Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1859 E. 2022/4873 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 23/12/2021 tarihli ve 2021/73 Esas - 2021/536 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava konusu... Mah. 598 ada 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan C-5 Blok 20 numaralı bağımsız bölümü satın aldıktan sonra geçim sıkıntısı nedeniyle borç aldığı aile dostu ...’ya devrettiğini, ancak evde ikamet etmeye devam ettiğini, taşınmazı geri almak için kredi çekmek istediğinde kendisine kredi verilemeyince aile dostu olan davalının kredi çektiğini, ancak bir dönem borçlarını ödeyemeyince, davalının kalan kredi borcunu kapatıp taşınmazı üzerine aldığını iddia ederek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEMENİN İLK KARARI

İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/05/2014 tarihli ve 2010/443 Esas - 2014/209 Karar sayılı kararıyla; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 12/12/2016 tarihli ve 2016/12728 Esas, 2016/11052 Karar sayılı kararıyla; “...O hâlde; 05.02.2007 tarihli 50.000,00 TL bedelli Finansbank Kasımpaşa Şubesi’nden kredi çekildiği, kredinin...’a ödendiği anlaşılmakla, 02.01.2012 tarihli yazı ekindeki dekontta davalı ... tarafından çekilen kredinin ödenmesine ilişkin davacının yaptığı ödemelerin banka kayıtları göz önünde bulundurularak, tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespiti, davalı tarafından ödeme yapılmış veya davacı tarafından eksik ödeme yapılmış ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 97. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 81. maddesi) hükmü gereğince borcu mahkeme veznesine depo etmesi için davacıya önel verilmesi, depo edilmesi halinde davalı ... adına kayıtlı 20 numaralı bağımsız bölüm bakımından iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/11/2018 tarihli ve 2019/379 Esas - 2020/5086 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, davacı tarafça Mahkeme veznesine depo edilen 68.368,00 TL'nin davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 15/10/2020 tarihli ve 2019/379 Esas - 2020/5086 Karar sayılı kararıyla; “Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 20 no.lu bağımsız bölümün davacı tarafından 24.03.2005 tarihinde...’a satış suretiyle devredildiği, onun da 02.02.2007 tarihinde taşınmazı davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, davalının 05.02.2007 tarihinde dava konusu taşınmaz için 50.000,00 TL kredi kullandığı, bedelin...’a verildiği, ayrıca taraflar arasındaki banka havalelerinden davacının 07.02.2007-19.08.2009 tarihleri arasında davalıya toplamda 67.553,00 TL havale yaptığı, ayrıca davacının arkadaşı olduğu iddia edilen ...’ın da 21.01.2009 tarihinde 1.370,00 TL havale ettiği, toplamda davalıya 68.923,00 TL ödeme yapıldığı, bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda 22.12.2009 tarihinde 28.368 TL kredi kapatma bedeli ve 03.11.2009 tarihinde 40.000 TL bedel toplamı 68.268TL bedelin davalı tarafça davacıya ödendiğinin tespit edildiği, 27.08.2018 tarihinde bu bedelin davacı tarafından Mahkeme veznesine depo edildiği, davalının ödenen bedellere ilişkin ticari temerrüt faizi talep ettiği anlaşılmaktadır. O halde, davalının ödediği bedellerin ödeme tarihlerinden itibaren depo edilen 27.08.2018 tarihine kadar işleyecek faizinin bilirkişi raporu ile tespit edilmesi ve bu bedelin de depo ettirilmesi gerekirken sadece 68.268.TL’nin depo ettirilmesi doğru değildir. Öte yandan, davalı ticari temerrüt faizi talep etmiş olmakla taraflar arasındaki ilişki ticari nitelikte olmadığından, ticari temerrüt faizi hesaplanamayacağı da açıktır.” gerekçesiyle karar bozulmuş; bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.

6. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/12/2021 tarihli ve 2021/73 Esas - 2021/536 Karar sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne, davacı tarafça depo edilen 68.368,00 TL ve bu bedelin 27.08.2018 tarihine kadar işlemiş yasal faizi olan 53.922,71 TL'nin davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Kararın eksik inceleme ile verildiğini, hükmün gerekçesiz olduğunu, bozmadan sonra, Mahkemece depo edilen bedele faiz hesaplanması için bilirkişi raporu alındığını, eksik inceleme sonucu verilen bu rapor esas alınarak hüküm kurulduğunu, bozmaya bağlı yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekirken, davalıya yükletilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nin 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.

9.2.2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. maddesinde, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesi yer almaktadır.

9.3. Değerlendirme

(IV/5.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, (IV/6.) numaralı paragraftaki gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 6.147,20 TL bakiye onama harcının davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.