Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1754 E. 2024/1136 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu tespit edilen taşınmazların mülkiyetinin davacılara ait olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin uzun süreli ve kesintisiz olması, bu zilyetliğin taksime karine teşkil etmesi ve mirasın eski Medeni Kanun döneminde açılmış olması sebebiyle zilyetlikle kazanım süresinin geçmiş olması gözetilerek yerel mahkemenin kabul kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/81 E., 2021/176 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.02.2014 tarihli 2013/2595 Esas, 2014/2091 Karar sayılı kararı ile esastan bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalılardan ... mirasçıları tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde, dava konusu 12 parça taşınmazdan bir kısmının paylı mülkiyet şeklinde bir kısım davalıların miras bırakanı ... ile davalı ... adına, bir kısmının ise tam mülkiyet şeklinde davalı ... adına tapuda kayıtlı olduğunu, söz konusu taşınmazların tarafların ortak kök miras bırakanı ...'ten intikal ettiğini, ...'in çocuklarından ...'ın davacıların anneleri olduğunu, taraflar arasında herhangi bir satış ya da taksim sözleşmesi olmamasına rağmen davalı ...'in taşınmazları kendi adına tescil ettirdiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydının davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... cevap dilekçesinde, dedesi ...'ten babasına intikal eden tüm taşınmazlar ile babasının satın aldığı diğer yerlerin 1967 yılında vefat eden babası ... tarafından çekişmesiz, aralıksız ve nizasız 50-60 yıla yakın zamandan beri kullanımında iken babasının vefatı üzerine bu yerlerin mirasçılar olarak annesi ... ile ... ve kendisine kaldığını, mirasçıların taşınmaz malların zilyetliğine aralıksız ve nizasız devam ettiklerini, davacıların hiçbirinin dedesinden intikalen gelen yerler ile babası ...'in satın almak suretiyle edindiği yerleri babası ölmeden önce ve sonra hiçbir şekilde kullanmadıklarını ve babasının zilyetliğindeki bu yerlerde de hak iddiaları olmadığını, annesi ...'in ölümünden sonra babasından ve annesinden intikalen gelen tüm taşınmazları kardeşi ... ile birlikte nizasız fasılasız ve aralıksız uzun zamandan beri malik sıfatıyla kullanıldıklarını, kardeşi ... ölmeden 20-25 sene önce aralarında rızai taksim yaptıklarını, her kardeşin kendisine düşen yerlerin zilyetliğini devam ettirdiğini, 2005 yılında yapılan kadastro esnasında babasından intikalen gelen ve adına tescili yapılan bu yerlerin babası adına kayıtlı eski tapuları ve babası ... ile alıcı ve satıcı arasında tapusuz olan yerlerle ilgili yapılmış alım satım senetleri olduğunu, kadastro teknisyenlerinin tapulama sırasında eski tapu ve diğer belgeleri dikkate almadan işlem tesis ettiğini, eski tapular ile diğer belgeleri istenmesi halinde ibraz edeceğini, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.05.2012 tarih ve 2010/312 Esas, 2012/227 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan ...'in terekesinin el birliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, bu nedenle tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.02.2014 tarihli 2013/2595 Esas, 2014/2091 Karar sayılı kararı ile "ortak miras bırakan ...'in 07.02.1921 tarihinde vefat ettiği, ölüm tarihi itibariyle paylı mülkiyet hükümlerinin geçerli olacağı aynı zamanda dava, mirasçılar arasında görülen bir dava olup davacıların, ortak miras bırakan ...'ten kalan taşınmazlarda anneleri ...'ın miras payının bulunduğu gerekçesiyle dava açtıkları, mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalarda Mahkemenin kabul ettiği biçimde genel kuralın yani TMK'nın 702 nci maddesinde yer alan tasarrufi işlemlerde oy birliği aranır ilkesinin burada uygulanmayacağı, bu tür davaların genel kuralın istisnasını oluşturduğu, bu sebeple Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek..." karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalıların taşınmazların mirasçılar arasında paylaşıldığını ve 20 yıldan fazla süredir zilyet olduklarını savunmaları nedeniyle dava konusu taşınmazların davacıların ve davalıların kök mirasbırakanı ...'ten intikal ettiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamasına göre bu hususun sabit olduğu kanaatine varıldığ, 04.07.2021 tarihinde yapılan keşifte mahalli bilirkişilerin beyanlarının birbiri ile ve taraf beyanları ile tutarlı olduğu, buna göre dava konusu taşınmazların kök mirasbırakan ...'in mirasçılarından ... tarafından kullanıldığı anlaşılmış ise de dosyaya kök mirasbırakandan intikal eden dava konusu taşınmazların mirasçılar arasında paylaşıldığına ilişkin delil sunulmamış olduğu, bu durumda paylaşım iddiasının ispatlanamadığı, aynı zamanda yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre mirasçılar arasında el birliği mülkiyeti devam ettiği sürece taşınmazlar üzerinde zilyet olan mirasçıların zilyetlik yolu ile taşınmazın mülkiyetini kazanmalarının mümkün bulunmadığı gerekçesi ile 141 ada 1306 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, diğer parseller yönünden davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacıların veraset ilamındaki miras payları oranında davacılar adına tapuya tesciline geriye kalan hissesinin ise davalılar üzerinde ipkasına karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan ... mirasçıları temyiz talebinde bulunmuştur.

