"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL - İPOTEĞİN TERKİNİ
Taraflar arasındaki ipoteğin terkini, tapu iptali ve tescil olmazsa bedel istemli dava sonunda Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 27/11/2020 tarihli, 2020/286 Esas ve 2020/616 Karar sayılı ilam yasal süre içerisinde davalı şirket vekili ve davalı ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/01/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine davalı ... Bankası A.Ş. vekili Avukat......, temyiz eden davalı ... vekili Avukat ......, davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ......geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde, 4083 ada 3 parseldeki 2 ve 3 nolu bağımsız bölümleri kredi temini amacıyla davalı ...’a devrettiklerini, kredi borcu ödendikten sonra taşınmazların tekrar kendilerine temlik edileceği hususunda davalı ... ile inanç sözleşmesi akdettiklerini, dava konusu taşınmazlar üzerinde dava dışı bankalar lehine ipotekler bulunduğunu, bunun karşılığı olarak 100.000,00 TL bedelli bononun ...'a verildiğini ancak davalı ...’in kredi çekmemesine rağmen bağımsız bölümleri inanç sözleşmesine aykırı ve muvazaalı olarak davalılardan ... Ltd Şti'ne temlik ettiğini, diğer davalı ... Bankası lehine ipotek tesis edildiğini, ... Bankası lehine konulan ipoteğin dava konusu taşınmazların rayiç değerinin üzerinde olduğunu, davalı ...... Ltd Şti'nin Afyonkarahisar'da faaliyet gösterdiğini, davalıların iyi niyetli olmadıklarını ileri sürerek 4083 ada 3 parseldeki 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına olan tapu kaydının tüm takyidatları ile birlikte iptaline ve adlarına tesciline, olmadığı taktirde bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'tan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı şirket cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazların ticari amaçla kullanılan dükkanlar olup ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, taşınmazları emlakçı ile irtibata geçerek satın aldığını, davalılardan ... ile davacılar arasındaki inanç sözleşmesinden haberdar olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... cevap dilekçesinde, davacıların taşınmazları 274.000-TL satış bedeli karşılığında devrettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Bankası cevap dilekçesinde, tapu siciline güvenilerek işlem yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, tapu kayıtlarında inanç sözleşmesine ilişkin herhangi bir kayıt ve belge bulunmadığından davalılar ... Ltd. Şti. ile ... Bankası yönünden açılan davanın reddine, dava konusu taşınmazların kredi temini için davalı ...’e devredildiği anlaşıldığından davalı ...’in yaptığı bir takım ödemeler mahsup edilmek suretiyle bedel isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen ilk kararına karşı davalı ... ve davacılar tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 16/12/2019 tarihli, 2016/13311 Esas ve 2019/6560 Karar sayılı ilamı ile, “... "...Hemen belirtmek gerekir ki, davalı ... Bankasının 24.11.2011 tarihinde lehine kurulan ipotek yönünden kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceğinden ipoteğin terkini isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer taraftan 25.09.2009 tarihli temlikin inançlı işleme dayandığı sabit olup davacıların yukarıda değinilen yön itibariyle, davalı ...’in ise tüm temyiz itirazlarının reddine. Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;... davacıların ilk istemi tapu iptal ve tescil olup ilk el konumunda olan davalı ... tarafından imzası inkar edilmeyen ‘’inanç sözleşmesidir’’ başlıklı belge ile davalı ...’e yapılan temlikin inançlı işleme dayandığı kuşkusuzdur. Bu durumda, ikinci el olan davalı şirketin iyiniyetli olması halinde ediniminin korunacağı tartışmasızdır. Ne var ki, tarafların ortak tanığı ...’un, emlakçı olduğunu, davalı şirketin yetkilisi ile birlikte satıştan önce taşınmazlara bakmak için gittiklerini, davacı ...’nın kendilerine taşınmazları emaneten davalı ...’e devrettiğini bildirdiğini, yanında bulunan belgeyi göstermeye çalıştığını, davacı tanığı olarak dinlenen ve dava konusu taşınmazlarda işletilen pastanede çalıştığını ifade eden ...’un, davalı şirket yetkilisi ile emlakçı taşınmazları incelemek için geldiklerinde davacı ...’nın taşınmazların kendisine ait olduğunu belirterek ve elinde bulunan belgeyi göstererek taşınmazların satışına itiraz ettiğini ifade etmişlerdir. Bu durumda davalı şirketin, davacılar ile davalı ... arasındaki durumdan haberdar olduğu, bir başka ifade ile taşınmazların davacılara ait olduğunu ve akdedilen inanç sözleşmesi ile taşınmazların davalı ...’e devredildiğini bildiği anlaşılmakta olup TMK'nin 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır. Hal böyle olunca, tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 27/11/2020 tarihli, 2020/286 Esas ve 2020/616 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı şirket ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı şirket temyiz dilekçesinde özetle, firma olarak yatırılmalarını gayrimenkule yaptıklarını, yumurta sektöründe Antalya'ya şube açmak istediklerini, taşınmazların kredi ile alındığını ve kredinin halen ödenmekte olduğunu, inanç sözleşmesinden haberdar olmadıklarını, tapu kaydına güvenerek taşınmazları 345.000 TL bedelle edindiklerini, inançlı işlem iddiasının üçüncü kişiye yöneltilemeyeceğini, bedelde muvazaanın iptali gerektirmediğini, temlikin geçerli olduğunu, sözleşme bilinse dahi alacak hakkının bertaraf edilmesi için hareket edildiğinin ispatı gerektiğini, davacının taşınmazda kiracı olduğunu bildiğini, hatta üç ay içerisinde çıkmaması halinde kira bedeli ödenmesinin dahi kararlaştırıldığını, tanık beyanlarının da bunu doğruladığını, bozma ilamında diyalogların ve tanık beyanların bir kısmının dikkat alındığını, bir çok yazılı delil hiçe sayılarak iyiniyetlerinin sorgulandığını, taşınmazları emlakçı aracılığı ile aldığı gibi üzerinde 100’e yakın gayrimenkul olduğunu, kiracıların tahliyesi için ihtarname de gönderdiklerini ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.
Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle, bozma öncesi kararda kendisi tarafından yapılan ödemelerin bilirkişi raporu ile tespit edildiği ve bunlar mahsup edilerek hüküm kurulduğunu, Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/571 Esas sayılı davası ile ödenen bedeller için ayrıca dava açıldığını ve eldeki dava ile birleştirilmesinin istenilmesine rağmen birleştirilmediğini, eldeki davadaki bedele ilişkin taleplerinin de kabul edilmediğini, tapu iptali ve tescile karar verilebilmesi için öncelikle yapılan ödemelerin depo edilmesi gerektiğini, birlikte ifa gereğince bedelin depo edilmesinin şart olduğunu, davanın bu şekilde kabulü halinde davalı üçüncü kişinin icra baskısı altında kalacağını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile ipoteğin terkini, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nin 26. ve 27.maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
6.2.2. TBK’nin 97. maddesinde; karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.
6.2.3. Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinde; "Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur." hükmü düzenlenmiştir.
6.3. Değerlendirme
(IV/2.) numaralı paragrafta yer alan hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı şirketin ve davalı ...’in yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalı şirket ve davalı ...’den alınmasına, aşağıda yazılı 24.275,95 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı şirket ve davalı ...’den müteselsilen alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.