"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/124 E., 2021/167 K.
DAVA TARİHİ : 29.04.2011
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı vekili, davalı ... Belediye Başkanlığı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Sarıoğlan İlçesi, Kızılpınar köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 81 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit gördüğünü, ancak bir kısmının 150 yılı aşkın bir süredir gerek kendisi ve gerekse mirasbırakan babası Nuri tarafından nizasız ve fasılasız ve de malik sıfatıyla ekilip biçildiğini, taksim sonucu kendisine kalan taşınmazı 40 yıldır kullandığını ileri sürerek, tapu kaydının kısmen iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Sarıoğlan Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.09.2021 tarihli ve 2019/124Esas, 2021/167Karar sayılı kararıyla; dava konusu 108 ada 81 parsel sayılı taşınmazın mera parseli olduğu hususunda tutanak düzenlendiği, mahalli bilirkişi olarak da davacı ...'in imzasının bulunduğu, davacının talebinin haksız olduğu ve tutanaktaki imzası ile dava konusu taşınmazın mera parseli olduğunu kabul ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 27.05.2019 tarihli ve 2016/9492 Esas, 2019/3862 Karar sayılı kararıyla: “... davacı ...'in, çekişmeli taşınmazın mera tutanağında mahalli bilirkişi olarak imzası bulunmakta ise de kişinin kendi aleyhine beyanının hukuki sonuç doğurmayacağı gibi kişinin kendi yeri hakkında bilirkişilik etmesinin de hukuki sonuç doğurmayacağı, açıklanan nedenle davanın bu nedenle reddinin yerinde olmadığı belirtilerek dava konusu taşınmazda mera ve zilyetlik araştırması yapılarak 17.09.2007 tarihinde yapılan zilyetlikle kazanma şartlarının davacı taraf lehine oluşup oluşmadığının kesin olarak belirlenmesi, gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Sarıoğlan Asliye Hukuk Mahkemesi 14.09.2021 tarihli ve 2019/124Esas, 2021/167Karar sayılı kararıyla, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 'nun14 üncü maddesi gereğince zilyetlikle edinim koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 15.10.2020 tarihli raporda A3 harfi ile gösterilen 36.640,56 metrekare yüzölçümündeki alanın 4.562,78 metrekaresinin davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı ... Belediye Başkanlığı vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; 1992 yılında hava fotoğrafında nadasa bırakılmış olabileceğini, mahalli bilirkişi ve diğer bilirkişilerin beyanlarının lehine olduğunu, bilirkişi raporunda A1,2,4,5 ile gösterilen kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi ve yargılama giderlerinin paylaştırılması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili temyiz dilekçesinde çekişmeli taşınmazın mera olup özel mülkiyete konu olamayacağı dava konusu taşınmaz bölmünün meradan açıldığını, kabul edilen kısım yönünden imar ihyanın tamamlanmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; 15.10.2020 tarihli teknik bilirkişi raporunun sonuç kısmında ek krokilerde A1, A2, A4 ve A5 ile gösterilen kısımlarda toplam 32.077,78 metrekarelik alanda 3402 sayılı Kadastro Kanununda öngörülen 20 yıl nizasız ve fasılasız zilyet olma ve imar-ihya etme koşulları gerçekleşmediği belirtilerek söz konusu bölümlere yönelik davanın reddine karar verildiğini, ancak hesap hatası yapıldığını toplamın 43.171,59metrekare olduğu, taşınmazın kadim mera olarak sınırlandırıldığını, kadim meranın özel mülkiyete konu olmayacağını, etrafı mera ile çevrili taşınmazın ortasında kalan çekişmeli yerin meranın bütünlüğünü bozacak nitelikte olduğunu çekişmeli taşınmazın meradan açıldığını, bilirkişi raporunda A3 ile gösterilen kısımda taş öbekleri olduğunu, taşınmazda imar ihyanın tamamlanmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 nci. ve 17 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Mahkemece, 15.10.2020 tarihli raporda A3 ile gösterilen 36.640,56 metrekareye ilişkin zilyetlikle kazanım şartlarının oluştuğu, ancak davacının mirasbırakanı ve onun mirasçıları adına senetsizden kazanılan 95.437,22 metrekare kuru vasıflı taşınmaz olduğu gerekçesiyle, bu kısmın 4.562,78 metrekaresinin kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri de tam olarak yerine getirilmemiştir.
