"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, asıl ve birleştirilen davanın reddine ilişkin verilen karar, asıl ve birleştirilen davada davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; ..., ... aleyhine açtığı asıl dava ile Hazine aleyhine açılan birleştirilen davada, Elikesik köyünde yapılan kadastro çalışmalarında 445 ve 446 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına tespit gördüğünü, taşınmazın çok öncesinden beri davacı Vakfın mülkiyetinde bulunduğunu, Vakıf tarafından davalıya ve oğluna kiraya verildiğini, yine kiracısı ... ve oğlu... tarafından ileride açılır düşüncesi ile kadastro tespiti sırasında 445 parselin de Hazine adına yazdırıldığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı Vakıf adına tescile karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/03/2007 tarihli ve 2000/462 E., 2007/127 K. sayılı kararıyla davacının davasının sübut bulmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen davanın reddine dair karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemece asıl ve birleştirilen davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Birinci Bozma Kararı
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 19/10/2007 tarihli ve 2007/3251 E., 2007/3604 K. sayılı kararı ile; “Davacı Vakfın tutunduğu tapu kaydı ile tespite esas alınan vergi kaydının yöntemince uygulanması, tapu kaydı kapsamı dışında kalan bölümler yönünden zilyetlik araştırması yapılması gerektiği" gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur. Asıl davada davalılar ... ve ...’in bozma kararına karşı karar düzeltme isteği Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 13/04/2008 tarihli 2008/2006 E., 2008/1619 K.sayılı kararıyla reddedilmiştir.
3. Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/03/2014 tarihli ve 2008/300 E., 2014/132 K. sayılı kararıyla, sübut bulmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen davanın reddine dair karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
5. İkinci Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01/03/2016 tarihli ve 2016/2668 E.-2017 K. sayılı kararı ile; “6100 sayılı HMK'nın 125. maddesi uyarınca, dava sırasında dava konusunun üçüncü kişiye devri halinde, davacının iki seçimlik hakkının bulunduğu, dava konusu taşınmazlar yargılama sırasında üçüncü kişiye devredildiği halde, davacıya seçimlik haklarından hangisini kullanmak istediğinin sorulmadığı; yeni maliklere karşı davaya devam etmek istemesi halinde, çekişmeli taşınmazları devralan kişilerin davaya dahil edilmesi gereği üzerinde durulmadığı vurgulanarak Mahkemece, öncelikle davacı tarafa seçimlik haklarının hatırlatılması; davaya yeni malike karşı devam edilmesinin istenilmesi halinde taşınmazları devralan kişi yöntemince davaya dahil edilmesi” gerekçesiyle sair yönler incelenmeksizin Mahkeme kararı bozulmuştur.
6. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/12/2018 tarihli ve 2016/844 E., 2018/658 K. sayılı kararıyla, bozma kararı doğrultusunda davacı vekiline, Yargıtay bozma kararında açıklandığı üzere davasını mevcut davalıya karşı tazminat davasına dönüştürüp dönüştürmeyeceği ya da tevhit ve ifraz oluşan parsellerin devralan yeni maliklerine davasını yöneltip yöneltmeyeceği hususunda seçimlik hakkını kullanması için 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilince davaya, parselleri devralan yeni maliklere karşı devam etmek istediklerinin bildirilmesi üzerine davacı vekiline, yeni malikleri davaya dahil etmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, bu süre içerisinde dahil etmediği taktirde davanın husumet yokluğu nedeniyle reddedileceği hususunun ihtar edildiği, verilen kesin süreye rağmen davacı vekilince ara karar gereğinin yerine getirilmediği gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Üçüncü Bozma Kararı
Karar; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08/10/2020 tarihli 2019/2052 E., 2020/4154 K. sayılı kararıyla; “...Davacı tarafın seçimlik hakkını kullanması ile birlikte, kanun gereği olarak 3. kişi davada taraf durumuna girmiş ve eski davalının yerini almış olacağı, Mahkemece yeni malikin tespit edilip, usulüne uygun olarak davetiye gönderilerek davaya davalı sıfatı ile dahil edilmesi gerektiğinin açık olduğu, hal böyle olunca, Mahkemece, taraf değişikliğinin, kanun gereği olarak seçimlik hakkın kullanılması ile gerçekleştiği hususu göz ardı edilerek, kesin süre içerisinde yeni malikin davaya dahil edilmediği gerekçesi ile hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi, verilen kesin süre içerisinde 446 parsel sayılı taşınmazın yeni malikinin davaya dahil edildiğinin gözden kaçırılmış olmasının dahi isabetsiz olduğu” gerekçesiyle bozulmuştur.
9. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/12/2021 tarihli ve 2021/201 E., 2021/916 K. sayılı kararıyla, Alanya ilçesi, Elikesik köyünde yapılan kadastro çalışmalarında 445 ve 446 parsel sayılı taşınmazların ... adına tespit gördüğü, davacı Vakıf tarafından söz konusu taşınmazlara ilişkin eski tapu kaydının bulunduğu, zilyetliğinin Vakıfta olduğu, sadece davalı ...'e kiraya verildiği iddiasıyla eldeki davanın açıldığı, ancak keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre eski tapu kaydının 196, 197 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu mevkiye uyduğu, zaten aynı mevkide bulunan 196, 197, 200, 201, 193, 194 parsel sayılı taşınmazların Vakıf adına tespit gördüğü ve tapuya tescil edildiği, bu mevkinin yaklaşık 500 metre güneyinde bulunan 458, 452, 457, 453 parsel sayılı taşınmazların davacı Vakıf adına tespit gördüğü, hatta 446, 445 ve 451 parsel sayılı taşınmazların da davacı Vakıf adına tespit gördüğü, ancak Mal Müdürlüğü tarafından yapılan itiraz üzerine, zilyetlikten tescile ilişkin miktar fazlası olduğundan, ... adına yazıldığı, 451, 445, 446 parsel sayılı taşınmazların Maliye Hazinesinden davalı ... tarafından satın alındığı, yapılan kadastro ve tescil işleminin doğru olduğu, aynı yörede davacı Vakıf adına bir çok taşınmazın tespit gördüğü ve 40/ 100 dönüm sınırını aştığı, bundan ötürü ... adına tespit ve tescil edildiği, krokiden anlaşılacağı üzere eski tapu kaydında iddia edilen hudutların dava konusu taşınmazla ilgisinin bulunmadığı, bundan dolayı tapusuz taşınmaz olarak miktar sınırına takıldığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine dair karar verilmiştir.
10. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu Elikesik köyü 445 parsel sayılı taşınmazlar kadimden beri davacı Vakfa ait olup, köylülere kiralanmak sureti ile zilyetliğinde bulundurulduğunu, 446 parsel sayılı taşınmazın davalı ...'e kiraya verildiğini, dönemin yasa hükmü gereği tescile ilişkin 40/100 sınırını aşan miktar fazlası kısımlar Hazine adına yazdırıldıktan sonra davacılarca satın alınmaya çalışıldığını, sonradan vakıflara ilişkin sınırın ortadan kalkması ile Hazine ve davalılar adına tespit ve tescil edilmiş olan bu taşınmazların aslında kadimden beri vakıf arazisi olduğunu, yörede de vakıf arazisi olarak bilinmesine rağmen tapusuz olmasından dolayı davalılarca kötü niyetli olarak kira altında bulunmasına rağmen tapu alınması yoluna gidildiğini, davacı Vakfın bir cumhuriyet vakfı olduğunu ve herhangi bir şekilde kendisine ait olmayan bir taşınmaz üzerinde hak iddia etmesinin mümkün olmadığını, davalılar tarafından aksi bir delil sunulmadığını ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.
12. Gerekçe
12.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucu Antalya ili, Alanya ilçesi, Elikesik köyü çalışma alanında bulunan 445 parsel sayılı taşınmaz, vergi kaydı miktar fazlası ve kesin hüküm nedeniyle, 446 parsel ise vergi kaydı miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilmiş, daha sonra 445 parsel hükmen Hazine adına, 446 parsel ise hükmen davalı ... adına tescil edilmiş, 446 parsel 2000 yılında satış nedeniyle davalı ... adına tescil edilmiş, bilahare çekişmeli 446 parsel sayılı taşınmazın 2009 yılında dava dışı ...'e intikal ettiği, 445 parsel sayılı taşınmazın da 2007 yılında ... ve müştereklerine intikal etmesinin ardından 2010 yılında davaya konu olmayan 443 ve 444 parsellerle tevhit edilerek 2324 parsel numarasını aldığı, aynı yıl ifraz ve taksim nedeniyle de 2325, 2326, 2327, 2328 ve 2329 parsellere ayrıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
12.2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesinde,"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
12.3. Değerlendirme
Kararın (IV/8.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, asıl ve birleştirilen davada davacıdan harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.