Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9396 E. 2023/1551 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili ile davalı vekili (katılma yoluyla) tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...'nun büyük bir taşınmazını davalı ...'ya satış suretiyle temlik ettiğini, davalının bu taşınmazı ifraz ederek 3 ayrı parsel oluşturduğunu, bu parsellerden ikisinin tapuda 130 ada 16 ve 17 no.lu parseller olduğunu, üçüncü parsel numarasını bilmediklerini, çünkü hak sahibi olmadıklarından tapu müdürlüğünün bilgi vermediğini, mirasbırakanın temlikteki iradesinin mal kaçırmaya yönelik olduğunu ileri sürerek davalı adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde payları oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, mirasbırakan babası ...'in tüm bakım ve gözetimi ile kendisinin ilgilendiğini, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ayrıca babasının sağlığında Gülümbe köyündeki bütün mallarını kendisine ve kardeşi olan davacı ...’ye paylaştırdığını, davacılara ve kendisine miras kalan yerlerin paylaştırıldığı tarihteki değerleri belirlendiğinde mal kaçırma kastının bulunmadığının anlaşılacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 05.11.2019 tarihli ve 2016/9754 Esas, 2019/5665 Karar sayılı kararıyla, "Ölünceye kadar bakım akdiyle davalıya temlik edilen taşınmazlar yönünden, mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki, çekişme konusu 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların davalıya devredildiği tarihteki mevcut hali ile rayiç bedellerinin ve muris adına kayıtlı bulunan taşınmazların aynı tarihteki rayiç bedellerinin tespit edilerek, davalıya devredilen taşınmazlar ile mirasbırakan adına kayıtlı olan taşınmazlar arasında makul oranın aşılıp aşılmadığının, murisin mal kaçırma iradesinin olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de, çekişme konusu 17 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 21 nolu bağımsız bölüm dava dışı ... adına kayıtlı olduğu halde, bu bağımsız bölüm yönünden de tapu iptali ve tescile karar verilmesi hatalıdır. " gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, mirasbırakanın davacılara da taşınmazlarını devrettiği, mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temlikin makul ölçüde kaldığı, temlikteki amacın mal kaçırma olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davalı vekilinin dosya kapsamında yargılamayı aydınlatmaya yönelik herhangi bir işleminin bulunmadığı ve duruşmalara katılmadığı gerekçesiyle davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş; 16.07.2021 tarihli ek karar ile, davalı vekilinin vekalet ücreti yönünden hükmün tavzih edilmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı vekili (katılma yoluyla) temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili, davalının kendi eliyle yazdığı beyanları ile muris muvazaasının varlığını kabul ettiğini, mirasbırakanın gerçek iradesinin ne olduğunun eksik araştırıldığını, bozmada belirtildiği üzere mirasbırakanın genel ve sağlık durumunun incelenmediğini, bakıma muhtaç olmayan mirasbırakanın malvarlığının makul ölçüyü aşacak derecede olan kısmını tek oğlu olan davalıya devrettiğini, bu hususun bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, mirasbırakan tarafından davalıya temlik edilip daha sonra 3. kişilere devredilen Gülümbe köyündeki taşınmazların dikkate alınmadığını, mirasbırakan tarafından davacılara devredilen taşınmaz bulunmadığını, son alınan bilirkişi raporunda maddi hataların yer aldığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı vekili, davanın her aşamasını yakından takip etmelerine rağmen lehlerine vekalet ücretine hükmolunmamasının açıkça hukuk kurallarına ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bu yönden bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614).

Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi

her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup

olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

2. Öte yandan mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.

3. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

Muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda dava değeri taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı veya mirasçıların payına isabet eden değerdir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323/1-ğ maddesine göre, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince taktir olunacak vekalet ücreti yargılama giderleri kapsamında olup yine aynı Kanun'un yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenleyen 326/1. maddesinde; “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bilindiği üzere konusu para ve para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekâlet ücreti nisbi tarifeye göre hesaplanır. Taşınmazlarla ilgili davalarda vekâlet ücretine esas olan değer ya dava dilekçesinde gösterilen değer veya mahkemece keşifte belirlenen ve buna göre eksik harcı tamamlanan değerdir.

3. Değerlendirme

1.Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararının gerekçelerine göre, özellikle mirasbırakanın taşınmazlarını oğlu olan davalıya bakım karşılığı ve paylaştırma amacıyla temlik ettiği anlaşıldığına göre Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi doğru olduğundan davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Dava reddedildiğine göre, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına harcı tamamlanan dava değeri olan 83.270,37 TL üzerinden nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalıdır.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3/2 ... maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK'un 438 ... maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2.Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının hüküm kısmına 4. bentten sonra gelmek üzere “Kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 11.625,14 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine.” şeklindeki 5. bendin eklenmesine, kararın bu hali ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

15.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.