Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9193 E. 2022/603 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü;

I. DAVA

Asıl ve birleşen davada davacı ..., mirasbırakanı ...'nın kendisinden mal kaçırmak amacıyla taşınmazlarını erkek çocuklarına devrettiğini, 1970 yılında yapılan kadastro çalışmalarında 7622 ada 12 parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu taşınmazların davalılar adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmişlerdir.

II. CEVAP

Asıl ve birleşen davada davalılar, taraflar arasında yapılan sulh sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme kapsamında davacının eldeki davayı açamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEMENİN 1. KARARI

Mahkemenin 27/10/2009 tarihli ve 2007/69 E., 2009/371 K. sayılı kararıyla; asıl ve birleşen davada devrin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle, tapu iptal ve tescile karar verilmiştir.

IV. BİRİNCİ BOZMA KARARI

Dairenin 11/06/2010 tarihli ve 2010/3213 E., 2010/6859 K. sayılı kararıyla; “Gerçekten de, 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde yapılan araştırma sonucunda, davacının mirasbırakanı ...'nın kadastrodan önce tapulu taşınmazlarını oğullarına temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, ayrıca Antalya Kadastro Hakimliğinin 1985/202 Esas sayılı dosyasında bulunan "keşif tutanağı sulh anlaşması" başlıklı zabıt içeriğindeki davacı beyanının miras bırakanın muvazaalı temliklerine hukukilik kazandırmayacağı ve temlike konu taşınmazlardaki haklarından feragat niteliği taşımadığı hususları benimsenmek suretiyle kabul kararı verilmesi kural olarak doğrudur. Davalıların öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ne var ki, imar parsellerinin geldiği kadastral parsellerin kadastro tespitindeki dayanağını teşkil eden tapu kayıtları incelendiğinde, bir kısım kayıtlarda, miras bırakanın oğullarının babaları dışında üçüncü kişilerden edindikleri paylar da bulunduğu görülmektedir. Miras bırakanın temlikine konu olmayan bu paylar hakkında 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, çekişmeli imar parselinin hangi kadastral parsellerden geldiğinin tereddüte yer bırakmayacak biçimde saptanması, saptanan kadastral parsellerin dayanak tapu kayıtlarının ilk tesislerinden itibaren denetlenmesi, kayıtlarda mirasbırakanla ilgisi olmayıp üçüncü kişilerden edinilen payların da bulunması halinde, bu payların imar parselindeki karşılığının kabul kapsamı dışında bırakılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

V. MAHKEMENİN 2. KARARI

Mahkemenin 29/12/2011 tarihli ve 2010/435 E., 2011/403 K. sayılı kararıyla; asıl ve birleşen davada devrin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle, 7612 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacının miras payı oranında adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

VI. İKİNCİ TEMYİZ

Dairenin 28/11/2012 tarihli ve 2012/10650 E., 2012/13954 K. sayılı kararıyla; “Birleştirilerek görülen dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyada mevcut 15.05.2012 tarihli dilekçe içeriğinden, davacı yanın 6100 sayılı HMK'nın 123. maddesi uyarınca davasını geri aldığı, davalı yanın da davanın geri alınmasına muvafakat ettiği, taraf vekillerinin beyanlarını imzaları ile teyit ettikleri anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; HUMK'un 185. maddesinde "davalının rızası olmaksızın, davacı davasını takipten vazgeçemez" hükmü öngörülmüş ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 123. maddesinde de; "davacı, hüküm kesinleşinceye kadar ancak davalının açık rızasıyla davasını geri alabilir" şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu durumda, davacının "davayı geri alma" beyanı ve davalı yanında davanın geri alınmasına muvafakat etmesi nedeniyle, tarafların temyiz istekleri yerindedir. Kabulü hükmün, davanın geri alınması hususu gözetilmek suretiyle" dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince bozulmasına” karar verilmiştir.

VII. MAHKEMENİN 3. KARARI

Mahkemenin 03/11/2015 tarihli ve 2013/160 E., 2015/437 K. sayılı kararıyla; davalı ... dışındaki davalılar yönünden açılan davaların geri alınması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle, davalı ...’un 7622 ada 12 parsel sayılı taşınmazdaki 142/3975 payına isabet eden 142 m²’lik kısımdan 21,640 m²’lik kısmın tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

VIII. ÜÇÜNCÜ TEMYİZ

1. Dairenin 30/04/2019 tarihli ve 2016/3498 E., 2019/2896 K. sayılı kararıyla; “Hemen belirtilmelidir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde ve özellikle, hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle davacının davasını geri alma kapsamı dışında olan davalı ... bakımından davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, hakim doğru sicil oluşturmakla yükümlü olup, hükmün infaza elverişli biçimde kurulması zorunludur. Somut olayda, davalı ... adına kayıtlı 142/3975 paya ilişkin iptal tescil hükmü m² üzerinden kurulmuştur. Hal böyle olunca, davalı ... adına kayıtlı 142/3975 payın ne kadarının mirasbırakan ...'dan geldiğinin konusunda uzman bilirkişilerden alınacak rapor ile saptanması ve belirlenecek bu pay üzerinden davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, infazda sorun yaratacak biçimde m² üzerinden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

2. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar

Mahkemenin 28/01/2021 tarihli ve 2019/438 E., 2021/52 K. sayılı kararıyla; Dairenin 30/04/2019 tarihli ve 2016/3498 E., 2019/2896 K. sayılı bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

3. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

4. Temyiz Nedenleri

Davalı ... vekili, davaya konu taşınmazın mirasbırakan tarafından 1960'lı yıllarda devredildiğini, eldeki davanın ise 30 yıl geçtikten sonra açıldığını, muvazaa iddiasının ispatlanamadığını, mahkemece kabul hükmü kurulurken iptal edilen pay oranlarına tekabül eden m² değerinin gösterilmediğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

5.Gerekçe

5.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

5.2. İlgili Hukuk

Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

5.3. Değerlendirme

(VIII/1.) numaralı paragrafda yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

IX. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 605,63 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.