Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1509 E. 2023/3937 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, kadastro çalışmaları sonucu kendi parseline ait bir kısmın yola terk edildiği ve bir kısmının da komşu parsele dahil edildiği iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı, taşınmaz üzerinde kadastro tespitinden önceki 20 yıllık zilyetliğini ispat edemediği ve kadastro tespitinin aksini kanıtlayamadığı için, kazandırıcı zamanaşımı ve iktisap şartlarını yerine getiremediği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına, yola terk edilen kısmın tescil talebi ise miktarın kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile paftasında yol olarak bırakılan kısmın tapuya tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, ... ili Merkez ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 109 ada 29 parsel sayılı taşınmazın davacı adına, 109 ada 30 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini, davacının taşınmazının sınırlarının hatalı belirlendiğini, taşınmazın bir kısmının hatalı olarak yol olarak bırakıldığını, bir kısmının 109 ada 30 parsel sayılı taşınmaz içinde bırakıldığını, bu iki taşınmaz arasındaki sınırın hatalı tescil edildiğini ileri sürerek 109 ada 30 parsel sayılı taşınmazın bir kısmı ile kadastro paftasında yolda kalan kısmın davacı adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... yargılama sırasında; dava konusu yeri kooperatifin tahsis ettiğini, kendi yeri ile davacının yeri arasında kot farkı olduğunu, kooperatifin taşınmazlar arasında istinat duvarı yaptığını, ancak kadastro tespitinin istinat duvarının 90 cm kadar üstünden yapıldığını, kendi sınırının başka bir yerinden davacıya 1 metre 10 santim yer verdiğini, davayı kabul etmediğini, keşifte görüleceği üzere davacının, dava konusu taşınmazda yeri olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ... köyü tüzel kişiliği temsilcisi ve dahili davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde ve yargılama sırasında; davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde, 1997 yılında yapılan kura çekilişine esas planda görüleceği üzere müvekkiline, kuzeyi ..., güneyi ..., batısı ...ve doğusu yol olan 1500 m² yüz ölçümlü parselin isabet ettiğini, kura çekilişinden bu yana üyelerin kendilerine isabet eden alanları çevirerek meyvelik ve bahçe olarak kullandığını, 2007 yılında yapılan kadastro tespit çalışmalarında bu fiili durumun dikkate alınmadığını, 28, 29 ve 30 sayılı parsellerdeki evlere ulaşım yolunun evler yönünde yanlış şekilde kaydırıldığını, kooperatifin davacıya bıraktığı 5 metre kadar genişlikteki boşluğun yol olarak tespit ve tescil edildiğini, kura çekilişine esas olan krokinin tatbikat projesi olmadığını, bu krokiye göre rapor verilmesinin yanıltıcı olduğunu, A4 kağıdına 1/1000 ölçekli çizimden ölçü almanın sağlıklı olamayacağını, uydu fotoğrafında evlerin ve yolların net şekilde görüldüğünü, fen bilirkişileri tarafından tanzim edilen 24/07/2018 tarihli rapor ile inşaat mühendisi tarafından tanzim edilen 30/07/2018 tarihli raporların davalarını doğruladığını, dava konusu taşınmazın davacının ortağı bulunduğu kooperatiften kendi hissesine düşen pay olduğunu, kooperatif ortaklarına hisselerine düşen payların sınırlarını tespit ettiğini, yol olan kısımları ayrı tuttuğunu, ancak kadastro çalışmaları sırasında gerçeğe aykırı tespit yapıldığını öne sürerek Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu edilen taşınmaz bölümlerinin davacı tarafa ait olduğu ve kadastro tespitinden geriye doğru 20 yılı aşkın süredir zilyet bulunduğunun ispat edilemediği, kadastro tespitinin aksinin sübut bulmadığı, bu durumda davacı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.(1) maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil ile kadastro çalışmalarında paftasında yol olarak bırakılan taşınmazın davacı adına tapuya tescili isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı ... Medeni Kanununun 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesinde; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesi “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:

A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.

B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.

Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.

4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümleri düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen tapu iptali ve tescil talebine yönelik verilen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Davacı vekilinin yol olarak bırakılan kısmın tescil talebine yönelik temyiz itirazının incelemesine gelince; miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre temyize konu edilen tescili istenen kısmın toplam değeri 4.399,50 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’ nin altında kaldığından temyiz talebi incelenmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin tescil talebine yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Davacı vekilinin tapu iptali ve tescil talebine yönelik olarak temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 95.20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.