Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1369 E. 2022/4420 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, davalıya sattıkları taşınmazın bedelinin tamamının ödenmediğini ve hileye maruz kaldıklarını iddia ederek tapu iptali ve tescil ile alacak isteminde bulunmuşlardır.

Gerekçe ve Sonuç: TBK m. 246 ve m. 235/3, TMK m.6 ve HMK m. 190 hükümleri uyarınca, akitte bedel yönünden ihtirazi kayıt konulmaması, hile iddiasının ispatlanamaması ve ödendiği iddia edilen miktarın taşınmazın değerini karşılaması gözetilerek, davanın reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: ZONGULDAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, dava konusu 1550 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki işhanlarını 23/10/2013 tarihinde 700.000,00 TL bedelle davalıya sattıklarını, taşınmaz bedelinin 100.000,00 TL'sinin peşin, kalan 600.000,00 TL'nin ise 2013 yılı Kasım ayından itibaren her ayın sonunda 50.000,00 TL taksitlerle ödenmesi hususunda anlaştıklarını, davalının 100.000,00 TL peşinat ile beraber 1 taksit ödediğini ancak bakiye 550.000,00 TL borcunu ödemediğini, dava konusu taşınmazın satış günündeki değerinin 1.000.000,00 TL iken davalının uzaktan akrabaları olması nedeniyle 700.000,00 TL bedele satıldığını, ancak davalının borcunu bugüne kadar ödemeyerek kendilerini mağdur ettiğini, tapu harcını az ödemek amacı ile tapuda satış bedelinin 74.500,00 TL olarak gösterildiğini, davalıyı idare ettiklerini ancak davalının kalan borcu ödemediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde bakiye alacakları olan 550.000,00 TL bedelin taşınmazın devir tarihi olan 23/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazın 23/10/2013 tarih ve 9882 yevmiye numaralı işlem ile adına tescil edildiğini, söz konusu taşınmaz devrine ilişkin bedelin sonradan ödeneceğine dair herhangi bir sözleşme bulunmadığını, hile iddiasına ilişkin olarak davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacılarla 700.000,00 TL bedel ile anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma gereğince taksitler halinde ödeme yapmaya başladığını, 23/10/2013 tarihinden önce anlaşmaya varılan bedelin büyük bir kısımını ödediğini, bu borca ilişkin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, söz konusu ödemeler yapıldıktan sonra kalan 150.000,00 TL'nin de davacılara ödendiğini ve tapuda devir yapıldığını, dava konusu taşınmazın bedeli dışında davacıların Halk Bankası Zonguldak Merkez Şubesi'ne olan ticari kredi borçlarını da ödemek zorunda bırakıldığını, bankaca hesabın kat edilmesi sonrası ticari itibarının zedelenmemesi için toplam banka borcunun bir kısmını ödediğini, bir kısmının da babası tarafından karşılandığını, fazladan ödenen bu kısım için Zonguldak 3. İcra Müdürlüğü'nün 2016/4186 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacıların iddiasının gerçeği yansıtmadığını, taşınmazın devrinden önce yaptığı ödemeleri teminat altına almak için dava konusu taşınmaz üzerine babası lehine ipotek tesis ettirdiğini, resmi senette davacıların satış bedelinin nakden ve tamamen alındığını beyan ve tasdik ettiklerini, davacıların satış bedeli üzerinden ipotek yaptırmadığını, ihtirazi kayıt da koydurmadıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27/12/2017 tarihli ve 2016/366 E., 2017/441 K. sayılı kararıyla; davacıların muvazaa iddiasına dayandıklarını ve bu iddialarını ispatlayamadıkları gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Kaldırma Kararı (ilk)

Bölge Adliye Mahkemesinin 21/09/2018 tarihli ve 2018/478 E., 2018/1083 K. sayılı kararıyla; iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ve dosyada mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafın aldatma (hile) hukuksal nedenine dayandığı, taraflar arasındaki ilişkinin nitelendirilmesinde hataya düşüldüğü, hile konusunda bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı, hâl böyle olunca öncelikle davaya konu temlikin tarihinin 23/10/2013 olduğu, eldeki davanın ise 26/10/2016 tarihinde açıldığı gözetilerek davacının ıttıla tarihinin kuşkuya mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi, buna göre davanın hakdüşürücü süre içerisinde açılıp-açılmadığının değerlendirilmesi, süresinde ise hile iddiaları yönünden yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılması, taraf delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilerek hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesince İlk Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 02/07/2019 tarihli ve 2018/407 E., 2019/290 K. sayılı kararıyla; satış sözleşmesinin yapıldığı tarih ile davanın açıldığı tarih arasında yasada yazılı 1 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

5. Kaldırma Kararı (ikinci)

Bölge Adliye Mahkemesinin 13/03/2020 tarihli ve 2020/159 E., 2020/353 K. sayılı kararıyla; taksitlerin ödenmesi için öngörülen süre ile birlikte davalı tarafın davacıların şirketi aleyhine Zonguldak 3. İcra Müdürlüğü'nün 2016/4186 E. sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatması, 24/06/2016 tarihli ödeme emri gönderilmesi üzerine 26/10/2016 tarihinde eldeki davanın açılması karşısında davacıların ödeme emrinin gönderilmesi üzerine eldeki davayı açtıkları, o halde davacıların aleyhlerine başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin tebliğ edildiği 24/06/2016 tarihinin öğrenme tarihi olduğu, 26/10/2016 tarihinde açılan eldeki davanın da süresinde açıldığı kabul edilerek yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davanın esasının incelenmesi, gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, tarafların bildirdikleri tüm delillerin toplanması, hile iddiasının her türlü delille kanıtlanabileceğinin gözetilmesi, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

