Logo

1. Hukuk Dairesi2022/208 E. 2022/2169 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : BALIKESİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/09/2018 tarihli ve 2015/916 E., 2018/398 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar vekili tarafından istinafı üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17/02/2021 tarihli ve 2019/593 E., 2021/231 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, ½ payı üzerinde elbirliği mülkiyet şeklinde hissedarı olduğu dava konusu 466 parsel (yeni 130 ada 419 parsel) sayılı taşınmazla ilgili Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.03.2010 tarihli ve 2009/1413 Esas 2010/382 Karar sayılı ilamı ile ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verildiğini, Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunun 2011/2 sayılı dosyası üzerinden satış işlemlerinin yapılarak taşınmazın, davalıların mirasbırakanı olan diğer hissedar...’e ihale edildiğini ve ihalenin kesinleşmesi üzerine taşınmazın... adına tescil edildiğini, ancak Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1347 Esas 2014/1806 Karar sayılı dosyası üzerinden açtığı ihalenin feshi davası neticesinde, 20.11.2014 tarihinde ihalenin feshine karar verildiğini ve derecattan geçerek 07.12.2015 tarihinde kesinleştiğini, ihalenin feshine karar verilmiş olmakla davalıların mirasbırakanı... adına oluşan tescilin yolsuz tescil haline geldiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile hissesi oranında diğer hissedarlarla birlikte adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davacının Adalet Bakanlığına karşı tazminat davası açması gerektiğini, taşınmazı ihaleyle edinen mirasbırakanları...’ün kusuru bulunmadığını, iptal tescile karar verilmesi halinde taşınmazın güncel değerinin saptanarak depo ettirilmesi gerektiğini, dava dışı diğer hissedar ... adına iptal tescil hükmü kurulamayacağını, davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri için yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacaklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın ½ payının elbirliği mülkiyet şeklinde davacı ... ile dava dışı ... adlarına kayıtlı iken, açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucu yapılan ihale ile söz konusu ½ payın, davalıların mirasbırakanı ve aynı zamanda taşınmazın diğer ½ hissedarı olan... adına tescil edildiği, eldeki dava davacı hissedar ... tarafından açılmış olup, her ne kadar çekişmeli ½ payın elbirliği mülkiyet şeklinde hissedarı olan dava dışı ...’ın davaya muvafakatı bulunmadığından tereke temsilcisi atanmak suretiyle yargılamaya devam edilmiş ise de, iddianın ileri sürülüş biçimine göre davacı ...’nın yalnızca kendi payına yönelik iptal tescil isteğinde bulunduğunun anlaşıldığı, davacı ...’nın dava konusu taşınmazdaki hissesi ihale ile davalıların mirasbırakanı... adına tescil edilmiş ise de, ihalenin feshine karar verilmiş olmakla tescilin yolsuz hale geldiği, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı ...’nın payına yönelik olarak iptal tescile karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Çekişme konusu taşınmazın ihale ile edinildiğini ve ihalenin kesinleşip tescilin bu şekilde gerçekleştiğini, ihalenin usulsüz olmasında davalı tarafın bir kusuru olmadığını, davacının Adalet Bakanlığından tazminat talep edebilecekken eldeki davanın açılmasının hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme kararı ile davacıların sebepsiz zenginleştiklerini, hem ¼ payın davacıya verildiğini, hem de ¼ payın bedelinin davacıda kaldığını, iptal tescile karar verilecek ise taşınmazın bedelinin depo ettirilmesini istedikleri halde, Mahkemece bedele ilişkin haklarının saklı olduğuna karar verildiğini ancak taşınmazın bugünkü değerinin saptanarak depo ettirilmesi gerektiğini, davanın açılmasına davalı taraf sebebiyet vermediği için yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, 27/09/2018 tarihli sözlü yargılama duruşmasında dahili davacılar Rıfat ve Salih dışındaki davacıların duruşmaya katılmadıklarını, onlar yönünden davayı takip etmediklerini beyan ettikleri halde bunun gözardı edildiğini, HMK'nın 186. maddesinin, HMK'nın 150. maddesinin bir istisnası olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, ya da bedelin depo edilmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17/02/2021 tarihli ve 2019/593 E., 2021/231 K. sayılı kararıyla; yolsuz tescilin sabit olduğu, davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yargılama sırasında ölen davacının mirasçıları davaya katılmış olup, davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği, yargılama giderlerinden davada haksız çıkan davalı tarafın sorumlu tutulmasının doğru olduğu, davalı tarafın tazminat isteği yönünden açılmış bir dava bulunmadığından bedelin depo ettirilmeksizin hüküm kurulmasının da yerinde olduğu gerekçeleriyle HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

