"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine ilişkin önceki tarihli kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilip Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından bozulmasına üzerine, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş olup, iş bu karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, süresi içerisinde verildiği anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü,
I. DAVA
Kadastro sırasında Pazarcık ilçesi ...Mahallesi çalışma alanında bulunan 212 ada 14 parsel sayılı 27.086,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu kabul edilmek suretiyle 12.03.2002 tarihinde davalı Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Davacılar 11.07.2011 havale tarihli dilekçe ile müşterek murisleri adına eski sicilden gelen Nisan 1968 tarihli, 18 sıra numaralı tapu kaydına ve miras yolu ile gelen hakka dayanarak tapu iptali ve tescil isteğiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, daha evvel davacıların aynı iddia ile defaatle açtıkları davaları takipsiz bıraktıkları, bahsi geçen davaların eldeki dosya yönünden değerinin araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Pazarcık 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/01/2012 tarihli, 2011/537 Esas, 2012/35 Karar sayılı önceki tarihli kararı ile 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Mahkemenin yukarıda atfı yapılan önceki tarihli kararı Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.12.2012 tarihli, 2012/8093 Esas 2012/10247 Karar sayılı kararıyla;
"çekişmeli taşınmaza ait tutanağın kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık sürenin geçtiğinden bahsedilemeyeceği, tarafların delillerinin toplanarak esas hakkında karar verilmesi” gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda; 18.06.2020 tarih, 2019/35 Esas, 2020/59 Karar saylı kararla davanın kabulüne, çekişmeli 212 ada 14 parsel sayılı taşınmazın davacılar (... eşi ve çocukları) ..., ..., ..., ..., ...., ..., ... ve ölü oğlu ...'nın eşi ve çocukları adına verasetteki hisseleri oranında tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını kaldı ki zilyetlikle kazanım koşullarının yeterince araştırılmadığını, hava fotoğraflarından yöntemince istifade edilmediği, kendi içerisinde çelişkili raporlara itibar edildiği gerekçesiyle, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlenmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtları ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı hüküm altına alınmıştır.
6.2.2. 3402 sayılı Kanunu'nun 20/B maddesinde harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun “kayıt ve belgelerin kapsamını tayin” başlığını taşıyan 20/C maddesi hükmü “Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlardan gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır” şeklindedir. Gerçekten de belgenin birbiri ile bağlantısız, değişmeye ve genişletilmeye elverişli sınırları göstermesi halinde kayıtların kapsamının miktarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle; tapu kaydı sabit sınırlı değilse kayıt üzerinde yazılı olan miktar kadar geçerlidir ve kapsamı da bu miktara eşit şekilde tayin edilmelidir.
6.2.4. 3402 sayılı Yasa'nın Tapuda kayıtlı malların tespiti başlıklı 13. maddesi
A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa;
a) Kayıt sahibi adına,
b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına,
c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına,
B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa;
a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına,
b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına,
c) (Değişik: 3/5/2012-6302/4 md.) Kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunur.
6.2.5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "
6.2.6. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. " hükümlerini içerir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Mahkemece, davacıların dayandıkları tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsadığı ve çekişmeli taşınmaz üzerinde davacılar lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, davacıların dayandıkları tapu kaydı mahallinde usulünce uygulanarak kapsamı kesin olarak belirlenmemiş, bu anlamda davacıların tutundukları kaydın "orman" ve "meşelik" sınırları nedeniyle gayrisabit hudutlu olup kaydın miktarı kadarıyla geçerli olduğu üzerinde durulmamış, kayıt uygulaması sırasında komşu parsellerin tutanaklarından istifade edilmemiş, davacıların tutundukları tapu kaydının revizyon durumu araştırılmamış, dayanak tapu kaydının pay tapusu olduğu dahi gözetilmemiş, tüm bunlardan ayrı olmak üzere usulüne uygun zilyetlik araştırması yapılmamış, zilyetlik hususunda mahallinde alınan soyut nitelikte beyanlar ile yetinilmiş, hava fotoğrafları bu konuda ehil olmayan bilirkişi tarafından incelenmiş, hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliği tereddütsüz olarak tespit edilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
6.3.2. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle davacıların dayandığı tapu kaydının tüm tedavülleri ile varsa haritası getirtilmeli, dayanak tapu kaydının başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği Tapu Müdürlüğünden sorulmalı, revizyon görmüşlerse revizyon gördükleri taşınmazların kadastro tespit tutanakları, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazlara ait tutanaklar ve varsa dayanak kayıtları dosya arasına celp edilmeli, ayrıca çekişmeli taşınmaza ait eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi/mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafları bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava konusu taşınmazın tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait (bulunmadığı taktirde bu tarihlere en yakın tarihlere ait) stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dava dosyası bu suretle ikmal edilmelidir.
6.3.3. Bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi eşliğinde yeniden keşif yapılmalı; yapılacak bu keşifte dayanak tapu kaydının varsa haritası uzman teknik bilirkişi eliyle zemine uygulanarak tapu kaydının kapsamı 3402 sayılı Yasa'nın 20/A maddesine göre belirlenmeli, tapu kaydının haritasının bulunmaması ya da uygulanma kabiliyetinin olmaması halinde tapu kaydının sınırları yerel bilirkişilere tek tek okunmak suretiyle zeminde gösterilmesi istenilmeli, gösterilemeyen sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, gösterilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından kroki üzerinde işaretlenerek tapu kaydının kapsamı duraksamasız şekilde saptanmalı, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının, hudutları "orman" ve "meşelik" okuduğundan, gayrisabit hudutlu olup miktarı ile geçerli olacağı düşünülmeli, taşınmazın davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, tapu kaydının pay tapusu olduğu gözetilerek davalı tarafın kayıt maliki ya da malikleri ile akdi ya da ırsi ilişkisi saptanıp, davacıların tutunduğu tapu kaydında malik olup eldeki davanın tarafı olmayan paydaşların paylarının akıbetinin ne olduğu araştırılmalı, çekişmeli taşınmazın kısmen veya tamamen tapu kaydının kapsamı dışında kaldığının belirlenmesi halinde, çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiğini açıklayan somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik olarak ve temin edilebilecek en eski tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, kullanıma ara verilip verilmediği hususlarında rapor düzenlettirilmeli; fen bilirkişisine uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli, bu şekilde toplanacak tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
6.3.4. Mahkemece yazılı şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan noksan tahkikat sonunda verilen karar isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; harçtan muaf olan davalı Hazine aleyhine harca hükmedilmesi, ayrıca hükümde davacılar yararına veraset ilamında yazılı paylar oranında karar verildiği belirtilmesine karşın dosya arasında herhangi bir veraset ilamı yer almadığı ve herhangi bir veraset ilamına da atıf yapılmadığından infazı mümkün olmayan hüküm kurulması da hatalıdır.
V. SONUÇ:
1-Davalı Hazinenin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 Sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 Sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2022 gününde oy birliği ile karar verildi.