Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9890 E. 2022/2775 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 05/04/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. H.. A.. ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Av.... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı Ş.. B.. vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşüldü:

I. DAVA

Davacı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan ve 1972 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, 18/06/2007 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 60.856,22 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile davalı Ş.. B.. vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01.04.2008 tarihli ve 2008/1262 E. - 2008/1828 K. sayılı kararı ile, “...Mahkemece yapılacak iş; öğretim üyesi seviyesinde ziraat fakültesi toprak bölümünden ziraat mühendisi, bir harita veya kadastro mühendisiyle, bir jeologdan oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle tapu kaydının oluştuğu 24.10.2005 veya 24.6.2005 dava tarihinden geriye doğru 20-25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin belirlenmesine çalışılması gerekir. Şahit ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarihle tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirme yapılıp karar verilmelidir.

Kabul şekline göre de; davacı vekili, dava dilekçesinde yaklaşık 40.000 m2.lik yerin tescilini talep etmiş olmasına rağmen “yaklaşık” kavramıyla uyumsuz bir biçimde 60.856,22 m2 yüzölçümündeki yerin tapuya tesciline karar verilmiş olması HUMK.un 74. maddesine de aykırıdır.

Ayrıca, davacı vekili taşınmazın müvekkiline babasından intikal ettiğini açıklayarak dava açmışsa da taşınmazın mirasen taksim yoluyla müvekkiline intikal ettiği hususunda herhangi bir açıklama getirmemiştir. Davacının babasına ait veraset belgesinin davacıdan istenerek dosya arasına konulması, davacıdan başka mirasçısı bulunup bulunmadığı üzerinde durulması, dava şartı bakımından TMK.nın 640 ve 702. maddesi hükümlerinin göz önünde tutulması gerekir...... ” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece, davanın kabulü ile fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A), (B), (C), (D), (E) ve (F) ile gösterilen bölümlerin davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, bilirkişinin raporunda (K) harfi ile gösterilen bölüme karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir.

4. İlk Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.03.2011 tarihli ve 2010/3608 E. - 2011/1611 K. sayılı kararı ile “...Dairemizin 01.04.2008 tarih 2008/1262 Esas, 2008/1828 Karar sayılı bozma ilamında açıklandığı biçimde araştırma yapılmış ise de; bilirkişi raporlarından ayrılarak 1985 yılı itibari ile zilyet edilmediği anlaşılan yerlerle ilgili olarak da kabul kararı verilmiş olması 24.04.2009 ile 05.01.2010 tarihli bilirkişi raporlarına ve dosya kapsamına aykırıdır.

Ayrıca dava konusu taşınmazın Şahinbey Belediye hudutları içinde olup olmadığı araştırılmamıştır. Dava konusu taşınmaza ait kroki Belediye Başkanlığına gönderilerek bu yerlerin imar kapsamında kalıp kalmadığının sorulması, imar kapsamında ise hangi tarihte (onay tarihi) imar kapsamına alındığı belirlenmelidir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17/son maddesine göre imar planı içerisine alınan yerlerin imar-ihya ve zilyetlik yoluyla iktisabı mümkün değildir. Taşınmazın imar planı içine alındığı tarihe kadar geçecek süre kazanmayı sağlıyorsa az önce açıklanan bilirkişi raporunda belirtildiği gibi harita mühendisi bilirkişinin raporunda açıklanan A (2700 m2), B (2100 m2), C (5500 m2) harfleri ile gösterilen yerlerle ilgili olarak davanın kabulüne, diğer kısımlar yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerekir….” gerekçesiyle bozulmuştur.

6. Mahkemece ikinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 05/06/2012 tarihli ve 2017/627 E. – 2019/284 K. sayılı kararıyla; fen bilirkişinin 31/03/2010 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 2700 m2, (B) harfi ile gösterilen 2100 m2 ve (C) harfi ile gösterilen 5500 m2 yüzölçümündeki yerlerin davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişinin rapor ve krokisinde gösterilen diğer kısımlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı Hazine vekili ile davalı Ş.. B.. vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

8. Onama Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25.03.2014 tarihli ve 2013/18983 E. - 2014/5183 K. sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

9. Onama İlamına Karşı Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı Hazine vekili ile davalı Ş.. B.. vekili karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır.

