Logo

1. Hukuk Dairesi2021/9994 E. 2022/2210 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TERKİN

Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İznik Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine, dava konusu 39 ada 25 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığını, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerler kapsamında olduğunu ve özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın 2795,60 m2'lik kısmının tapu kaydının iptaline kararı verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., davacı tarafın açıklama yapmadığını, Kıyı Kanunu'nun 1990 yılında yürürlüğe girdiğini, yürürlük tarihinden önce taşınmaz maliki olanlardan ancak bedeli ödenmek sureti ile taşınmazın alınabileceğini, kıyı kenar çizgisine ilişkin idari işlemin iptaline yönelik idare mahkemesinde dava açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalılar ..., dava konusu taşınmazın mirasbırakanları tarafından tarım amaçlı kullanıldığını, turistik büfe ve piknik alanı olarak imar izni verildiğini, taşınmazın bedelinin ödenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07/07/2020 tarihli ve 2016/107 E. 2020/173 K. sayılı kararıyla; yapılan keşif, keşif sırasında yapılan gözlem ve keşif sonucunda alınan denetime açık, olaya uygun, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilen harita mühendisi ve üç kişilik jeoloji mühendisinden oluşan bilirkişi heyet raporları, tarafların iddia ve savunmalarının birlikte değerlendirildiği ve dava konusu 39 ada 25 parsel sayılı taşınmazın mavi ile boyalı "A" harfi ile gösterilen 2.382,61 m²'lik kısmının kıyı kener çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle Harita Mühendisi Doğan Tunçer'in 05/02/2018 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen mavi ile boyalı 2.382,61 m²'lik kısmının tapu kaydının iptali ile kıyıya terkinine, davacının fazlaya ilişkin (412,99 m²) isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın; yeni bir kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi davası olmadığını, mevcut kesinleşmiş bir kıyı ve kenar çizgisi varken, sanki kıyı kenar çizgisi yokmuş gibi yeni bir kenar çizgisi oluşturulduğunu, bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazların dikkate alınmadığını, toprak sonuçlarının labaratuvar ortamında incelenmediğini, İdarece belirlenen kıyı kenar çizgisi ile bilirkişilerin belirlediği kıyı kenar çizgileri arasındaki çelişkili durumun raporda açıklanmadığını, bilimsel değerlerlerin gözardı edildiğini, bilirkişi raporunun çelişkili olup hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığını, taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesinin kısmen ret kararının kaldırılmasına, davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 28/06/2021 tarihli ve 2021/166 E. 2021/1112 K. sayılı kararıyla; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile belirlenen şekilde; yapılan keşif sonucu alınan teknik bilirkişi raporuna göre A harfi ile gösterilen 2382,61 m2 yüzölçümündeki bölümün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı belirlenerek adı geçen bölüm yönüyle talebin kabulüne, fazlaya dair istemin ise reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyerek, istinaf sebeplerinin yeterince irdelenmediğini, bilirkişi raporunun eksik inceleme sonucu hazırlandığını, kıyıların özel mülkiyete konu olamayacağına dair temel ilkenin ihlal edildiğini bildirip, önceki beyanları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile Türk Medeni Kanunu'nun 715 ve 999. maddelerine dayalı olarak açılmış tapu kaydının iptali ile sicilden terkini isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Anayasa'nın 43 ve 3621 sayılı Kıyı Yasası'nın 5. maddesine göre kıyılar; Devlet'in hüküm ve tasarrufu altındadır, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. ..., göl ve akarsu kıyıları ile ... ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmakta, öncelikle kamu yararı gözetilir. 4. madde hükmüne göre Kıyı çizgisi: ..., tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgi, Kıyı Kenar çizgisi: Kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınır, kıyı ise: kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alandır. TMK'nın 999. maddesine göre de; özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz, tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır.

3.2.2. Uyuşmazlığın bu niteliğine göre, öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise, buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.

3.2.3. İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4.maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanunun 5 ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gözönünde tutularak, Kanun'un 9/2.maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla, keşif yapılarak açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir.

3.2.4. İdarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle, mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 3.304,00 m2, tarla vasıflı taşınmazın ... adına kayıtlı olduğu, ...'nın ise 08/01/1976 tarihinde öldüğü, davalıların ise ölü olan tapu maliki ...'nın mirasçıları olduğu, davalılardan ...'ın kıyı kenar çizgisinin tespitinin iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açtığı, Bursa 2. İdare Mahkemesi'nin 19/06/2018 tarihli 2016/499 E. 2018/748 K. sayılı ilamı ile; dava konusu kıyı kenar çizgisinin Kıyı Kanununa ve bu kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlendiği, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın davacı ... tarafından istinafı üzerine, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi'nin 29/03/2019 tarihli 2018/3144 E. 2019/1169 K. sayılı ilamı ile, kararın usul ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, bu kararın da davacı ... tarafından temyizi üzerine, Danıştay 6. Dairesi'nin 13/10/2021 tarihli 2019/16865 E. 2021/11342 K. sayılı ilamı ile uyuşmazlıkla ilgili bölge idare mahkemesi idari dava dairesince yapılan istinaf incelemesi neticesinde verilen kararın, temyiz edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin incelenmeksizin reddine kesin olarak karar verildiği, buna göre anılan hükmün 13/10/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olayda; davacı Hazine tarafından dava açıldıktan sonra tapu kayıt malikinin mirasçılarından Ruhi tarafından açılan kıyı kenar çizgisinin tespitinin iptali davası sonucunda Bursa 2. İdare Mahkemesi'nin 19/06/2018 tarihli 2016/499 E. 2018/748 K. ilamı ile idarenin belirlediği kıyı kenar çizgisinin doğru olduğu keşfen belirlenerek dava reddedilmiş, verilen karar 13/10/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi yönünden kesinleşmiş bir yargı kararı bulunduğuna göre adli yargı merciince ayrıca kıyı kenar çizgisinin yeniden belirlenmesine gerek duyulmamaktadır. Bu nedenle yargı kararı ile kesinleşen kıyı kenar çizgisine aykırı olarak düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek, kesinleşen idari kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığı halde terkin talebi yönünden davanın kısmen reddedilmesi isabetsizdir.

3.3.3. Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazdaki kesinleşen idari kıyı kenar çizgisi kapsamında kalan alanın tamamı yönünden davanın kabulüne karar verilmek üzere karar bozulmalıdır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İznik Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 17/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.