Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7992 E. 2023/3483 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2009/275 E., 2019/275 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, ... ili Merkez ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu davacının murisi ...’dan intikal eden taşınmazların hatalı olarak davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, Hamza terekesinin yöntemine uygun şekilde taksim edilmediğini, davacıya toplam 1.600,00 metrekare yüz ölçümünde 3 parça yer verildiğini, mirasçılardan ... ile ...’nin miras paylarını devrettiklerinden kadastroda adlarına tespit yapılmadığını, dava dilekçesinde ada ve parsel numarası belirtilen 43 adet taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adlarına veraset ilamındaki payları oranında tespit ve tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... ve ... vekili, ..., ..., ... yargılama sırasında, dava konusu taşınmazların kadastrodan önce de tapulu taşınmazlar olup, Hamza terekesinin yazılı olarak 1963 yılında taksim edilip tapuda bu taksime göre pay devirlerinin yapıldığını, bu taksime göre herkesin kendi yerini kullanmaya başlayıp kadastro tarihine kadar devam ettiğini, davacıya da 3 adet taşınmaz düştüğünü belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çekişmeli 381, 657, 738, 925, 969 parsel sayılı taşınmazlara karşı açılan davanın tapu maliklerine yöneltilmemesi nedeniyle husumet yokluğu sebebiyle reddine, dava konusu diğer çekişmeli taşınmazlara yönelik açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların müşterek miras bırakandan kaldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığını, hükme esas alınan miras taksim sözleşmesinin geçerlik şartlarının oluşmadığını, sözleşmenin 5 adet taşınmaza ilişkin olup diğer taşınmazlarla ilgili taksim yapılmadığını, taksim sözleşmesinde ... ve diğer iki mirasçıya pay verilmeyerek mirasçıların hakkının devre dışı bırakıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların öncesinin muris ...'a ait bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Hamza'nın 1961 yılında ölümü ile mirasçıları arasında yöntemince taksim edilip edilmediği hususlarında toplandığı, dava konusu edilen 381, 657, 738, 925 ve 969 parsel sayılı taşınmazlara karşı açılan davanın tapu maliklerine yöneltilmediğinden bu taşınmazlar yönünden husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu, muris ...'ın yasal mirasçılarından olan ... ve ... diğer mirasçıların yaptığı taksim sözleşmesinden önce muristen gelen paylarını kendi iradeleriyle devreden mirasçıların terekede artık payları bulunmayacağından pay devrinden sonraki tarihte yapılan taksim sözleşmesinde bulunma zorunluluklarının bulunmadığını, diğer mirasçıların 04.07.1963 tarihli tapusuz taşınmazlar hakkında harici taksim sözleşmesi düzenledikleri, söz konusu taksim senedinde murisin eşi ... kendine asaleten, o tarihte reşit olmayan kızları davacı ... ve ...'ye velayeten senede kaşe bastığı, davacı ... senet tarihinde reşit olmadığından adına velayeten taksim yapma yetkisi sağ olan annesi ...'ye ait bulunduğu, kaldı ki; dava konusu 204, 652, 784, 783, 442, 443, 445 sayılı parsellere kadastro tespiti sırasında revizyon gören tapu kayıtları incelendiğinde, davacı ... adına velayeten annesi ...'nin taksimen katılması sonucu tapulu taşınmazlarda Hamza mirasçıları arasında yapılan taksim nedeniyle davalılar adına eski tapu kayıtlarının oluşturulduğu, davacının payının kalmadığı, böylece tarafların müşterek murisinden gelen taşınmazların 04/07/1963 tarihli harici taksim senedi ile tüm mirasçılar arasında taksim edildiği ve dava konusu taşınmazların söz konusu taksim senedine göre tespitlerinin yapıldığı, mirasçılardan olan ve taksim sözleşmesine taraf ...'nin taksim sözleşmesinde imzasının bulunmayıp mühür kullandığı mühründe usulüne uygun olarak onaylanmadığı görülmüş ise de; ...'ın taksim sözleşmesinde henüz reşit olamadıklarından dolayı çocukları davacı ... ve kızı ... adına velayeten, kendisi adına ise asaleten bulunduğu, çocukların yaşları itibariyle taksim sözleşmesine bizzat katılamayacakları, 04/07/1963 tarihli taksim sözleşmesinde ...'a ait mühür usulüne uygun olarak onaylanmasa da taksim sözleşmesinin 06/07/1963 tarihinde tüm mirasçıların katılımıyla tapu sicil memuru huzurunda resmi işlemle mirasçıların taşınmazlardaki paylarını karşılıklı devrettikleri, bu sebeple adi yazılı olarak yapılan taksim sözleşmesinin tapuda yapılan işlemle resmi hale dönüştürüldüğü, kullanılan mührün usulüne uygun olarak onaylanmamasının tek başına taksim sözleşmesindeki iradenin tapu kayıtlarına yansıması karşısında geçersizlik sebebi olamayacağı, ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15. maddesi gereğince Hamza mirasçıları arasında taksim edildikleri ve taksim sözleşmesi yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile de doğrulandığı sonucuna varıldığı, kadastro tutanakları ve tapu kayıtlarına göre de, 930, 933, 934 parsel sayılı taşınmazların taksim sözleşmesine uygun olarak davacı ... adına, 126, 377, 445, 936 parsel sayılı taşınmazların ise ... adına, yine 739, 827, 828, 255, 443, 941, 942, 947 sayılı parsellerin davacının annesi ... adına taksime dayalı olarak tespit ve tescil edildiğinin anlaşıldığı, kaldı ki, davacı ...'in dava konusu ettiği 255, 443, 739, 941, 942, 947 sayılı parseller annesi ... adına tapuda kayıtlı olup bu parseller hakkında dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... mirasçıları vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesi, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 6. maddesi, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi, "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.”

4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümlerini içermektedir.

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 763'üncü maddesine göre; taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir.

Tapu siciline kayıtlı olmayan taşınmazlarda, zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazlarda tapu sicili mülkiyete karine teşkil ettiği halde tapusuz taşınmazlarda zilyetlik mülkiyetin karinesidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.02.2012 gün, 2011/20-714 Esas, 2012/78 Karar)

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, taraflar arasında yapılan taksim sözleşmesinde bir kısım mirasçıların, öncesinde paylarını başka mirasçılara devrettikleri için artık miras payını devreden mirasçının taksimde hazır olması gerekmediğinden, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.