"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1752 E., 2022/107 K.
DAVACILAR : ..., ..., ... vekilleri Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/685 E., 2021/523 K.
Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi talebine karşı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların miras bırakanı ... tarafından ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 137 ada 5 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan tapu kaydının iptali ile tescil davasının taşınmazın 1. derece arkeolojik sit alanında kalması nedeniyle reddine karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, ancak çekişmeli taşınmazın 1.derece sit alanı olmaktan çıkarılarak 3. derece arkeolojik sit alanına alındığını belirtip yargılamanın iadesi talebinin kabul edilerek Mahkemenin 2014/489 E. - 2015/513 K. sayılı kararının ortadan kaldırılmasını, taşınmazın davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, taşınmazların sit alanı derecelerinin değiştirilmesi ya da sit alanı vasıflarının kalkmasının belediyeler tarafından değil Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Bölge Müdürlüğü tarafından yapıldığını, Kanunda “ yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” yani zaten mevcut olan bir belgenin sonradan öğrenilmesi durumunu hüküm altına alındığını, oysa olayda önceden mevcut olmayan, yeni ortaya çıkmış bir durumdan söz edilerek yargılamanın yenilenmesi istenildiğini, her yeni ortaya çıkan duruma göre yargılamanın yenilenerek önceki kesinleşmiş hükümle çelişik karar verilmesi yargılama birliğini bozacağı gibi adalete olan güveni de zedeleyeceğini, böyle bir durumun Anayasa hükümlerine de aykırı olduğunu, lehine dava sonuçlanan bireyin, ortaya çıkacak her yeni durumda yargılamanın yenilenerek aleyhine karar verileceği endişesi ile yaşamaya maruz bırakılamayacağını, ileri sürülen sebeplerin yargılamanın yenilenmesini gerektirecek sebeplerden olmadığını, yasanın aradığı şartların dava için mevcut olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması şeklinde Yasanın (ç) fıkra düzenlemesine uygun olduğu, yargılamanın iadesi şartlarının oluştuğu kanaatine varılarak yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne, Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.06.2015 tarih, 2014/489 Esas, 2015/513 Karar sayılı davanın reddine ilişkin kararın ortadan kaldırılmasına, dava konusu taşınmazda davacı zilyetliğinin tespiti için yeniden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve TMK'nın 713 üncü maddelerinin aradığı şartların mevcudiyeti için araştırma ve yargılama yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 173 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusunun taşınmazın aynına ilişkin olduğundan ve taşınmazın para ile değerlendirilebilmesinin mümkün bulunduğundan taraflar lehine hükmedilecek olan vekalet ücretinin nispi ücret olduğunu, taşınmazın keşif sonucu belirlenen bedeli üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek Yerel Mahkeme kararının vekalet ücretine ilişkin kısmının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; tüm dosya kapsamı ile yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluşmadığını, ayrıca davacının zilyetliğinin tespiti için 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi yönünden ve TMK 713 üncü maddesinin aradığı şartlar hakkında yeniden inceleme ve araştırma yapılmamasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 375/1-ç maddesine göre yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilerek 3.derece sit alanında bulunan dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu yönündeki kabulde ve çekişmeli taşınmazın, zemin değeri üzerinden vekalet ücreti tayininde hukuka aykırı yön görülmediği, ancak dava kabul edildiğine göre tapu kütüğünün beyanlar hanesine “kentsel 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı” olduğuna dair şerh konulmamasının doğru olmadığı belirtilerek davacılar vekilinin istinaf isteminin reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılarak davacının yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne, Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.06.2015 tarih, 2014/489 Esas, 2015/513 Karar sayılı davanın reddine ilişkin kararın ortadan kaldırılmasına, davanın kabulüne; çekişmeli 173 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “kentsel ve 3.Derece Arkeolojik Sit Alanı” olduğuna dair şerh konulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerinde ki taleplerini tekrar ile kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yargılanmanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK’nın 374 ve 375 inci maddeleri, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.09.2022 tarih 2019/5-392 Esas 2022/1150 Karar sayılı kararı
3. Değerlendirme
Bilindiği üzere kesin hükme bağlanmış olan bir davaya bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur.
Yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı maddi anlamda kesin hükmün sona ermesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur (Baki, Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt V, s. 5165).
Belirtmek gerekir ki, karar kesinleşmiş olsa dahi bazı yargısal hatalar çok ağır olabilir, toplum vicdanını derin bir şekilde zedeleyebilir ve hukuk düzenine duyulan güveni ortadan kaldırabilir. Bu ağır ve kabulü zor hataların karar kesinleştikten sonra anlaşılması hâlinde dahi kararı ayakta tutmaya çalışmak, kesinleşmenin amaçladığı hukukî güvenliği zedeleyecek, hukuk barışını bozacak, adalet hissine dokunacaktır. Yargılama sırasında meydana gelen hatalar ve eksiklikler çok ağır ise bu tür kararlara karşı olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın iadesi (veya yargılamanın yenilenmesi ya da iade-i muhakeme) yolu kabul edilmiştir (Muhammet, Özekes: Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2323, 2324).
