"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Marmaraereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma isteği değerden reddedilerek dosya tetkik olunarak gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı, maliki olduğu 7333 parsel sayılı taşınmazdaki 5 no.lu bağımsız bölümün satışı için dava dışı ... ile anlaştıklarını, bunun için ...’u vekil tayin edeceğini, ancak ...’un kendi adına vekalet verilmesinde vergi yükü nedeniyle sıkıntı olacağını bu nedenle tanıdığı ...’e vekalet verilmesini söylemesi üzerine davalı ...’i vekil tayin ettiğini, vekil tarafından taşınmazının rayiç bedelinin çok altında bir bedelle eşi davalı ...’e satış suretiyle devredildiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini, satış bedelinin kendisine ödenmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davacı ile satış bedelinin davacı hesabına havale edileceği yönünde bir anlaşmaları olmadığını, satış bedelinin nakit olarak dava dışı ...’a ödendiğini, yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İhbar olunan ..., davacı ile taşınmazın 50.000,00 TL bedelle satışı hususunda anlaştıklarını, vergi borcu çıkmaması için vekaletin kendi adına değil tanıdığı olan davalı ...’e verilmesini istemesi üzerine davacının davalı ...’ı vekil tayin ettiğini, ...’ın taşınmazı eşi ...’a sattığını, 65.000,00 TL satış bedelini de kendisine ödediğini, durumu davacıya izah ettiğinde davacının “ne zaman elin müsait olursa 50.000,00 TL satış bedelimi gönderirsin" şeklinde beyanda bulunduğunu, ancak işlerinin kötü gitmesi nedeniyle satış bedelini davacıya ödeyemediğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacının maliki olduğu 7333 parsel sayılı taşınmazdaki 5 no.lu bağımsız bölümün satılması konusunda ihbar olunan emlakçı ... ile anlaştığı, ancak ...’ın kendi adına vekalet çıkartılması durumunda vergi yükümlülüğü doğacağından bahisle adına vekalet verilmesini onaylamadığı, bu nedenle davacı tarafından davalı ...’in vekil tayin edildiği ve anılan vekaletnamenin ...’a teslim edildiği, vekil ...’ın almış olduğu vekaletnameye istinaden dava konusu taşınmazı vekaletnamenin düzenlendiği tarihten bir gün sonra eşi olan diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, her ne kadar davacı ile vekil olan ... arasında vekalet akdi kurulmuş ise de, ihbar olunanın duruşmadaki beyanları ve tanık anlatımları ile sabit olduğu üzere taşınmazın tüm işlemleri konusunda bilgi veren ve davacı tarafından taşınmazı satmakla temsilci kılınan kişi ...’a 66.000,00 TL’nin kayıt malikinin eşi olan ... tarafından ödendiği, dava konusu taşınmazla ilgili tüm işlemlerin yapılması için davacı tarafından ihbar olunan ...’ın temsilci olarak atandığının dava dilekçesinde kabul edilmiş olması, davacı asilin vekil olarak atadığı kişiyi tanımadığı, ... aracılığı ile iletişim kurduğu, ihbar olunanın dava konuşu taşınmazın bedelini almış olduğunu kabul ettiği, davacı tarafın da ...’ın satış bedelini kendisine daha sonra vereceğini kabul ettiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ...’un kötü niyetle hareket ettiği, davalıların iyi niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacının taşınmazını satmak istediğini, bunun için de davalı ...’ı vekil tayin ettiğini, vekil ...’ın da sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak taşınmazı eşi olan diğer davalı ...’a 11.000,00 TL bedelle devrettiğini, vekilin satış bedelini davacıya ödemediğini, vekil ...’ın taşınmazı çok düşük bedelle eşi ...’a sattığını, resmi senette satış bedelinin 11.000,00 TL olarak gösterilmesine rağmen bilirkişi raporunda taşınmazın satış tarihindeki değerinin 74.250,00 TL olarak belirlendiğini, bu miktar itibari ile ispat için davada tanık dinlenmesinin mümkün olmadığını, vekalet ilişkisi gereği davacıya satış bedeli ödenmesi gerektiğini, davalıların kötü niyetli olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17/02/2020 tarihli ve 2019/775 Esas, 2020/199 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 7333 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu dublex mesken niteliğindeki bağımsız bölümün 29.06.2017 tarihinde satış suretiyle davalı ...’e temlik edildiği, taşınmazın tapu kaydında dublex mesken olarak kayıtlı ise de zeminde arsa vasfında olduğu, davacı tarafın maliki olduğu 5 no.lu dublex meskenin satılması konusunda ihbar olunan emlakçı ... ile anlaşmış ise de ...’ın kendi adına vekalet çıkartılması durumunda vergi yükümlülüğü doğacağından bahisle davacının ...’i vekil tayin ettiği, davalı vekil ...'ın da vekaletnameye istinaden dava konusu taşınmazı eşi olan diğer davalı ...’e satış suretiyle devrettiği, taşınmazın tüm işlemlerini emlakçı ...’ın takip ettiği, satış bedeli olarak 65.000,00 TL ‘nin davalı ... tarafından ...’a ödendiği, davalı vekil ...’ın davacının iradesine uygun olarak işlem yaptığı, yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, kararı tebliğ aldığı gözüken ... isimli bir çalışanının bulunmadığını, karardan 28.07.2020 tarihinde haberdar olduğunu ve süresi içinde temyiz isteğinde bulunulduğunu belirterek istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yinelemiş, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Vekil ile sözleşme yapan kişi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, vekil ile sözleşme yapan kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (III.) numaralı paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 31/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.