Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3142 E. 2022/6161 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu iptali ve tescil ile muhdesatın tespiti taleplerine ilişkin davada, Bölge Adliye Mahkemesi'nin bozma kararına uyma şekli ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, bozma kararına uyduktan sonra önceki kararı kaldırmış gibi değil de yeni bir karar vermiş gibi hüküm kurmasının usule aykırı olduğu ancak yargılamanın tekrarını gerektirmediği gözetilerek, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, muhdesatın tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescil talebinin reddine, muhdesatın tespiti yönündeki terditli talebin kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, 1730 parsel sayılı taşınmazdaki 18 dairelik apartmanda daire sahipleri olduklarını, bu daireler dışında apartmanda boş daire olmadığını, her birinin kaba inşaattan daire satın alarak 1998 yılından bu yana bu şekilde kullandıklarını, davalının 2014 yılında apartmanda arsa payının olduğu ve aynen taksiminin mümkün olmadığını ileri sürerek İstanbul Anadolu 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/114 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açtığını, bahsi geçen Mahkemece kendilerine verilen süre içinde işbu davayı açtıklarını, apartmanda davalıya ait olan hisseye isabet eden bir daire bulunmadığını, davalının taşınmazda pay satın almasının, 2000 yılında yani, inşaat bitip tüm hisse sahipleri dairelerine yerleştikten 2 yıl sonra olduğunu, arsa sahibi ...'ın davacılardan sonra satış yapmadığını ve yapılmış ise bilgisi dahilinde olmadığını söylediğini, davalının fiilen olmayan veya hayali olan bir taşınmaz satın aldığını, bu nedenle tapu tescilinin haksız ve batıl olduğunu ileri sürerek muvazaa sebebiyle tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz üzerindeki apartmandaki dairelerin kendilerine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, dava dilekçesindeki tüm beyanların, muvazaa iddialarının hukuk ve gerçek dışı olduğunu, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu parsel üzerindeki binanın kaçak olması nedeniyle ortaklığın giderilmesi davası açmaktan başka çare kalmadığını, asıl olanın mülkiyet hakkı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/12/2016 tarihli ve 2014/263 E.- 2016/324 K. sayılı kararıyla; davalının dava konusu taşınmazdaki 4/13 (16/52) hissesini 21.08.2000 tarihli resmi akit ile ... isimli bir kişiden satın aldığı, işlemin geçerli bir satış olduğu, davacıların muvazaa iddiasına dayanmalarına olanak bulunmadığı, tapu kayıtlarının oluşmasında da bir hatanın yapılmamış olduğu gerekçesi ile tapu iptali ve tescil talebinin reddine, ancak davalı tarafından açılmış olan İstanbul Anadolu 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/114 Esas sayılı dosyasına konu ortaklığın giderilmesi davası sebebiyle davacıların muhdesatın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunduğu gerekçesi ile bu yönden davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı adına karşılığı olmayan bir hissenin tescilinin yapıldığını, bu tescilin kötüniyetle kazanç elde etmeye yönelik olduğunu, tapu iptali ve tescil yönündeki haklı taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin terditli ikinci talepleri olan muhdesatın davacılara aidiyetini tespit ve kabul ettiğini, Yargıtay içtihatlarında belirtildiği gibi terditli davada taleplerden birinin kabulü, davanın kabulü anlamında olup mahkeme masrafları, harçları ve ücreti vekalet konusundaki hükümlerde "kabul" yönünde netice doğurması gerekirken, Mahkemece davanın reddedilmesi şeklinde bir değerlendirme yapılarak davacılar aleyhine mahkeme masrafı, harç ve karşı vekalet ücretine hükmedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tamamen reddedilmesi gerekirken, tapu iptal ve tescil bakımından davacıların talebinin reddedilip muhdesatın tespiti bakımından kabul kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın açılmasında davalının herhangi bir kusuru olmadığı gibi, davanın açılmasına da sebebiyet vermediğini, bu nedenle tüm yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, arsa üzerindeki kaçak muhdesatla ilgili davalı adına hiçbir değerin mahkeme tarafından karara bağlanmamışken sanki davalının da muhdesatta payı varmışcasına ayrıca bu yönden de aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 25/07/2017 tarihli ve 2017/2512 E., 2018/1428 Karar sayılı kararı ile; tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafın bu yöne değinen istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, ancak harç ve vekalet ücretine ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, tapu iptali ve tescil talebinin reddine, muhdesatın tespiti yönündeki terditli talebin kabulüne, davalının tapudaki 3/12 payına tekabül eden muhdesat değeri olan 300.553.84 TL üzerinden harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 09/03/2021 tarihli, 2019/876 Esas, 2021/1325 Karar sayılı kararı ile; “Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye,delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı şekilde tapu iptali ve tescil talebinin reddine, muhdesat aidiyetinin tespiti yönündeki talebin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacıların ve davalının işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Davalının yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;somut uyuşmazlıkta davaların yığılması söz konusu olup asıl dava tapu iptali ve tescil, diğer dava ise taşınmaz üzerindeki muhdesatın davacılara ait olduğunun tespiti davasıdır. Yani iki ayrı dava söz konusudur. Bu durumda asıl dava reddedildiğine göre taşınmazın zemin değeri esas alınmak suretiyle davalı lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