6. İlk Derece Mahkemesince İkinci Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 13/10/2020 tarihli ve 2020/61 E., 2020/176 K. sayılı kararıyla; davacıların hile ile aldatılarak taşınmazın devrinin sağlandığı ve bakiye satış bedelinin de ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, 550.000,00 TL alacağın devir tarihi olan 23.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

7. İkinci Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

8. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinin içeriğini yineleyerek İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanları tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

9. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 11/11/2021 tarihli ve 2020/1559 E., 2021/2079 K. sayılı kararıyla; tarafların bildirdikleri deliller, tanık anlatımları, ipotek fek yazıları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, akitte gösterilen satış bedeli, tarafların aralarında kararlaştırdığı ve ödendiği ve miktarı konusunda ihtilaf bulunmayan peşinat ve taksit tutarı, ipotek fekki suretiyle ödenen miktar toplamının taşınmazın temlik tarihindeki değerini karşıladığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın kanunlara ve hukuka aykırı bulunduğunu, mahkemece toplama konusunda yapılan yanlışlığın hükmün de yanlış olarak kurulmasına sebebiyet verdiğini, mahkemenin yeteri kadar inceleme yapmadan basit bir toplama hatası üzerine hükmü yanlış kurduğunu, İstinaf mahkemesinin gerekçelerinde belirtilen hususların kabul edilebilir mahiyette olmadığını, ne taraflarının ne de davalının yazılı ve sözlü beyanlarında 25.12.2013 tarihinde ipotek fek edilmiştir, bu husus dolasıyla da bakiye ödeme ödenmiştir gibi bir beyanın söz konusu olmadığını, davalının savunmasında ve istinafında ... Gıda A.Ş. lehine verilmiş bir ipotekten söz edilmediğini, delillerin taraflarca getirilme ilkesi ve iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı hiç dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, ... Gıda A.Ş. lehine verilen 02.10.2012 tarihli ipoteğin teminat için verildiğini, davacıların 23.10.2013 yani satış tarihinde bu şirkete borçları bulunmadığını, davacıların talebi ve ricası üzerine bu ipoteğin kaldırıldığını, davalının bu ipoteğin terkin ettirilmesinde bir katkısı olmadığını, bu hususa ilişkin ekte belge sunulduğunu, ipoteğin terkin ettirildiği tarihin de yanlış tespit edildiğini, 25.12.2013 tarihinde fek edilen ipoteğin de ... Gıda A.Ş.lehine verilen ipotek olmadığını, eksik incelemeyle; davalının babası lehine verilen ipotek konusundaki iddialara itirazlarının söz konusuyken itirazın olmadığının kabul edilmesinin hukuken anlaşılır olmadığını, tapu devrinden sonra da alacağın bitmediğinin tanık beyanlarıyla da ortaya çıktığını, gerekçede basit bir toplama işleminin dahi hatalı yapıldığını, Zonguldak 3.İcra Müdürlüğü'nin 2016/4186 E. sayılı dosyasına itiraz dilekçesinde maddi hata yapıldığını, 1 yazılacakken 3 yazıldığını, mahkemece ödenmiş kabul edilen rakamların ne zaman hangi tarihte ödendiğine ilişkin gerekçede bir husus ve bir açıklama da olmadığını, satış bedelinin tapuda gösterildiğinden çok daha fazla olduğunu davalı tarafın ikrar ettiğini, bu sebeple ispat yükünün yer değiştirdiğini, davalı tarafın artık yapmış olduğu ödemeleri ispatla mükellef olduğunu, davalının ödeme yaptığına dair hiç bir şekilde delil, belge ve beyan olmadığını, dinlenen tanık beyanlarında da davacıların hileye uğradığı, parasını alamadığı ve bunun üzerine maddi sarsıntı yaşadıklarının ortaya konulduğunu, ayrıca ipoteklerin terkin edilmesini borç ödemesi olarak kabul edilmesinin kabul edilebilecek bir durum olmadığını, ipoteğin fek edilmesinin ödeme kabul edilecekse, öncelikle taşınmazın gerçek değerinin saptanması, bu husus sebebiyle keşif yapılıp, bilirkişi marifetiyle taşınmazın gerçek değerini tespit edilmesi gerektiğini, davalı tarafın tapuda aleniyet ilkesi gereği tapudaki kayıtları ve ipotekleri görerek taşınmazın o haliyle 700.000,00 TL olduğuna kanaat getirerek anlaştıklarını, davalının dahi bu ipotekler için ödeme yaptık, bu şekilde anlaştık demediğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak istemlerine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1.Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.2.2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 246. maddesinde; ''Taşınır satışına ilişkin kurallar, kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanır.'', yine aynı kanunun 235/3. maddesinde; ''Satılanın zilyetliği satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse, alıcının temerrüdü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması, bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır.

3.2.3. Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.", hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, özelikle; TBK'nın 246. maddesi yollamasıyla TBK 235/3. maddesi gereğince bedel yönünden akitte ihtirazi kayıt konulmadığı, hile iddiasının TMK 6. ve HMK 190. maddeleri gereğince ispatlanamadığı gözetilerek, (IV./9.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, onama harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 02/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.