediğini, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğraflarının rapora esas alınmasının Yargıtay içtihatları gereğince usule uygun olmadığını, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğunu, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümlerin irdelenmesi gerektiğini, nispi vekalet ücretinin hesaplanmasında da hata yapıldığını ileri sürerek kararın kabule ilişkin kısımlarının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; keşfin usulüne göre yapıldığı, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu; harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri yönünden verilen kararda da bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, kamu düzeni bakımından yapılan inceleme sonucunda ise 1006 parselin “A” harfiyle gösterilen kısmının davacı adına tescili ile birlikte dava konusu 1006 parsel numaralı taşınmazın “B” ve “E” harfleriyle gösterilen kısımları ile “F” harfiyle gösterilen kısımlarının birbirinden bağımsız parseller haline gelmesine rağmen “B”, “E”, “F” harfleriyle gösterilen bu kısımlar yönünden hüküm kurulmadığı gerekçesiyle hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı temyiz dilekçesinde özetle, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın usulden reddi gerektiğini, taşınmazın özel mülke konu olamayacağını, tanık beyanlarının yanlı ve çelişkili olduğunu, bilirkişi raporlarının karar vermeye yeterli olmadığını, sadece 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarının rapora esas alınmasının içtihatlara aykırı olduğunu, taşınmazın m2 fiyatlarının iyi incelenmesi gerektiğini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümlerin irdelenmesi gerektiğini, nispi vekalet ücreti kısmında hata yapıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/B maddesinde: “Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüz ölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.” hükümleri düzenlenilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda, mahalli bilirkişilerin ve davacı tanıklarının hem taşınmazın davacı tarafından ...'dan satın alındığını, hem de öncesinde davacının babasına ait olduğunu, paylaşım sonucunda davacıya isabet ettiğini, babasından önce de dedesine ait olduğunu ve taşınmazın paylaşımdan sonra da davacının zilyetliğinin son keşif tarihine göre geriye doğru 15 ila 30 sene arasında olduğu yönünde beyanlarda bulundukları görülmektedir. Bu durumda kabulüne karar verilen alanların her bir kısmının ayrı ayrı davacıya intikal nedeni ve tarihi ile davacının kendi zilyetlik süresinin başlangıcını tespit edilmemiş olması, buna bağlı olarak her ne kadar davacının babasının senetsizden kazanımı olmadığı yönünde cevap gelmiş ise de; davacının babasının ölüm tarihinin 1992 yılı olduğu gözetilerek babası adına tespit görmesi gerekirken mirasçıları adına tespit gören yerler olup olmadığının araştırılmamış olması da isabetsizdir.

3. Hal böyle olunca, kabulüne karar verilen alanların her bir kısmının ayrı ayrı davacıya intikal nedeninin ve tarihinin saptanması, davacının kendi zilyetlik süresinin başlangıç tarihi dikkate alınarak 20 yılı geçmemesi ve taşınmazın babasından kaldığının saptanması halinde davacının babasının mirasçılarının senetsizden kazanımları olup olmadığının araştırılması, ilgililerin Mahkeme kararı ile ya da kadastro tespiti ile senetsizden kazanımlarının tespit edilmesi halinde ise taşınmazların tescile dayanak kadastro tutanaklarının ve mahkeme kararlarının getirtilerek taşınmazın ilk maliki olan davacının babası yönünden Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

VI. KARAR

1.Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2.Davalı vekilinin açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.