"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : KOCAELİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istekli dava sonunda, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacıların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...’in üzerinde kargir bina bulunan 622 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak davalıya devrettiğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, yaklaşık 25 yıl mirasbırakan ile birlikte yaşadığını, bu sürede mirasbırakanın tüm bakım ve ihtiyaçlarının karşılandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; mirasbırakanın davalı oğlu ile aynı evde uzun süre oturduğu, her türlü bakımını davalının yaptığı, ölümünden evvel mirasbırakanın bacağını kırması nedeniyle bakıma muhtaç hale geldiği, dinlenen tanık beyanlarına göre mirasbırakanın çocukları ile arasında herhangi bir husumet olmadığı, terekesinde taşınmazların bulunduğu, mirasçılardan mal kaçırma amacı taşımadığı; terditli olarak talep edilen tenkis istemi yönünden de ölünceye kadar bakım sözleşmesi ivazlı akitlerden olduğundan tenkise tabi olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ölünceye kadar bakma sözleşmesinin diğer mirasçılardan gizli tutulduğunu, davaya konu taşınmazın bilirkişi marifeti ile belirlenen değeri ile sözleşmenin devir ve temlik tarihindeki bedeli arasında fahiş fark bulunduğunu, mirasbırakanın bakıma ihtiyacı olmadığını, taşınmazın mirasbırakanın en değerli taşınmazı olduğunu, diğer taşınmazların değeri dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; mirasbırakanın yapmış olduğu temlik işleminde mirasçılardan mal kaçırma kastı bulunmadığı, olayda 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın uygulama şartlarının oluşmadığı, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ivazlı akitlerden olduğundan tenkise de tabi olmadığı, İlk Derece Mahkemesince 4721 s. TMK’nın 6. ve 6100 s. HMK’nın 190. maddeleri uyarınca ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacıların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
İstinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ederek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614).
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, (III.) no.lu paragraftaki İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine, (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, davacılardan harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 18/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.