Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2633 E. 2024/3459 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına kayıtlı taşınmaz ile davalılar adına hükmen tescil edilen taşınmazlar arasında mükerrerlik oluşması nedeniyle tapu iptali ve tescil ile mükerrerlik şerhinin terkini davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalılar adına hükmen yapılan tescilin, Hazine adına daha önce kesinleşmiş tapulama kararıyla oluşan tescile aykırı ve yolsuz tescil niteliğinde olması, davalıların tapulama kararına itiraz yoluna başvurmamaları ve zamanaşımı sürelerinin geçmiş olması gözetilerek, mükerrer tescilli bölümlerin tapu kayıtlarının iptaline ve Hazine adına kayıtlı taşınmazdaki mükerrerlik şerhinin terkinine karar verilmesi uygun görülerek, yerel mahkeme kararları onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2018/722 E., 2019/98 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Tarafların istinaf başvurularının kabulüne

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/200 E., 2017/480 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil ile taşınmaz üzerindeki şerhin terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili; Kuşadası ilçesi, Kirazlı Mahallesinde bulunan 1682 parsel sayılı taşınmazın bitişiğindeki tescil harici alanın adlarına tescili istemiyle davalılar tarafından 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda, Mahkemenin 22.07.2010 tarihli 2006/227 Esas, 2010/246 Karar sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulüne, karara ekli 12.11.2009 tarihli fen bilirkişi raporu ve krokisinde (A1) harfi ile gösterilen 15.662,13 metrekare ve (B1) harfi ile gösterilen 5.233,10 metrekare yüzölçümlü taşınmazların TMK’nın 713 üncü maddesi uyarınca adlarına tesciline karar verildiğini, kararın derecattan geçerek kesinleştiğini, ancak kararın infaz aşamasında Kadastro Müdürlüğünce tescil edilecek taşınmaz bölümlerinin bir kısmının Hazine adına kayıtlı 1683 parsel ile mükerrer olduğunun tespit edildiğini, mahkeme kararı ile davalılar adına tesciline karar verilen taşınmaz bölümlerinin 1940 ve 1941 parsel numaralarını aldığı, anılan taşınmazlardan 1940 parselin 11.924,70 ve 34,59 metrekarelik bölümleri ile 1941 parselin 2.450,74 metrekarelik bölümünün Hazine adına kayıtlı 1683 parsel sayılı taşınmaz ile mükerrer olduğunu ileri sürerek, mükerrer tescil edilen bu bölümlerin iptaline, 1683 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde kayıtlı mükerrerlik şerhinin terkinine, 1683 parsel sayılı taşınmazın alanının 47.100,00 metrekareye çıkartılmasına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; dava konusu taşınmazların Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.07.2010 tarihli, 2006/227 Esas, 2010/246 Karar sayılı kararıyla hükmen adlarına tesciline karar verildiğini, söz konusu kararın eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Kuşadası Arazi Kadastro Hakimliğinin 08.12.1958 tarihli, 1950/3764 Esas, 1958/877 Karar sayılı kararından anlaşılacağı üzere davacı Hazine adına kayıtlı 1683 parsel sayılı taşınmazın, kök 1329 numaralı taşınmazın ifrazıyla oluştuğu, 1683 parselin Hazine adına 21.09.1961 tarihinde tescil edildiği, 1940 ve 1941 parsel sayılı taşınmazların ise Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/227 Esas, 2010/246 Karar sayılı kararı ile hükmen oluştuğu ancak daha sonra oluşturulan 1940 ve 1941 parsel sayılı taşınmazların 1683 parselin bazı bölümlerine mükerrer olacak şekilde oluşturulduğu ve buna ilişkin olarak da tapu kaydının beyanlar hanesine şerh düşüldüğü, 1683 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına kayıt ve tescil işleminin daha önceki tarihli olduğu, bu durumda eski tarihli tescil işlemine öncelik verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 