"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı vekilince temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; davalının mirasbırakanları ...'ın mirasçısı olmadığı halde dava konusu 1(4), 3 ve 5 parsel sayılı taşınmazlarda mirastan pay aldığını, anılan payların yolsuz tescil niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek, tapu iptali-tescile karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, davacıların bu durumu bildiğini ayrıca feragatname düzenlediklerini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27/06/2016 tarihli ve 2014/193 E. 2016/30 K. sayılı kararıyla, davalının mirasçılık sıfatını taşımadığı, feragatnamenin de geçerli sayılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 27/06/2019 tarihli ve 2016/13360 E. 2019/4206 K. sayılı kararıyla; “…Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı aleyhine açılan nüfus kaydının iptaline yönelik Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/507 Esas sayılı davasının yargılaması sonucunda, davalının muris Nurettin'in oğlu olmadığından nüfus kaydının iptaline ve gerçek annesi üzerine kaydedilmesine karar verildiği (18.02.2011), kararın 29.06.2011'de kesinleştiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, ...'ın bir kısım mirasçılarının davalı aleyhine aynı nedenle açtıkları Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/532 Esas sayılı ve Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/48 Esas sayılı davaların da kabul edilip derecattan geçerek kesinleştikleri sabittir.Öte yandan, davalının mirasçı sıfatı bulunmadığının saptanması karşısında, davalının mirasçılık sıfatına atfen düzenlenen feragatnamelerin hukuki sonuç doğuracağını söyleyebilmek de mümkün değildir. Yukarıda açıklanan olgular birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakan ...'ın mirasçısı olmadığı halde dava konusu taşınmazlarda davalı adına yapılan tescillerin yolsuz nitelik taşıdıkları tartışmasız olup, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ne var ki, davalının taşınmazlardaki paylarının davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adlarına tesciline karar verilmesi yerine, metrekare değerleri üzerinden iptal ve tescile hükmedilmesi isabetsizdir...” gerekçesiyle Mahkemenin kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 22/04/2021 tarihli ve 2019/410 E., 2021/167 K. sayılı kararıyla; bozma kararı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada alınan bilirkişi raporları arasında çelişkili bulunduğunu, bilirkişi raporunda hatalı hesaplamalar yapıldığını, bilirkişiler tarafından davada taraf olmayan şahısların talepleri değerlendirilerek yapılan hisse hesabının kabulünün mümkün olmadığını, davalıya hiçbir hisse bırakılmamasının doğru olmadığını, dava dosyasında yer alan diğer raporlar ve mirasçılık belgesi içeriği dikkate alındığında; davada yer almayan mirasçılar ... ile ...’ın miras haklarına düşen hisse bakımından herhangi bir talep olmadığından bakiye hisselerin davalı ... adına tescili gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi takdirde 24.08.2020 tarihli raporun sonuç bölümünün 1 numaralı başlığındaki hisse hesaplaması doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1.Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır. " düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
6.2.2. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 125. maddesinde, “(1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir: a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur. (1) b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.” düzenlemesi yer almaktadır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Hemen belirtmek gerekir ki, Mahkemece, kararın (IV./2.) no.lu paragrafında yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, dava konusu 91758 ada 8 parsel (eski 90915 ada 4 parsel) sayılı taşınmaz yönünden yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin 91758 ada 8 parsel sayılı taşınmaz yönünden temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddine.
6.3.2. Davalı vekilinin 91841 ada 5 ve 91842 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, önceki bozma kararında da belirtildiği üzere dava konusu 91841 ada 5 ve 91842 ada 3 parsel sayılı taşınmazların davalı adına oluşan tescilinin yolsuz olduğu kabul edilerek anılan taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.
Ne var ki, ilk karar tarihinden sonra, davalının dava konusu 91841 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki payının yarısını 27.07.2017 tarihinde, 91842 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki payının yarısını ise 17.07.2017 tarihinde satış suretiyle dava dışı üçüncü kişiye devrettiği anlaşılmakta olup HMK’nın 125. maddesi gözetilmeksizin karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, anılan taşınmazlar yönünden pay hesabı konusunda alınan bilirkişi raporunun da hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Hal böyle olunca, dava konusu 91841 ada 5 ve 91842 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 6100 sayılı HMK'nın 125/1. maddesinin değerlendirilmesi, davalı tarafından üçüncü kişiye devredilen paylar gözetilerek denetime elverişli bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Davalı vekilinin 91758 ada 8 parsel sayılı taşınmaz hakkında verilen kabul kararına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu taşınmaz yönünden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 196,87 TL bakiye onama harcının davalıdan alınmasına,
2) Davalı vekilinin 91841 ada 5 ve 91842 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.