"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/641 E., 2022/564 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın Reddine / Dilekçenin Reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/289 E., 2019/332 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 28.03.2022 tarihli ek karar ile temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ek kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 1134, 1135, 1497, 1498, 1499 parsel sayılı taşınmazlar ve ark ile çevrili yaklaşık 4 dönüm miktarındaki taşınmazın tapulama harici bırakılmış boşluk arazisi olduğunu, taşınmazı 1134 parsel sayılı taşınmazla birleşik olarak kullanıldığını, 1134 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte 27.01.1997 tarihinde Hasan Kavut'tan satın alındığını, daha öncesinde de Hasan Kavut'un en az 50 yıldır kullandığını, sonrasında da kendisinin davasız ve fasılasız 20 yıldan fazla bir süre malik sıfatıyla kullandığını ileri sürerek adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmaz mera olduğu için tespit harici bırakıldığını, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve esası belirtilen kararı ile, taşınmazın 1969 yılında mera olarak tescil edildiği, özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde kararın hatalı olduğunu ileri sürerek kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kararın miktar itibariyle kesin olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 28.03.2022 tarihli ek karar ile kararın miktar yönünden kesin olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, kararın hatalı olduğunu ileri sürerek bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, mera sınırlandırmasının iptali ile tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
Anayasa’nın 36 ncı maddesi’nin birinci fıkrası,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 ncı maddesi,
28.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen ek 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Hemen belirtilmelidir ki; Kadastro Müdürlüğünün 12.12.2017 tarihli yazısında dava konusu yerin 1968-1969 yıllarında yapılan ilk tesis tapulama-kadastro çalışmalarında 1134 parsel sayılı taşınmaza uygulanan Haziran 1952 tarihli, 50 sıra, Kasım 1953 tarihli ve 1 sıra ve Temmuz 1954 tarih, 4 sıra numaralı tapu kayıtlarının miktar fazlası olarak 1135 numaralı mera parseli içerisinde kaldığının belirtildiği, nitekim 27.04.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda da dava konusu yerin kadastro tespit tutanağı bulunan 1135 parsel sayılı mera parseli içerisinde kaldığının vurgulandığı anlaşılmakla eldeki davanın tescil davası olarak değil mera sınırlandırmasının iptali ile tescil davası olarak görülmesi gerekir.
3. Diğer taraftan; 7251 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen ek 6 ncı maddesinin gerekçesinde de açıkça belirlendiği üzere, bu madde ile mevzu davaların mülkiyet hakkına doğrudan tesirinden ötürü ehemmiyeti gereği miktar ve değerine bakılmaksızın kanun yolu incelemesine tabi tutulması suretiyle etkin denetim mekanizması oluşturulması amaçlanmıştır.
Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, hukuki belirlilik ilkesi, etkin denetim mekanizmasının oluşturulması gayesi ve 7251 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen ek 6 ncı maddesinin düzenleme amacı bir arada değerlendirildiğinde, tereddüte yol açan usul hükümlerinin aşırı şekilci olarak uygulanması neticesinde yasal denetim yollarının kullanımı önemli ölçüde etkileneceğinden, kanun yolu başvuru aşamalarının süren usul işlemlerinden olduğu, hükmün kesinleşinceye kadar geçirdiği derecatın bir bütünü oluşturduğu hususları da göz önüne alındığında, 3402 sayılı Kanun'un ek 6 ncı maddesinin henüz kanun yolu aşamasında olan dava dosyalarına yürürlük tarihinden bağımsız olarak sirayet edeceği hususunun tereddütsüz olduğu anlaşılmaktadır.
4. Hal böyle olunca; davanın niteliği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi tarafından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken kesin karara karşı istinaf talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmesi hatalı olduğu gibi davacı vekilinin istinaf talebinin reddine dair karara yönelik temyiz talebinin 28.02.2022 tarihli ek karar ile reddine karar verilmesinde de isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle, öncelikle 1135 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşip kesinleşmediğinin tespit edilmesi, anılan taşınmaz hakkında kadastro mahkemesinde görülmekte olan derdest bir dava var ise görev hususunun düşünülmesi ondan sonra istinaf incelemesi yapılarak karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz talebinin reddine dair 28.03.2022 tarihli EK KARARININ KALDIRILMASINA, istinaf başvurusunun usulden reddine dair kararının BOZULMASINA,
HMK’nın 373 üncü maddesi uyarınca istinaf incelemesi yapılması amacıyla dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, alınan peşin harçların ilgiliye geri verilmesine,
10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.