Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2432 E. 2024/2257 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına açılan tapu iptali ve tescil davasında, davalıların zilyetliğine dayalı kazanma süresi ve koşullarının oluşup oluşmadığı ve vergi kaydının kapsamı dışında kalan kısmın Hazine'ye ait olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, önceki bozma kararlarına ve dosya kapsamına uygun olarak verdiği kararda hukuka aykırılık bulunmadığı ve Hazine’nin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/113 E., 2021/669 K.

HÜKÜM/KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen kararlar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ve Yargıtay 8. Hukuk Dairesince Mahkeme kararlarının bozulmasına karar verilmiş,

Mahkemesince son bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptal ve tescil talebi yönünden verilen karar bozma kapsamı dışında bırakıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacı; dava konusu 381 parselin belgesizden tarla niteliğinde davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, komşu 382 parsele uygulanan tapu kaydının bu yönü "fundalık" olarak gösterdiğini, taşınmazın zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmayan yerlerden olduğunu açıklayarak tapu kaydının iptaliyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, kazanma süresi ve koşullarının lehlerine oluştuğunu, uzun yıllardan beri tarım arazisi olarak kullanıldığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalılardan ... yargılama oturumlarda temsil olunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14.07.2009 tarihli ve 2007/431 Esas, 2009/253 Karar sayılı kararı ile; asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 08.07.2010 tarihli ve 2010/5903 Esas, 2010/8066 Karar sayılı kararı ile; davacı Hazine’nin davasında haklı olduğu ve davanın kabulünün gerektiğini ancak 5841 sayılı Yasa hükümleri gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ve kararın sonucu itibariyle doğru olduğu, dava açıldığı tarihte davacı haklı olduğundan yargılama giderlerinden davalıların sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 31.05.2011 tarihli ve 2011/94 Esas, 2011/170 Karar sayılı kararı ile; asıl ve birleştirilen davaların reddine ilişkin kararın kesinleştiği için bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 08.02.2012 tarihli ve 2011/12646 Esas, 2012/947 Karar sayılı kararı ile; işin esası bakımından 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmesi gerektiğinin doğru olduğu ancak anılan kanun maddesinin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği için bozma kararı uyarınca işin esasının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemesince İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 27.11.2012 tarihli ve 2012/662 Esas, 2012/395 Karar sayılı kararı ile; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş, karar asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 20.01.2015 tarihli ve 2014/25680 Esas, 2015/1096 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın 1937 tarih 50 sayılı vergi kaydına dayalı olarak tespit edildiği, 15 ar yüzölçümlü bahçe niteliğindeki vergi kaydının, kayıt maliklerinin mirasbırakanı adına kayıtlı olup güney sınırının fundalık olarak gösterildiği, dava konusu 381 parselin güney sınırında bulunan dava dışı 382 parsele uygulanan 14.12.1944 tarihli ve 278 sayılı tapu kaydının ise kuzey yönünü fundalık olarak gösterdiği, her iki kaydın birbirini gösteren yönleri fundalık olarak gösterildiğine göre, dayanak vergi kaydının miktar fazlası olan bölümün fundalık yerlerden açıldığının kabulü gerektiği, vergi kaydı ile birleşen kazanmayı sağlayan zilyetlik yoluyla davalılar lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği ancak kalan bölüm üzerinde tespit tarihine kadar kazanma süresi ve koşullarının gerçekleşmediği, parselin tamamını kapsayacak şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemesince Üçüncü Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 08.12.2016 tarihli ve 2015/383 Esas, 2016/340 Karar sayılı kararı ile; asıl ve birleştirilen davanın kısmen kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

G. Dördüncü Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.02.2020 tarihli ve 2017/10612 Esas, 2020/1933 Karar sayılı ilamıyla kararın onanmasına karar verilmiş, taraf vekillerinin karar düzeltme başvuruları üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23.11.2020 tarihli ve 2020/2809 Esas, 2020/7439 Karar sayılı kararı ile; asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin tüm itirazlarının reddine, asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik itirazlarının kabulü ile 27.02.2020 tarihli kararın kaldırılmasına ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

H. Mahkemesince Dördüncü Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; tapu iptal ve tescil talebi yönünden verilen karar bozma kapsamı dışında bırakıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, 15.12.2021 tarihli tashih şerhi ile hükmün yargılama giderlerine ilişkin 4 üncü ve 5 inci bentlerinde maddi hata yapıldığı belirtilerek hükümde düzeltme yapılmıştır.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl ve birleştirilen davada davacı temyiz dilekçesinde özetle; kısmen kabul için lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, dava konusu 381 parsel sayılı taşınmazın 1937 yılı 50 sayılı vergi kaydı kapsamında kaldığı, dolayısıyla vergi kaydı miktarı dışında kalan yer için davanın kabulü yönünde karar verilmesinin doğru olmadığını, 8260 m2 kapsamlı dava konusu taşınmazın güney sınırında bulunan dava dışı 382 parsele uygulanan 14.12.1994 tarihli ve 278 sayılı tapu kaydının 381 nolu parsel tarafını fundalık olarak gösterdiğini, kaydın hudutlarının gayri sabit ve genişletilmeye müsait olduğunu, kayıt fazlasına 381 parsel numarası verilerek senetsizden davalılar murisi adına tescil edildiğini, bu nitelikteki taşınmazların zilyetlikle dahi kazanılamayacaklarını, vergi kaydının geçerliliği olmadığını ve taşınmaza uygulanacak bir kayıt olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 18 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, HMK geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Asıl ve birleştirilen davada davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.