İhalenin usulsüz olmasında davalıların kusuru bulunmadığını, davacı tarafın ancak Adalet Bakanlığından tazminat isteyebileceğini, davacı tarafın ihale bedelini alarak sebepsiz zenginleştiğini, hem ¼ paya kavuştuklarını, hem de ihale bedelini aldıklarını, taşınmazın güncel değeri saptanıp depo ettirilmeden iptal tescile karar verilemeyeceğini, kusurları bulunmadığı için davalıların yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceğini, karar duruşmasına yalnızca iki dahili davacının katıldığını, diğerleri katılmadığı halde onlar yönünden işlemden kaldırma kararı verilmediğini, oysaki onlar yönünden davayı takip etmediklerini beyan ettiklerini, Mahkemece nazara alınmadığını, HMK'nın 186. maddesinin, HMK 150. maddeye istisna teşkil etmediğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Ancak, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

TMK'nın 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”; TMK’nın 1025/1. maddesinde, “'Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir.” düzenlemelerine yer verildiği de açıktır.

3.3. Değerlendirme

III. ve (IV.3.) no.lu paragraflardaki gerekçeler yerinde bulunmakla; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle, dava konusu 466 parsel (yeni 130 ada 419 parsel) sayılı taşınmazın ½ payının mirasbırakan ... (.... oğlu) adına kayıtlı iken, mirasbırakanın ölümü üzerine söz konusu ½ payın, 1/2’şer miras payları ile davacı ... (.....oğlu) ile dava dışı....’a intikal ettiği, ...’ın payının da mirasçılarına intikal edip, dava dışı mirasçısı ... tarafından pay temliki suretiyle edinildiği ve bu ½ payın elbirliği mülkiyet şeklinde davacı ... ile dava dışı ... adına kayıtlı olduğu, dava konusu taşınmazın dava dışı ½ payının ise davalıların mirasbırakanı... adına kayıtlı olduğu, Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1413 Esas 2010/382 Karar sayılı 26/03/2010 tarihli kararı ile dava konusu 466 parsel (yeni 130 ada 419 parsel) sayılı taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilip, kararın derecattan geçerek 07/10/2010 tarihinde kesinleştiği, Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/2 satış sayılı dosyası üzerinden taşınmazın satışa çıkarılıp, ½ hissedar ve aynı zamanda davalıların mirasbırakanı olan...’e 29/04/2011 tarihinde ihale edildiği, davacı tarafından açılan ihalenin feshi davası neticesinde Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/1347 E., 2014/1806 K. sayılı kararı ile ihalenin feshine karar verilip, kararın derecattan geçerek 07/12/2015 tarihinde kesinleştiği; eldeki davanın, dava konusu taşınmazın ½ payında elbirliği mülkiyet şeklinde ½ miras payı ile hissedar olan davacı ... (.... oğlu) tarafından yolsuz tescil iddiasına dayalı olarak 28/12/2015 tarihinde açıldığı; ihalenin feshine karar verilmiş olmakla davalıların mirasbırakanı... adına ihale ile oluşan kaydın yolsuz tescil niteliğinde olduğunun sabit olduğu; çekişme konusu pay elbirliği mülkiyete tabi olup, istek de tüm hissedarlar adına iptal tescil isteğine ilişkin olduğundan tereke temsilcisi atanmak suretiyle yargılamaya devam edilmekle, davayı takip yetkisi tereke temsilcisine geçtiğinden, yargılama sırasında ölen davacının bir kısım mirasçısının davayı takip etmemesinin sonuca etkili olmadığı; öte yandan, Mahkemece davacının payı oranında iptal tescile karar verilmiş olup, tereke temsilcisi tarafından bu hususun temyiz nedeni yapılmadığı; ihale bedeli ile ilgili olarak davalı tarafça harçlandırılarak usulünce açılmış bir dava bulunmadığı da gözetildiğinde, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 5.747,04 TL bakiye onama harcının davalılardan alınmasına, 16/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.