1940 ve 1941 parsel sayılı taşınmazlarda mükerrer olan, (1940/B) ile gösterilen 34,59 metrekare, (1940/C) ile gösterilen 11.924,70 metrekare ve (1941/B) ile gösterilen 2.450,74 metrekare yüzölçümündeki bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporuna, taşınmazların değerine ilişkin olarak yaptıkları itirazın kabul görmediğini, oysa dava konusu taşınmazların değerinin dava dilekçesinde bildirdikleri değer olduğunu, bu nedenle dava dilekçesinde bildirdikleri değer üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bildirilen değer üzerinden harca ve vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu, öte yandan dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki mevcut şerhin terkinine ve Hazineye ait 1683 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 47.100,00 metrekareye çıkartılmasına ilişkin talepleri ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamış olmasının da isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazların mülkiyetini TMK’nın 713 üncü ve devamı maddeleri uyarınca hükmen kazandıklarını, anılan davada Hazinenin davalı taraf olarak yer aldığını ve yargılamanın hiçbir aşamasında, dava konusu taşınmazların 1683 parsel sayılı taşınmaz ile mükerrer olduğunu ileri sürmediğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, yine Tapu Müdürlüğünden verilen cevaplarda taşınmazların tapulama dışı alanda kaldığının bildirildiğini, kesinleşmiş ilam nedeniyle adlarına tescil edilen 1940 ve 1941 parsel sayılı taşınmazların korunması, mükerrer olan bölümlerin 1683 sayılı Hazine parselinden terkin edilmesi gerektiğini, bu davanın açılmasına davalıların sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve davalılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, aksi yönde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Kuşadası Arazi Kadastro Mahkemesinin 08/12/1958 tarihli, 1957/3724 Esas, 1958/877 Karar sayılı dosyasında verilip, 21.09.1961 tarihinde kesinleşen mahkeme ilamı ile hükmen ifraz edilerek, Hazine adına tescil edilen 47.100,00 metrekare yüzölçümlü 1683 parsel sayılı taşınmaz ile Yargıtay denetiminden geçerek 06.05.2013 tarihinde kesinleşen, Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.07.2010 tarihli, 2006/227 Esas, 2010/246 Karar sayılı tescil ilamı ile hükmen davalılar adına oluşturulan, 1940 parsel sayılı taşınmazın 11.924,70 metrekare ve 34,59 metrekarelik bölümleri ile 1941 parsel sayılı taşınmazın 2.450,74 metrekarelik bölümünün, davacı Hazine'ye ait 1683 parsel sayılı taşınmaz ile mükerrerlik oluşturduğu, davacı Hazine adına kayıtlı 1683 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Kuşadası Arazi Kadastro Mahkemesinde görülen tapulama tespitine itiraz davasında, davalılarının taraf olmaması nedeniyle, anılan hükmün taraflar yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği, ayrıca 1683 parsel sayılı taşınmazın tapulama tespit günü ve tescile yönelik dosyadaki dava tarihi gözetildiğinde, 3402 sayılı Kanun’un 12/3 ve Geçici 4/3 üncü maddelerinde düzenlenen 10 ve 1 yıllık hak düşürücü sürelerin geçmiş olması nedeniyle, davalıların eldeki davada tespit gününden önceki hakka dayanmalarına imkan bulunmadığı gibi, tapuda Hazine adına kayıtlı bir taşınmazı edinme imkanlarının da bulunmadığı, öte yandan TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kanun’un 14 ve 17 nci maddeleri uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak bir taşınmazın zilyedi adına tescil edilebilmesi için tescili talep olunan taşınmazın, tapuda kayıtlı olmayan, tescile tabi taşınmazlardan olması gerektiği, somut olayda olduğu gibi, tapuda kayıtlı taşınmaz bölümleri hakkında, mükerrer tescile neden olacak şekilde verilen tescil kararı nedeniyle yapılan tescil işleminin kamu düzenine aykırı ve yolsuz