E.Temyiz Nedenleri

Davalı ... mirasçısı ... ile diğer mirasçılar ayrı ayrı verdikleri temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazların kök mirasbırakan ...’ten geldiği ve terekesinin taksim edilmediği kabul edilerek karar verilmiş ise de Mahkemece yapılan araştırma ve uygulamanın yetersiz olduğunu, kök mirasbırakana ait tüm taşınmazların belirlenmediğini, davacılar adına kayıtlı taşınmazların kök mirasbırakandan gelip gelmediği hususlarının araştırılmadığını, davacı tarafın iddiasını ispatlayamadığını, taşınmazların kök mirasbırakandan gelmeyip davalıların dedesi ... den geldiğini, taşınmazların tapulu ve 3. kişilerden satın alınan taşınmazlar olduğunu, çok uzun süre davalı tarafın zilyet olduğunu, mahalli bilirkişilerin yaşları gereğince kök mirasbırakanı tanımalarının imkansız olduğunu, verasetin hatalı olduğunu Medeni Kanununa göre payların belirlendiğini, davalıların miras bırakanı ...’in yargılama sırasındaki tüm beyanlarında taşınmazların kök mirasbırakan ...’ten değil ...’in oğlu ...’ten geldiğini beyan ettiğini, Mahkeme gerekçesinin varsayım olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

F. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 'nun 14, ve 15 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713/1 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

2005 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu taşınmazlardan 110 ada 146 parsel, 121 ada 112 parsel ve 141 ada 86 parsel sayılı taşınmazların, bir kısım davalılar miras bırakanı ... ile davalı ... adlarına paylı mülkiyet şeklinde tespit edildiği, diğer dava konusu taşınmazların ise davalı ... adına tam mülkiyet şeklinde tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece, dava konusu taşınmazların kök mirasbırakan ...’ten geldiği ve terekesinin taksim edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de Mahkemenin kabulü dosya içeriğine uygun düşememektedir.

Davalı ...’in dosyaya aynı gün iki adet cevap dilekçesi sunduğu, dilekçesinin birinin el yazısı ile yazıldığı, diğer dilekçesinin bilgisayardan yazıldığı, Mahkeme gerekçeli kararında cevap dilekçesi olarak bilgisayarda yazılan dilekçenin esas alındığının anlaşıldığı ancak davalının el yazısı ile yazdığı cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazların dedesi ...’ten değil babası ...’ten geldiğini beyan ettiği görülmektedir. Yine yargılama sırasında davalı, çekişmeli taşınmazların babası ...’ten geldiği hususunu yinelemiştir. Bu nedenle Mahkemenin çekişmeli taşınmazların tarafların kök mirasbırakanı ...’ten geldiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı yönündeki tespiti doğru olmamıştır.

Dosya kapsamından; dava konusu taşınmazlar üzerinde zilyetliğin davalılar ... tarafından sürdürüldüğü, kullanım süresinin bir insan ömrünü aşan süreye tekabül ettiği, uzun süren kullanımın taksime karine olduğu, kök mirasbırakanın terekesinin taksim edilmediği kabul edildiği takdirde ise kök mirasbırakan ...’in ölüm tarihinin 743 sayılı Medeni Kanunun kabulünden önceye rastlamakta olup ölüm tarihi itibarı ile terekesinin müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olacağı ve zilyetlikle kazanım süresinin tespit tarihine kadar yakın miras bırakanları ve davalılar tarafından sürdürülmesi nedeniyle tespit tarihine kadar 20 yılı aşkın sürenin fazlasıyla geçmiş bulunmasından dolayı davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davalı ... mirasçılarının yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile

hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Alınan peşin harcın istek halinde ilgililere iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

13.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.