2.Hükmüne uyulan bozma kararında, taşınmazla ilgili usulünce mera ve zilyetlik araştırması yapılması gereğine değinildiği halde Mahkemece keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişilerin 1980, 1987, 1988 doğumlu olmaları nedeniyle taşınmazın evveliyatını bilmelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zilyetlikle iktisap koşulları oluştuğu kabul edilen bilirkişi raporunda A3 ile gösterilen kısmın üç tarafının mera ile çevrili olduğu ziraat bilirkişsinden mera bütünlüğünün bozulup bozulmadığını belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmadığı anlaşılmıştır. Bu şekilde eksik ve yetersiz bir incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
2.Öte yandan, dava konusu 101 ada 81 parsel sayılı taşınmaza komşu 114 ada 68,74 ve 76 parsel sayılı taşınmazlara vergi kayıtlarının uygulandığı anlaşılmakla, dosya arasına alınarak sınırlarının tespiti ile niteliği üzerinde durulması gerektiği açıktır.
3.Ayrıca, davacı ... 1940 doğumlu olup, babası ...’in 1985’de öldüğü, mahalli bilirkişiler Sami Toksöz(1952) ve Mustafa Şahin(1953) beyanından taşınmazın önce davacının babası tarafından kullanıldığı, davacı 20 yaşına geldiğinde düğün hediyesi olarak kendisine verildiği, o tarihten itibaren davacı tarafından kullanılageldiğini belirttikleri, taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olması halinde, zilyetlik süresi davacının kazanımına elverişli ise mirasbırakan ve mirasçılarının senetsizden edinimi de eklenerek, miktarın sınırlandırılması doğru değildir.
4.Hal böyle olunca, elverdiğince yaşlı (taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının oluşumundan öncesini bilebilecek yaşta), tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek aynı köy ve komşu köyler halkından ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak bu keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazın kim tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, kadim mera araştırması yapılmalı, çekişmeli taşınmazın mera parselinden açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığı ve meranın bütünlüğünü bozup bozmadığı araştırılmalı, bundan ayrı davacı ve babasının taşınmazın imar ve ihyasına hangi tarihte başladıkları, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdükleri, hangi biçimde emek ve masraf sarf ettikleri yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, komşu 114 ada 68,74 ve 76 parsel sayılı taşınmazlara vergi kayıtları uygulanmalı, dava konusu taşınmaz yönünü ne gösterdiği üzerinde durulmalı, keşifte alınan beyanlar komşu parsellerin tutanak ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmeli, dava konusu taşınmazın tarımsal niteliğini, kamu orta malı vasfında mera olup olmadığını, meradan açılıp açılmadığını bildiren, meradan doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, taşınmazdaki zilyetliğin sürdürülüş şeklini ve süresini duraksamasız şekilde ortaya koyan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini ve bitki desenini bildiren, önceki ziraat bilirkişi raporlarını da irdeleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmalı, çekişmeli taşınmazın kadim mera olmadığının tespiti halinde davacının tek başına zilyetlik süresinin yettiği de gözetilerek, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
5-Kabule göre de, hükmün infaz kabiliyeti yönünden taşınmazın hangi kısmının 4.562,78metrekaresinin iptal edildiği belirtilmediği gibi, bu hususta davacının tercih hakkı sorulmadan karar verilmesi de isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili, davalı ... Belediye Başkanlığı vekili ve davalı Hazine vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.