3.1. Bölge Adliye Mahkemesinin 08/09/2021 tarihli, 2021/1053 Esas-2021/1403 Karar sayılı kararı ile; tapu iptali ve tescil talebinin reddine, muhdesatın tespiti yönündeki terditli talebin kabulüne, reddedilen tapu iptali ve tescil davası yönünden taşınmazın davalı adına kayıtlı 4/13 payının zemin değeri olan 121.832,30 TL üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.

3.2. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 10/11/2021 tarihinde kararın hüküm kısmının A-4 no.lu bendinde sehven "Muhdesatın tespiti davası bakımından alınması gereken davacılarca yatırılan 85,70 TL başvuru harcı ile 23.443,75 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine," şeklinde yazıldığı, hüküm kısmının A-4 nolu bendinin; "Muhdesatın tespiti davası bakımından alınması gereken davacılarca yatırılan 85,70 TL başvuru harcı ile 20.530,83 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine," olarak düzeltildiği 6100 sayılı HMK'nın 305. maddesi gereğince şerh ve tashih edilmiştir.

4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; reddedilen tapu iptali ve tescil talebi yönünden davalı yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin doğru olmadığını, davalı tarafın istinaf taleplerinin hukuka uygun olmadığını ve reddi gerektiğini, bu nedenle istinaf incelemesi yönünden davalı taraf lehine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, davacıların istinaf isteğinin de yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden kısmen kabul edildiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden yeniden hüküm kurulmuşken, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığını, istinaf incelemesi ve duruşması yönünden davacılar lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesinin de doğru olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının 08.09.2021 tarihli olup, davacılar lehine takdir edilen ücretin bu tarihe göre hesaplanması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tapu iptali ve tescil ile muhdesatın tespiti istemlerine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın “davaların yığılması” başlıklı 110. maddesinde; “Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Kararın (V/2.) no.lu paragrafında yer alan ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine.

6.3.2. Ancak; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozma kararına uyulduğuna göre bundan sonra HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda, İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/12/2016 tarihli ve 2014/263 E., 2016/324 K. sayılı kararının Bölge Adliye Mahkemesinin 25/10/2017 tarihli ve 2017/2512 E., 2018/1428 K. sayılı kararıyla kaldırıldığı gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere "yeniden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ve İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması yönünde" hüküm oluşturulması usul hükümlerine aykırılık oluşturmaktadır. Ancak anılan bu husus yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının düzeltilerek onanması, 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi hükmü gereğidir.

VI. SONUÇ:

1) (V/6.3.1.) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2) (V/6.3.2.) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile; Bölge Adliye Mahkemesinin 08/09/2021 tarihli kararının A fıkrasındaki "Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kararın HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına," cümlelerinin tamamen hükümden çıkarılmasına, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın istek halinde iadesine, 27/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.