"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : BARTIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 01.04.2022 tarihli, 2022/500 Esas, 2022/484 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde, mirasbırakan annelerinin 108 ada 3 ve 125 ada 335 parsel sayılı taşınmazlarının hileyle davalı oğlu Abdullah’a intikal ettirildiğini, temlikten 1 ay sonra annelerinin öldüğünü, 3 parsel sayılı taşınmazda davalı ile birlikte kendilerine ait evlerin de olduğunu, davalının annelerini, tescilsiz yerleri tescil ettireceği yönünde kandırarak tüm mal varlığını elinden aldığını, annelerinin sadece davalının üzerinde oturduğu evi davalıya vermek istediğini, makul karşılanacak bir sınırda olup olmadığına bakılması gerektiğini, sözleşmeye dayalı temlikin muvazaalı olduğunun her zaman ileri sürülebileceğini, mal kaçırmak amacıyla akit yapıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmazsa tenkisine karar verilmesini istemişler, ön inceleme duruşmasında HMK’nın 31 inci maddesi kapsamında taleplerinin sorulması üzerine, davacılar vekili taleplerinin; mal kaçırma amacıyla muris muvazaası nedeniyle ölünceye kadar bakma akdinin iptali ile taşınmazların tapu kaydının iptaline, aksi halde tenkisine karar verilmesi olduğunu açıklamıştır.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, murisin kandırılmadığını, temlikin hür iradesi ile yapıldığını, 3 parseldeki 3 katlı evin kendisi tarafından yapıldığını 1 katlı evin de babalarından kaldığını, murise 15-20 yıldır kendisinin baktığını, davacıların ilgilenmediğini, davacıların temlikten sonra şikayetçi olduğunu, şikayet üzerine gelen jandarmaya murisin bakım karşılığında iradesiyle devrettiğini beyan ettiğini, köy muhtarına da benzer beyanlarda bulunduğunu, murisin eşinden intikal eden ancak adına tescil edilmeyen taşınmazlar bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar istinaf dilekçelerinde özetle, intikal yapılırken murisin kandırıldığını, aslında tüm mallarını davalıya aktarma iradesinin bulunmadığını, davalının kötü niyetli olarak kendilerinin de yaptırdığı binaları ele geçirdiğini, murisin aktifindeki tüm taşınmazların kaçırıldığını, davalının tüm taşınmazları kendi üzerine intikal ettirerek mirasçıların haklarını elinden alma gayesine giriştiğini, dava konusu devrin murisin tüm mamelekine oranının makul karşılanabilecek bir sınırda kalmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemişlerdir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 01.04.2022 tarihli, 2022/500 Esas, 2022/484 Karar sayılı kararı ile; davacıların iddialarını ispatlayamadıkları gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, dosya detaylı incelenmeden karar verildiğini, murisin kandırıldığını ve neyi verdiğini bilmeden hareket ettiğini ispatladıklarını, tanıkların da bu yönde beyanda bulunduklarını, işlemin ölünceye kadar bakma akdi ile gerçekleştiğini ancak emsal içtihatlarda belirtildiği üzere makul sınır içerisinde kalıp kalmadığını, murisin tüm aktif mal varlığını davalıya devrettiğini, müşterek tanık beyanlarından davalıya verilmek istenilen yerin kendi evinin olduğu yer olduğunun ispatlandığını, kendi evlerinin de davacı adına olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescili, olmazsa tenkisi istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 611 inci maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa'nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden, mirasbırakan Ayşe’nin 108 ada 3 ve 125 ada 335 parsel sayılı taşınmazlarını 16.03.2020 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı oğlu .....’a temlik ettiği, mirasbırakanın 21.04.2020 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları ....,...,..., ve....ın kaldığı, yapılan UYAP sorgulamasında 4610 parsel sayılı taşınmazın 2/147 payının mirasbırakan adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
3.3.2. Somut olayda, mirasbırakan Ayşe mal varlığının neredeyse tamamını ölünceye kadar bakma akdi ile davalı oğluna temlik etmiştir. Mirasbırakanın devrettiği taşınmazlar tüm mal varlığına oranlandığında makul karşılanabilecek sınırda kalmadığı, mirasbırakanın kendisine baktırmak amacıyla değil, mal kaçırma iradesini saklama amacıyla ölünceye kadar bakma akdi yaptığı sonucuna varılmaktadır.
3.3.3. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. SONUÇ
Davacılar vekilinin, (V/3.3.) numaralı paragrafta açıklanan gerekçelerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 05.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.