"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : NEVŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, dahili davalı ... yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak gerekçe yönünden düzeltilmek suretiyle, davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları ...'ın 280 ve 281 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akdi ile davalılar ... ve ...'e devrettiğini, temlik sırasında mirasbırakanın hukuki işlem ehliyeti bulunmadığını, diğer mirasçı...'in vekaletnamesi alınamadığından onun da dahili davalı olarak gösterildiğini, ayrıca davalıların bakım yükümlülüğünü yerine getirmediklerini, davalı ...'ın mirasbırakanı dövmeye kalktığını, dava konusu taşınmazlarda mirasbırakanın davacı eşi ile birlikte ikamet ettiğini, taşınmazların aile konutu olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar ... ve ..., davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, devir tarihinde mirasbırakanın akıl sağlığının yerinde olduğunu, mirasbırakan dedelerine baktıklarını ve babaanneleri davacı ...'ye de bakmaya devam ettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10/09/2019 tarihli ve 2018/194 E., 2019/517 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın bakım karşılığında temliki yaptığı, bunun aksinin davacılar tarafından usulüne uygun kanıtlanmadığını gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 14/11/2019 tarihli ve 2019/6 E., 2019/6 K. sayılı kararıyla; mirasçılardan ... dahili davalı olarak gösterilmiş ise de davaya konu taşınmazlarda payının olmadığı, bu sebeple pasif dava ehliyetinin bulunmadığı, mirasbırakan ...'ın ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davaya katılmayan mirasçının bulunduğu gözetilerek, davaya katılmayan ...'ın olurunun alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, taraf teşkilinin sağlanmasından sonra hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, temlik tarihinde ehliyetli olduğunun tespiti durumunda temliklerdeki gerçek irade ve amacının değerlendirilmesi gerektiği, yine dinlenen tanıklardan ...'ın tanıklıktan çekinme hakkının hatırlatılmadığı, bu sebeple tanıklıktan çekinme hakkı hatırlatılmak suretiyle yeniden dinlenilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 02/12/2021 tarihli ve 2019/560 E., 2021/433 K. sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu raporu sonucunda mirasbırakanın ehliyetli olduğunun anlaşıldığı, mirasbırakanın sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde bir paylaştırmada bulunduğu, gerçek iradesinin davacı mirasçılardan mal kaçırmak değil mallarını mirasçıları arasında paylaştırmak olduğu, tapu maliki olmayan davalı ...'ın pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle, davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
4. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
5. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasbırakanın hukuki ehliyeti bulunmadığını, kandırıldığını, aile konutu devredilirken eşin muvafakati alınmadığını, mirasbırakanın iradesinin varlığından ve mal paylaştırmasından söz edilemeyeceğini, gerçek iradesini yansıtmadığını (ölünceye kadar bakma ve bakılma iradesi zaten bulunmadığını) bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30/03/2022 tarihli ve 2022/286 E., 2022/458 K. sayılı kararıyla; davanın, ehliyetsizlik ve ölünceye kadar bakma akdinin yerine getirilmediği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, İlk Derece Mahkemesince, muris muvazaası yönünden değerlendirme yapılmış ise de, eldeki davada muris muvazaasına yönelik herhangi bir iddianın mevcut olmadığı, mirasbırakanın işlem tarihinde ehliyetli olduğu ve bakım akdinin yükümlülüklerinin davalılar tarafından yerine getirilmediği iddiasının da davacılar tarafından ileri sürülmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak gerekçesi düzeltilmek suretiyle yeniden hüküm kurulmasına, davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, mirasbırakanın sağlığında dava açmayı düşündüğünü ve avukata gidildiğinde vekalet istendiğini, Notere gidildiğinde ise noterin sağlık raporu istediğini, bunun üzerine vasi davası açıldığını, mirasbırakana alzheimzer teşhisi konulduğunu, bu hastalığın birden bire ortaya çıkmayacağını, mirasbırakanın kandırıldığını ve eğer neticesini bilebilmiş olsaydı kesinlikle imza atmayacağını bildirerek ve önceki beyanları tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve ölünceye kadar bakma akdinin yerine getirilmediği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1.Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi, şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa'nın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11. 6.1941 tarihli ve 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
Bu durumda, tarafların gösterecekleri tüm delillerin toplanılması, tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesinden rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
3.2.2.Ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611. 818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 511.) maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tarif edilmiştir.
Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK'nın 617. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı, bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (IV./6.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, onama harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 26/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.