Yargılamanın iadesi sebepleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 375 inci maddesinde (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun m. 445) sınırlı olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Bir başka anlatımla, maddede sayılan yargılamanın iadesi sebepleri kıyas yolu ile genişletilemez (Kuru, s. 5171).
Yargılamanın iadesi, 6100 sayılı HMK’nın 374 üncü maddesinde de belirtildiği üzere kesin olarak verilen veya kesinleşmiş hükümlere karşı istenilebilir. Dolayısıyla, bir karar henüz kesinleşmemiş ise 6100 sayılı HMK’nın 375 inci maddesinde sayılan sebeplerden biri mevcut olsa bile hüküm kesinleşmeden önce yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyecektir.
6100 sayılı HMK’nın 375 inci maddesinin (c) bendine göre;
“Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” sebebine dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir.
Yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması yargılamanın yenilenmesi sebebidir. Yeni bir belgenin ele geçirilmiş olmasının yargılamanın yenilenmesi sebebi teşkil edebilmesi için, belgenin davanın bakıldığı sırada mevcut olması, hükmü etkileyecek nitelikte olması, belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmesi, belgenin yargılama sırasında bir mücbir sebepten veya lehine hüküm verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilememiş olması gerekmektedir (Kuru, s. 5176 vd.). Sadece mevcut belgenin sonradan bulunmuş olması vakıası, başlı başına yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemez. Mücbir sebepten maksat, tarafın elinde olmayan ve bütün çabalarına rağmen aşamadığı bir engel ile karşı karşıya kaldığını iddia ve ispat etmesidir.
Somut olayda; kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu kaydının iptali ve tescili davasında Mahkemenin 25.06.2015 tarih ve 2014/489 E.-2015/513 K. sayılı davanın reddine ilişkin kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2016/5486 E.-2019/641 K.sayılı onama kararı ve aynı Dairenin 2019/1958 E.-2019/4742 K. Sayılı karar düzeltme isteğinin reddi kararı ile 24.06.2019 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemenin red kararı, dava konusu taşınmazın Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün 29.08.2014 gün ve 1885 sayılı yazı ekinde 1.derecede arkeolojik sit alanında kaldığı, bu nedenle bu kapsamda kalan taşınmazların kazanmayı sağlama olanağının bulunmadığı gerekçesine dayanmaktadır.
Yargılamanın iadesi talebine konu karar, Konya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulunun mahkeme karından sonra, kararın kesinleşmesinden ise önce 05.02.2016 tarih ve 3417 sayılı kararı ile kentsel ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilen ve kurulun 05.01.2018 tarih ve 4979 sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın koruma amaçlı imar planı uygun görülen alanda kaldığına ilişkin kararıdır.
Mahkemece yargılamanın yenilenmesi talebinin şartlarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde kabul kararı verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.
Çekişmeli taşınmaz 2006 yılında yapılan kadastro tespitinde, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 13.05.2005 tarih ve 344 sayılı kararı ile kentsel arkeolojik sit alanında kaldığı gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Dosya kapsamından dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda sit alanlarının statü ve derecelerinin Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 13.05.2005 tarih 344 sayılı kararı, 17.10.2014 tarih 2293 sayılı kararı ve 05.02.2016 tarih 3417 sayılı kararı olmak üzere üç kez değiştiği, hükme Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 05.02.2016 tarih 3417 sayılı kararının esas alındığı anlaşılmıştır.
Dava kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davası olup 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi kapsamındaki bu tür davalarda uyuşmazlığın, tespit tarihi itibarı ile mevcut olan hukuki duruma göre çözümlenmesi bu sebeple, çekişmeli taşınmazın tespit tarihi itibarı ile hangi sit alanında kaldığının belirlenmesi gerekmektedir. Dava konusu taşınmaza ilişkin gerek dosya kapsamına alınan Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü kararı gerekse yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporları ile eki kroki ve haritalar çerçevesinde tespit tarihinde dava konusu taşınmazın 1.derece arkeolojik sit alanında kaldığı sabittir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 11'inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 30.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve buna göre kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazların zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği hükmü getirilmiş ve bu değişikliğin kadastrosu devam eden taşınmazların sınırlandırma ve tespiti işleri ile devam eden davalarda da uygulanacağı, 2863 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7 nci maddede belirtilmiştir. Bu yasal düzenlemeler karşısında, çekişmeli taşınmazın sonradan alınan idari kararla sit alanı statü ve derecelerinin değiştirilmiş olmasının, idari kararların geçmişe dönük hukuki sonuç doğurmasının mümkün olmaması nedeniyle hüküm ifade etmeyeceği açıktır.
Bu nedenle anılan hususun yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Dolayısıyla somut olay ve dosya kapsamına göre yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesince yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 371 inci maddesi gereğince Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA,
HMK'nın 373/2 nci maddesi gereğince dosyanın Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
16.01.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.