"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, alacak, vasiyetnamenin ve mirastan çıkarmanın iptali davasında, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; Yerel Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakan babaları ...'ın mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak 5 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma aktiyle davalı oğluna temlik ettiğini, ayrıca bankalardaki paralarını da davalıya aktardığını, diğer taraftan düzenlediği vasiyetnamenin ve mirasçılıktan çıkarmanın geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu iptali-tescile, alacağa, vasiyetnamenin ve mirasçılıktan çıkarma işlemlerinin iptaline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalı, işlemlerin geçerli bulunduğunu, bakım görevini de yerine getirdiğini belirterek, davaların reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26/01/2016 tarihli ve 2010/939 E., 2016/10 K. sayılı kararıyla; asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 01/10/2019 tarihli ve 2016/5900 E., 2019/4906 K. sayılı kararıyla; “...Somut olayda, toplanan deliller ve dinlenen tanıkların anlatımları yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın tek malvarlığı olan taşınmazını davalı oğluna temlikinde kızlarından mal kaçırma iradesiyle hareket ettiği, bu iradesini, ortada geçerli bir sebep yokken kızlarını mirasçılıktan çıkarmakla da güçlendirdiği; mirasbırakanın kızlarının da babalarına karşı üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirdikleri, vasiyetnamenin iptalini gerektiren bir sebebin bulunmadığı anlaşılmakta ise de, mirasçılıktan çıkarma sebebinin varlığının vasiyet lehdarı olan davalı tarafından kanıtlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Hal böyle olunca: 1- Asıl davada; tapu iptali-tescil isteğinin kabul edilmesi; alacak isteği yönünden, mirasbırakandan kalıp da davalıya ödenen paraların bulunup bulunmadığı yeterince araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken tümden reddedilmesi isabetsizdir. 2- Birleştirilen davada; vasiyetnamenin iptali isteğinin reddi doğru ise de, mirasçılıktan çıkarma işleminin iptaline yönelik isteğin kabul edilmesi yerine reddedilmesinde isabet yoktur.‘’ gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 18/05/2021 tarihli ve 2020/9 E., 2021/223 K. sayılı kararıyla; asıl davada tapu iptal ve tescil, alacak taleplerinin kabulüne, birleştirilen davada vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, mirasçılıktan çıkarmanın iptali talebinin kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili, dosya içeriği ve toplanan delillerden müvekkilinin bakım yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacı kızlarının mirasbırakan ile ilgilenmediklerini, mahkemece mirasbırakanın banka hesabından çekilen paraların davalı hesabına yatırıldığı kabul edilmiş ise de bu hususta somut delil bulunmadığını, kamera görüntüsü, paraların seri numarası bulunmadığını, çekilen-yatan miktarların ve mirasbırakan ile davalının hesaplarının farklı olduğunu, davalı ve eşinin uzun yıllar SGK’lı olarak çalıştıklarını davalının banka hesabına yatan paraların bu çalışmaların karşılığı olduğunu, mirasbırakanın iradesi yok sayılarak davacıları mirasçılıktan çıkarma işleminin iptal edildiğini, vasiyetnamenin iptali kararının önceki bozma kararı kapsamı dışında kaldığını, vasiyetnamenin geçerli kabul edildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve alacak; birleştirilen dava, vasiyetnamenin ve mirasçılıktan çıkarma işleminin iptali isteklerine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Bunun yanında; 4721 sayılı TMK'nın 510. maddesi; "Aşağıdaki durumlarda mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir: 1. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, 2. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse." hükmünü içermekte; 512/2. maddesi ise, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin itiraz etmesi halinde, belirtilen çıkarma sebebinin varlığını ispat etmenin, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşeceğini düzenlemektedir.
6.3. Değerlendirme
(IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V.SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 27.136,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.