Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8043 E. 2023/4226 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/83 E., 2021/233 K.

ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN

DAVADA DAVALI : Hazine vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 22.08.2006

HÜKÜM : Asıl ve birleştirilen davanın kabulü

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacılar, kendilerine ait tapu kayıtları kapsamında kalan ve uzun yıllardır zilyetliklerinde bulunan 114 ada 356 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucu davalı Hazine adına tespit gördüğünü ileri sürerek taşınmazın keşfen belirlenen bölümlerinin tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

2. Birleştirilen davada davacılar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak kadastro sonucu davalı Hazine adına tespit gören 114 ada 356 parsel sayılı taşınmaz bölümünün tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, daha önce Kumluca Kadastro Mahkemesince yapılan tespitte belirtildiği üzere dava konusu yerlerin özel mülkiyete konu olmayan yerlerden olduğunu, 14.05.2010 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen zirai bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazın herhangi bir zirai faaliyet olmayan ham toprak vasfında arazi olduğunun belirtildiğini, ek raporda da aynı görüşün tekrar edildiğini, 22.06.2013 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen raporda da parselin P1 den P16 ya kadar olan bölümlerinde değişik ölçeklerde kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetliğin gerçekleştiği, diğer kısımlarının ham toprak olduğunun belirtildiğini, ancak raporda kültür arazisi olarak belirtilen bölümlerin işlenmesinin keşif tarihinden çok kısa bir süre önce yapıldığının toprağın renginden anlaşıldığını, davacıların keşiften kısa bir süre önce taşınmazın belli bölgesini imar ihya etmeye çalıştıklarını, tapu kaydının sabit sınırlı olmadığını belirterek asıl ve birleştirilen davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, davaların birleştirilmesi suretiyle yapılan yargılama sonunda dava konusu taşınmazın 1900'lü yılların başından bu yana tarım arazisi olarak kullanıldığı, 1943 yılında tapuya kaydının oluştuğu, daha sonra bölgede yapılan kadastro çalışmalarında tapu kaydının revizyon gördüğü, ancak dava konusu taşınmazın ham toprak vasfı ile belgesizden Hazine adına tescilinin yapıldığı, arazinin tapu kaydının bulunduğu, bir kısmında davacılar Hüseyin Kösem mirasçılarının, bir kısmında da diğer davacıların zilyetliğinin bulunduğu gerekçeleri ile davanın kabulüyle, taşınmazın fen bilirkişileri Nazif Kahraman ve Özgür Akar tarafından düzenlenen 05.11.2013 tarihli rapor ekinde koordinatları belirtilen, P1 ila P16 işaretleri ile gösteriken kısımları yönünden iptal - tescile karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.09.2018 tarihli ve 2018/3371 Esas, 2018/4869 Karar sayılı kararıyla, davacıların dayanağı olan tapu kaydının tescil ilamı ile oluşturulmadığı usule aykırı şekilde, men'i müdahale davası sonucunda verilen red hükmü dikkate alınmak suretiyle bir şekilde oluşturulduğu hukuki değerden yoksun olduğu açıklanarak davacı tapusuna itibar edilemeyeceği ve mahkemece yapılan zilyetlik araştırmasında yetersiz olduğu belirtilerek zilyetlik orman ve mera araştırmasına yönelik olarak hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, keşif sonucu alınan bilirkişi heyet raporları ile; davaya konu P1, P2, P3, P4, P5, P6, P7, P8, P9, P10, P11, P12, P13, P14, P15 ve P16 olarak işaretlenen taşınmazların orman vasfının bulunmadığı, bu bölümlerin dava tarihi itibariyle en az 35 yıl öncesinden imar-ihya işleminin tamamlandığı, dava konusu arazi üzerindeki taşların temizlenerek imar-ihya işlemlerinin yapıldığı, arazinin toprak işlemeye uygun hale getirildiği ve üzerinde kuru tarım yapıldığı hususunun tespit edildiği, alınan raporun tanık anlatımı ve dosya kapsamı ile de uygun olduğu gerekçesi ile taşınmazın fen bilirkişileri Nazif Kahraman ve Özgür Akar tarafından düzenlenen 05.11.2013 tarihli raporda koordinatları belirtilen, P1 ila P16 işaretleri ile gösterilen kısımları yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili, davacıların talepleri kısmen kabul edilmesine rağmen davanın tam kabulüne karar verilmiş gibi yargılama giderlerinin tamamından davalının sorumlu tutulmasının ve aynı parsele dava açılmış iken, asıl davada davacı vekili ile birleştirilen davada davacı vekiline ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, Kumluca Kadastro Mahkemesinin 1997/70 Esas sayılı dava dosyasının eldeki davada güçlü delil teşkil ettiğini, belirtilen davada davanın kabulüne karar verilen taşınmaz bölümleri dışındaki yerler için Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğinin gerçekleşmediğinin kabul edildiğini, zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığını, bozma kararında davacıların dayandığı tapu kaydının hukuki değerden yoksun olduğu ifade edilse de Mahkeme kararın gerekçe kısmında söz konusu tapunun varlığının davacıların taşınmazdaki zilyetliklerinin delili olarak kabul edildiğini, taşınmazın tespit tarihi olan 1997 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesini gösterir üç farklı tarihe ait hava fotoğraflarının keşif esnasında ve sonrasındaki bilirkişi raporlarında değerlendirilmediğini, taşınmazın komşu mera parseli ile olan ilişkisinin araştırılmadığını, taşınmazın yaylak vasfında olmasının da üzerinde durulmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşüldüğünü ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleştirilen dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713 üncü, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

