"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : VAN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : BİTLİS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 01/11/2022 Salı günü için yapılan tebligatlar üzerine, temyiz eden davacı vekili Avukat ... .... ve Avukat ..... ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat ..... geldiler, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 564 ada 2 parsel sayılı taşınmazın, müvekkili tarafından imar-ihya edildikten sonra kullanılmaya başlandığını, taşınmazda müvekkili tarafından 35 yıldır tarım yapıldığını ancak 2013 yılında bölgede yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın davalı Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığını, taşınmaz imar planı kapsamında kalmakla zaten zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.11.2019 tarihli, 2018/415 Esas, 2019/620 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre, 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın 41 parsel numarasıyla dava dışı Ziya Hızal ve müşterekleri adına tespit ve hükmen tescil edildiği, bilahare bölgede yapılan imar uygulaması sonrası 27.11.2013 tarihinde, taşınmazın davalı Hazine adına tescil edildiği, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanlarına göre, taşınmazın 29.05.2019 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün, dava dışı Gülperi Gayrinal tarafından kullanıldığı ve bu bölümde davacının nizasız ve fasılasız zilyetliğinin bulunmadığı, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen bölümün ise imar-ihyasının, dava tarihinden geriye doğru 18 yıl önce tamamlandığı ve bu bölümde de davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmaz bölümlerinin 35 yıldır müvekkili tarafından kullanıldığını, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının iddialarını desteklediğini, her ne kadar jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden aldırılan raporda, 1984 ve 1994 tarihli hava fotoğraflarında, (B1) ve (B2) harfleri ile gösterilen dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde tarımsal faaliyet olmadığı belirtilmiş ise de yapılan değerlendirmenin yanlış olduğunu, taşınmazların o tarihlerde komşu taşınmazlardaki gibi koyu renkli olmamasının sebebinin, dava konusu taşınmazlar bölümlerinde komşularına göre farklı bitki türü olmasından kaynaklandığını, ziraat mühendisi bilirkişi raporu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden aldırılan rapora göre hazırladığı için bilirkişilerden aldırılan raporların içerikleri ile yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanlarının çeliştiğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.2. Davacı vekili ek istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A1) ve (A2) harfleri ile gösterilen bölümleri üzerinde hak iddiasında bulunmadıklarını, taleplerinin yalnızca dava konusu taşınmazın aynı raporda (B1) ve (B2) harfleri ile gösterilen bölümlerine yönelik olduğunu belirtmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 08.03.2021 tarihli, 2021/104 Esas, 2021/172 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 564 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının 2013 yılında imar suretiyle oluşturulduğu, taşınmazın öncesinin, kısmen 41 sayılı kadastro parseli kısmen de tescil harici alanda kaldığı, 41 sayılı kadastro parselinin kadastro tespitinin 1955 yılında yapıldığı ve tespitin 1979 yılında kesinleştiği, davacı tarafından eldeki dava, dava konusu taşınmazda 35 yıldır zilyet olduğu iddiası ile 2018 yılında açıldığına göre, 41 sayılı kadastro parseline tekabül eden bölüm yönüyle dava sebebinin kadastrodan önceki nedenlere dayalı olmadığının açık olduğu, davacının istinafa konu ettiği taşınmaz bölümlerinin, 28.05.2019 tarihli teknik bilirkişi raporunda (B1) ve (B2) harfleri ile gösterilen bölümler olup, (B2) harfi ile gösterilen bölüm, dava dışı 564 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığından, bu bölüme yönelik istinaf isteminin yerinde olmadığı, (B1) harfi ile gösterilen bölüme gelince, İlk Derece Mahkemesince bu bölümün 2013 yılındaki imar çalışmasından önce ne kadarının 41 sayılı kadastro parselinde, ne kadarının tescil harici alanda kaldığı konusunda bir araştırma yapılmadığı ancak taşınmazın 41 sayılı kadastro parseline tekabül eden bölümü yönüyle, taşınmazın tapulu olduğu gözetildiğinde, zilyetlikle kazanımının mümkün olmadığı, öte yandan (B1) harfi ile gösterilen bölümün tamamının öncesinde tespit harici alanda kaldığı ve 2013 yılında ilk kez tapusunun oluştuğu kabul edilmek suretiyle bir değerlendirme yapılacak olması halinde dahi, zilyetlikle kazanımının mümkün olmadığı, zira taşınmaz 2013 yılında imar suretiyle tapuya tescil edilmiş olup, 2013 yılından sonra taşınmazda yürütülen zilyetliğin hukuken bir öneminin bulunmadığı, bunun yanında mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarınca, davacının taşınmazda buğday ve yonca ekmek suretiyle 40 yılı bulan zilyetliği olduğu ifade edilmesine rağmen, bu beyanların jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve ziraat mühendisi bilirkişi raporları ile desteklenmediği, tüm bu sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle; davacı ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353/1. fıkrasının (b) bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde, davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrarla, bilirkişilerden aldırılan raporlar ile Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanlarının çeliştiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Bitlis ili, ..... ilçesi, ..... Mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu .... ada 2 parsel sayılı 3.921,78 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, imar yoluyla Hazine adına arsa vasfıyla 27.11.2013 tarihinde tescil edilmiştir.
Dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın bulunduğu Başhan Köyünde (yeni Beşminare Mahallesi) 1955 yılında kadastro çalışması yapıldığı ve bu çalışmalar sonucunda 41 sayılı kadastro parselinin dava dışı .....ve müşterekleri adına tespit ve hükmen tescil edildiği; 41 sayılı kadastro parselinin çevresinde bulunan ve kadastro çalışmaları sonucunda taşlık olduğundan bahisle tescil harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün 7791 ve 7793 parsel numarası ile arsa vasfıyla idari yoldan 20.11.2013 tarihinde ayrı ayrı Hazine adına tescil edildiği; bilahare 41 nolu kadastro parseli ile idari yoldan Hazine adına tescil edilmiş bulunan bu parsellerin imar uygulamasına alınması sonucunda, dava konusu 564 ada 2 parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı taşınmazların oluştuğu; eldeki davanın ise, dava konusu 564 ada 2 parsel sayılı taşınmazın, hükme esas alınan 29.05.2019 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (B1) harf ile gösterilen bölümü ile dava dışı 564 ada 1 parsel sayılı taşınmazın (B2) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin olduğu anlaşılmıştır. (Aynı raporda (B1) ve (B2) harfleri ile gösterilen bölümlerin toplamı (B) harfi ile gösterilmiştir.)
Dava; imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayalı olarak açılmış olan, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı TMK'nın 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere ve delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, duruşmaya gelen temyiz edilen davalı Hazine vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 01/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.