tescil niteliğinde olduğu, tüm bu nedenlerle, Mahkemece, daha önce hükmen Hazine adına oluşan tapu kaydına üstünlük tanınarak, yolsuz tescil hükmü ile davalılar adına mükerrer olarak tescil edilen taşınmaz bölümlerinin, tapu kayıtlarının iptaline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, buna karşılık mükerrerliği tespit edilen bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile yetinilmesi gerekirken, infazda tereddüte neden olacak şekilde, yeniden Hazine adına tescil hükmü kurulmasının, 1683 parsel sayılı Hazine taşınmazının beyanlar hanesinde mevcut mükerrerlik şerhinin terkinine hükmedilmemesinin ve davanın açılmasına neden olmadıkları halde, davalılar aleyhine yargılama gideri, vekalet ücreti ve karar harcına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu ancak bu hususların yeniden yargılama yapılmadan giderilebilecek nitelikte olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, 1940 parsel sayılı taşınmazın 17.05.2017 havale tarihli bilirkişi raporu ve eki krokisinde, (1940/B) ile gösterilen 34,59 metrekare ve (1940/C) ile gösterilen 11.924,70 metrekare, 1941 parsel sayılı taşınmazın (1941/B) ile gösterilen 2.450,74 metrekarelik bölümlerinin, 1683 sayılı Hazine parseli ile mükerrerlik oluşturması nedeniyle ifrazı ile tapu kayıtlarının iptaline, kalan bölümlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına, 1683 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde mevcut mükerrerlik şerhinin terkinine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak, Bölge Adliye Mahkemesince tüm istinaf itirazlarının incelenmediğini, 1683 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 47.100,00 metrekareye çıkartılmasına ilişkin talepleri ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tapu kaydındaki şerhin terkini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705 inci ve 1024 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

3. Dosyanın incelenmesinden; Aydın İli, Kuşadası İlçesi, Kirazlı Mahallesinde bulunan 1683 parsel sayılı 47.100,00 metrekare yüzölçümlü müfrez tarla vasıflı Hazine adına kayıtlı taşınmazın, dava dışı Hatice Uluçay ve müşterekleri adına tespit edilen 1329 sayılı kadastro parselinin hükmen ifrazından oluştuğu, Kuşadası Arazi Kadastro Mahkemesinin 08.12.1958 tarihli, 1957/3724 Esas, 1958/877 Karar sayılı kararı ile 1329 sayılı kadastro parselinin 47.100,00 metrekarelik bölümünün, miktar fazlası olarak kesilerek Hazine adına tesciline karar verildiği ve hükmün infazıyla oluşan 1683 parsel sayılı taşınmazın 21.09.1961 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır.

Aynı yerde bulunan 15.662,13 metrekare yüzölçümlü tarla vasıflı 1940 parsel sayılı taşınmaz ile 5.233,10 metrekare yüzölçümlü tarla vasıflı 1941 parsel sayılı taşınmazın, Hazine ile eldeki davanın davalıları arasında görülen tescil davası sonucu, Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.07.2010 tarihli, 2006/227 Esas, 2010/246 Karar sayılı kararı ile hükmen oluştuğu, hükmün tapuya infazı sırasında, 1940 parselin 11.924,70 metrekarelik ve 34,59 metrekarelik bölümleri ile 1941 parselin 2.450,74 metrekarelik bölümlerinin, 1683 sayılı Hazine parseli ile mükerrer olduğunun tespit edildiği, TMK’nın 1026 ncı maddesi uyarınca mükerrerliğin giderilmesi konusunda dava açılması gerektiği yönündeki ihbar üzerine, anılan bölümlerin

mükerrerlik nedeniyle tapu kayıtlarının iptali istemiyle Hazine vekili tarafından eldeki davanın açıldığı, yargılama sırasında taşınmazların bulunduğu yerde uygulama kadastrosu yapıldığı, 1683 parsel sayılı taşınmazın 168 ada 3, 1940 parsel sayılı taşınmazın 168 ada 1 ve 1941 parsel sayılı taşınmazın ise 168 ada 4 parsel numarasıyla tescil edildiği anlaşılmaktadır.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.