Kadastro sonucu dava konusu Kumluca İlçesi, Dere köyü çalışma alanında bulunan 114 ada 356 parsel sayılı 2.907.651,79 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla Hazine adına 23.09.1996 tarihinde tespit gördüğü, tespite itiraz sonucu kadastro mahkemesi kararı ile ifraz edilerek 01.02.2000 tarihli, 249 yevmiye numaralı işlem ile 2.886.473 metrekare yüzölçümüyle ham toprak vasıfla Hazine adına tescil edildiği sabittir. İl Mera Komisyonun 25.01.2019 tarihli, 4 sıra no.lu karar defterine göre, dava konusu 114 ada 356 parselin Mera Kanunu'nun 5/b maddesi kapsamında olup yaylak niteliğinde olduğu, bölgede bulunan mera alanlarına ait tespit - tahdit çalışma sonuçlarının kaymakamlık, mahalle ve belediye muhtarlığında 08.03.2019 ile 08.04.2019 tarihleri arasında askıya çıkartıldığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; bozma kararına uyulmakla taraflar lehine usulü kazanılmış hak doğacağından Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Ne var ki, bozma kararına uyan Mahkemece bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.

Şöyle ki; ziraat bilirkişileri ile jeodezi ve fotogrametri bilirkişileri tarafından ortak hazırlanan 27.03.2021 tarihli raporda, dava konusu taşınmazın büyük bir bölümünün çok eğimli, tepelik, çok taşlı yapıda olduğu ve tarımsal alan olarak kullanımda olmadığı, alan üzerinde dağınık olarak ardıç ağaçları ve yer yer çalılıklar ile otsu bitkilerin bulunduğu saptanmış, raporun devamında ise kendi içerisinde çelişki oluşturacak biçimde P1 ila P16 ile gösterilen alanların doğal yapısı genel olarak çok taşlı olmakla birlikte alan üzerindeki taşların büyük çoğunluğunun alan içine öbekler halinde ve sınırlara toplanmış olduğu, toprak yüzeyinin temizlendiği, tesviye işleminin yapıldığı ve arazilerin keşif tarihinde üzerinde toprak işleme yapılarak kuru tarım arazisi (buğday, arpa, nohut vb.) olarak kullanımda olduğu hususlarına yer verilmiş, ayrıca arazinin bir bütün olarak yaylak vasfında olduğu bilgisinin alındığı da belirtilmiştir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda yer alan çelişki giderilmediği gibi dava konusu taşınmazın komşu parsellerle bütünlük arz edip etmediği, zilyetliğin ne zaman başladığı ve kazanımı sağlayan 20 yıllık süre içerisinde ekonomik amaca uygun zilyetlik olup olmadığı hususlarında da yapılan araştırma hüküm vermeye elverişli değildir.

Hal böyle olunca, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu katılımı ile yeniden keşif yapılması, keşifte, komşu parsellerle birlikte geniş kapsamlı değerlendirme yapılmak suretiyle dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ile aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıklarının dinlenmesi, taşınmazda sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresinin tespit edilmesi, çelişkilerin giderilmesi, İl Mera Komisyonun 25.01.2019 tarihli kararına göre, dava konusu taşınmazın yaylak olarak belirlendiği de gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken bozma kararının gerekleri yerine getirilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

11.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.