"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Yerel Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, tefecilik yapan davalının, hile ile kendisinden aldığı boş belge ve senetlerle korkutup adına kayıtlı 14 nolu bağımsız bölümü bedelsiz devraldığını, davalı hakkında tefecilik suçundan ceza davasının bulunduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiş, bozma sonrası davayı gabin hukuki nedenine dayandırdığını bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı, yargılama sırasında henüz dava dilekçesi tebliğ edilmeden ölmüş, davaya dahil edilen mirasçıları, taşınmazın mirasbırakanları tarafından bedeli ödenerek satın alındığını, davanın kötüniyetle açıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11/04/2016 tarihli ve 2011/650 E., 2016/212 K. sayılı kararıyla, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 05/02/2020 tarihli ve 2016/15247 E., 2020/591 K. sayılı kararıyla; “…Somut olayda, davacı tarafından dayanılan hukuki sebebin ne olduğu açıkça belirtilmemiş, hakim tarafından da hukuki nitelendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen düzenlemeler uyarınca davacıya süre verilerek iddia ve taleplerinin somutlaştırılıp aydınlatılması, dayanılan hukuki sebebin açıklattırılması, yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede çelişki yaratmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02/11/2021 tarihli ve 2020/424 E., 2021/1061 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 09.09.2008 tarihinde 31.000,00 TL bedel gösterilerek davacı tarafından davalıya tapudan satışının yapıldığı, o tarih itibariyle taşınmazın değerinin yapılan bilirkişi tespitine göre 93.981,03 TL olduğu, her iki bedel arasında açıkca büyük oranda fark olduğu, ceza dosyası yargılamasında toplanan deliller ve dinlenen tanıkların anlatımlarına göre dava konusu taşınmazın davalı tarafından davacıya verilen faiz karşılığı paraya teminat olmak üzere davalıya devredildiği sonucuna varıldığı, davacının ekonomik zorluktan kaynaklı gabin halinde olduğu, bu sebeple yapılan işlemin en başından beri hukuki sonuç doğurmayacağı, ceza hukuku anlamında suç olarak nitelenen tefecilik eylemi kapsamındaki edimin her ne kadar resmi yolla olsa da korunmasının mümkün olmadığı, her ne kadar zamanaşımı itirazı söz konusu ise de ceza yargılaması süresince zamanaşımının işlemeyeceği, ceza yargılamasının 16.03.2011 tarihi itibariyle sona erdiği, eldeki davanın ise 30.12.2011 tarihi itibariyle açıldığı anlaşılmakla, zamanaşımına yönelik itirazın da kabul edilmediği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde, kendileri lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, yapılan keşif neticesinde harcı tamamlanan değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
5.2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde, bozma sonrası davacı tarafça gabin hukuki nedenine dayanıldığını, kendileri tarafından zamanaşımı itirazında bulunulduğunu, ancak bu itirazlarının dikkate alınmadığını, TBK'nın 28. maddesindeki sürenin Yerel Mahkemenin gerekçesi ile uyuşmadığını, zira bu sürenin zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süre olduğunu ve kesilmesi ya da durmasının mümkün olmadığını, davaya konu satış gerçek olup müvekkillerinin murisi hakkında hükmedilen cezanın kesinleşmediğini, yine tapu satış bedeli ve evin değeri arasında fahiş bir fark olmamasının da açılan davanın mesnetsizliğini gösterdiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, gabin hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 28. maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir.
O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.
Hemen belirtmek gerekir ki, gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Hemen belirtmek gerekir ki, (IV/2.) nolu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
6.3.2. Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Ne var ki, gabin hukuki nedenine dayalı davaların TBK'nın 28. maddesi gereğince, zamanaşımı değil, hak düşürücü süreye tabi olduğu ve eldeki davanın da toplanan deliller itibariyle hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmakla, Mahkemenin zamanaşımı süresi içinde davanın açıldığına yönelik gerekçesinin değiştirelerek hükmün onanması gerekmektedir.
6.3.3. Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Somut olayda, dava 10.000 TL değer gösterilerek açılmış, keşfen dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri 119.120,64 TL tespit edilerek harç ikmal edilmiş olup, alınması gereken karar ilam harcı ve vekalet ücretinin bu değer üzerinden belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden eksik karar ilam harcı ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Ancak, değinilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekmektedir.
V. SONUÇ:
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile;
1- Hükmün harca ilişkin 2. bendi hüküm yerinden çıkarılarak, yerine 2. bent olarak; “Alınması gerekli 8.137,13 TL harçtan peşin yatırılan 148,50 TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 1.500 TL ve 550 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.938,63 TL harcın davalılardan tahsiline” cümlesinin yazılmasına,
2- Hükmün vekalet ücretine ilişkin 3. bendi hüküm yerinden çıkarılarak, yerine 3. bent olarak; “Davacı taraf için belirlenen 15.266,46 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine” cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harçların temyiz edenlere istek halinde geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.