10. Bozma Kararı

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 19.02.2015 tarihli ve 2014/14392 E. - 2015/4655 K. sayılı kararı ile “...Mahkemece değişik tarihlerde yapılan keşifler sonucunda elde edilen bilirkişi raporları çelişkili olduğu gibi taşınmazın imar-ihyasının bittiği ve amacına uygun ekonomik zilyetliğin hangi tarihte başladığına ilişkin yeterli bir inceleme ve açıklama içermemektedir. Ayrıca davacı vekilinin beyanında bildirdiği 1970 tarihli hava fotoğrafı da usulüne uygun olarak bulunduğu yerden getirilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde tutulmamıştır.

Bilindiği üzere, bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine, ait (1985– 1980 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafı ile davacı vekilinin bulunduğunu ileri sürdüğü 1970 tarihli hava fotoğrafının Harita Genel Komutanlığından aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotoğrametrik paftaların Kadastro İl Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, daha önceki keşfe iştirak etmeyen üç jeodezi ve fotogrametri uzmanı mühendis ile bir fen bilirkişi ve bir ziraat mühendisinden oluşacak beş kişilik bilirkişi kurulu ile yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte uygulanmalı, yerel bilirkişi ve tanıklar HMK'nın 243, 244 ve 259. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılarak uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeli, taşınmazın imar ihyasına kim tarafından hangi tarihte başlanıldığı ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlanarak ekonomik amacına uygun tarımsal zilyetliğin idari yoldan tescil tarihine kadar kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, hava fotoğrafları ile paftalarının çekildikleri ve düzenlendikleri tarihlere göre dava konusu yerin kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı veya hangi nitelikte bulunduğu hususunda uzman bilirkişilerden Yargıtay ve tarafların denetimine açık, gerekçeli, karşılaştırmalı rapor istenmeli, HMK. m. 290/2. maddesi uyarınca bilirkişi olarak tayin edilecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresini gösterir biçimde yakın plan ve panoramik renkli fotoğrafları çektirilerek Mahkeme hakimince onaylandıktan sonra fotoğraflar üzerinde teknik bilirkişice yer işaretlenmeli ve saptanacak niteliğe göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru olmamıştır...” gerekçesiyle taraf vekillerinin karar düzeltme itirazları yerinde görülerek hüküm bozulmuştur.

11. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 09/02/2017 tarihli ve 2015/764 E – 2017/86 K. sayılı kararıyla; fen bilirkişinin 05/11/2015 tanzim tarihli rapor ve krokisinde (A), (B) (C), (D) ve (E) harfleri ile gösterilen yerlerdeki bölümlerin davacı adına tesciline karar verilmiştir.

12. Üçüncü Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili davalı Hazine vekili ile davalı Ş.. B.. vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

13. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 16.12.2019 tarihli ve 2017/4661 E. - 2019/8511 K. sayılı kararı ile “...davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, mahkemece çekişmeli taşınmazın bilirkişi raporunda belirtilen temyize konu bölümlerinde davacı yararına mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı olduğu şekilde karar verilmişse de, varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir. Davacı, 1972 yılında yapılan kadastro çalışmalarında taşlık olarak tescil harici bırakılan taşınmazın yaklaşık 40.000.00 metrekarelik kısmının babası tarafından ekilip biçildiğini, babasının 1968 yılında vefatı üzerine yaşının küçük olması sebebi ile kendi adına başkalarının taşınmazı ekip biçtiğini, 1975 yılında 17 yaşındayken taşınmaza malik sıfatıyla zilyet olduğunu, imar-ihyanın 1980 yılında tamamlandığını belirterek, taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmış, yargılama sırasında dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde; keşifte dinlenilen tanık ve mahalli bilirkişilerin de belirttiği gibi uzun yıllardır yurt dışına gidip geldiğini, bu sebeple bazı dönemlerde bir veya iki yıl gibi dava konusu ettiği taşınmazın boş kaldığını, kullanmadığını belirtmiştir. Mahallinde 03.04.2009 tarihinde yapılan keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler beyanlarında, davacının dava konusu ettiği taşınmaz bölümlerini sadece 5 yıldır kullandığını, ondan önce köyü terk ettiğini beyan etmişler Mahalle muhtarı, 27.08.2007 tarihli beyan dilekçesinde, dava konusu edilen taşınmazda 25 ve 26 Ağustos 2007 tarihinde izinsiz hafriyat çalışmalarının yapıldığını, 2/3'ü kayalık olan bölümlerin kırılıp toprak döküldüğünü, dava konusu taşınmazın Hazine taşınmazı olarak bilindiğini, köy ahalisinden kimsenin şahsi kullanımında olmadığını, tarıma elverişli bir alan olmadığını, davacının 20 yıldır köyde ikamet etmediğini, durumu Kaymakamlığa bildirmesi üzerine mahalli tespit tutanağı tutulduğunu belirtip, dilekçesine mahalli tespit tutanağı ile iş makinasının kayaları kırdığını gösterir 5 adet fotoğraf eklemiştir. Dosya kapsamındaki 24.11.2015 havale tarihli üç harita mühendisi ile fen bilirkişinden oluşan bilirkişi kurulu raporunda, (A), (B), (C), (D), (E) harfi ile gösterilen kısımların ekili tarım arazisi olarak imar-ihyasına 1975 yılının sonunda başlandığı ve halende devam edildiği belirtilmiş olup, bu haliyle dava konusu taşınmaz bölümlerinde imar ihyanın tamamlanmadığı ve dosyadaki fotoğrafların da bu durumu teyit ettiği anlaşılmaktadır. Yine dosyadaki belediye yazısı ve bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, temyize konu (A) ve (D) harfi ile gösterilen kısımların ilk 1995 yılında imar planı içerisine alınarak, imar planında yol olarak bırakıldığı, dolayısıyla bu bölümler için Kadastro Kanunu'nun 17/son maddesine göre 1995 yılına; tescil kararı verilen diğer temyize konu (B), (C) ve (E) harfi ile gösterilen kısımlar için ise dava tarihi olan 24.06.2005 tarihine kadar davacı lehine iktisap şartlarının yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Ziraatçı bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, çekişmeli taşınmazlar üzerinde bulunan taşların kısmen temizlendiği ve bu bölümler üzerinde 40­45 yıldır tarım yapıldığı belirtilmiş ise de, tek ziraat mühendisi tarafından hazırlanan bu raporda, nizalı taşınmaz bölümlerinin toprak yapısı ve niteliği açıklanmamış, komşu taşınmazlar ile benzer yönleri ve farklılıkları belirtilmeksizin, sadece taşların temizlenmesi ile imar-ihyanın tamamlandığı kabul edilmiştir. Dava konusu taşınmaz bölümleri, taşlık olarak tescil harici bırakıldığından, imar-ihyaya muhtaç yerlerdendir. Böyle bir yerin, emek ve para sarf edilerek tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesiyle kazanılması mümkündür. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri hükümlerine yerleşik içtihatlara göre, sadece taşınmaz üzerindeki taşların temizlenmiş olması, imar-ihyanın tamamlandığı anlamına gelmemektedir. Öte yandan, davacı eklemeli zilyetliğe dayanmış olup, davacının babasının taşınmazdaki zilyetliği bir an kabul edilmiş olsa bile, babası vefat ettiğinde davacı 10 yaşında olup, bu yaşta zilyetliğin başladığının kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi, sonrasında köyü terk ettiğinden kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik süresinin kesildiği de anlaşılmakta olup, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre, zilyetliğin iradi olarak terk edildiği gözetildiğinde, davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir….”gerekçesiyle bozulmuştur.

14. Mahkemece Dördüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 01/04/2021 tarihli ve 2020/305 E. – 2021/134 K. sayılı kararıyla; davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

15. Dördüncü Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

16. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; taşınmaz üzerindeki zilyetliğin aralıksız sürdürüldüğünü, eklemeli zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine oluştuğunu, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.03.2011 tarihli ve 2010/3608 Esas, 2011/1611 Karar sayılı ilamının davacı taraf yararına usuli kazanılmış hak teşkil ettiğini ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

17. Gerekçe

17.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

17.2. İlgili Hukuk

17.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi uyarınca, tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

17.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca; tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.

17.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca; orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına tespit edilir.

17.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde karar verilmiş olmasına ve özellikle taşınmaz bölümlerinin imar planı içine alındığı tarihe kadar geçecek sürenin kazanmayı sağlaması halinde davanın kabul edilmesine değinen Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2010/3608 E. – 2011/1611 K. sayılı kararının davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağının anlaşılmasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen davalı Hazine vekili için 3.815,00 TL vekâlet ücreti ile aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.