Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1336 E. 2022/1903 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescili davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

1. Davacı, mirasbırakanı Durkadın’ın 177 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payını davalı oğluna devrettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile mirasbırakan Durkadın mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, 18.11.2013 tarihli dilekçe ile talebini daraltarak miras payı oranında tapu kaydının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.

2. Asli müdahiller, davacı kardeşleri tarafından açılan iptal tescil istemli davaya davacının tek başına devam etmesine muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, taşınmazı bedeli karşılığında aldığını, mirasbırakanın dava dışı başkaca taşınmazlarını da sağlık harcamaları nedeniyle satmak zorunda kaldığını, devrin davacı ve diğer mirasçıların bilgisi dahilinde olduğunu, muvazaanın olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/05/2015 tarihli ve 2015/17205 Esas 2018/13421 Karar sayılı kararının gerekçe kısmında; diğer taşınmazların değeri, devredilen taşınmazın mirasbırakanın tüm malvarlığına oranı, dava konusu taşınmazın satın alma tarihindeki değerinin azlığı, taşınmazın terekedeki miktarı, taşınmazdaki hissenin devir tarihinde davalının satın alma gücünün varlığı, mirasbırakanın taşınmazı satmakta mal kaçırma niyetinin olmadığı anlaşılmakla davanın reddine denildiği halde hüküm kısmında davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemece verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 11.10.2018 tarihli 2015/17205 Esas, 2018/13421 Karar sayılı kararıyla; “...Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK'nın) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu da yine aynı maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK'nın 294. maddesinin verdiği imkandan yararlanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılabilmektedir. İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın l4l. maddesi ile HMK'nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek; kısa kararda "Davacının ve müdahil davacıların davalarının reddine” karar verilip, gerekçeli kararda ise “Davanın kabulü ile Antalya ili Kaş ilçesi Yeşilköy Mahallesi 125 ada 40 parsel sayılı taşınmazın uygulama tespitinin iptali ile fen bilirkişisi Murat Minnetoğlu'nun 29/09/2014 havale tarihli raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 728,51 metrekarelik yüzölçümündeki bölümünün 125 ada 40 parsele eklenmek suretiyle 125 ada 40 parselin 6251,81 metrekare olarak tapuya tesciline," şeklinde karar verilerek, kısa kararla çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar

Mahkemenin 27/02/2019 tarihli ve 2018/559 Esas 2019/89 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz isteminde özetle; dava konusu taşınmazdaki payın mirasbırakan tarafından davalı oğluna bedelsiz olarak devredildiğini, hayatın olağan akışı içerisinde hiç bir annenin taşınmazını oğluna para ile satmayacağını, çekişme konusu taşınmazın mirasbırakan annesi tarafından davalıya evlendiği zaman ev ve sera yapması ve geçimini sağlaması amacıyla bağışlandığını, oysa devrin satış suretiyle yapıldığını, davalının devir tarihinde 25, 26 yaşlarında olup, dava konusu taşınmazı satın alabilecek ekonomik güce sahip olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, devrin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davacı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

6.3.2. Ne var ki, 04/02/2013 tarihli dilekçe ile davaya muvafakat edenler olarak mirasçılardan ... ile ...’nın kendi adlarına bir talepte bulunmadıkları, davacı ...’ın da miras payı oranında tapu kaydının iptali ile tescil talep ettiği gözetildiğinde ... ve ... tarafından usulünce açılmış bir dava olmadığından haklarında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bu kişiler (... ve ...) yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin temyize konu 27/02/2019 tarihli ve 2018/559 Esas, 2019/89 Karar sayılı kararının hüküm kısmının 1. fıkrasında yazılı, “Davacının ve müdahil davacıların davasının reddine,” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine 1.fıkra olarak “Davacının davasının Reddine, Asli müdahiller ... ve ... yönünden usulünce açılmış bir dava bulunmadığından bu kişiler yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına” ifadesinin yazılmasına, davacı vekilinin temyizi ve re'sen yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.