"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECEMAHKEMESİ : SİLİVRİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Bölge Adliye Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalılar ve dahili davalı vekilleri tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 29/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ..., davalılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı ... vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 834 ada 7 parselde kayıtlı taşınmazın Silivri Belediyesine aitken, Silivri Belediyesinin 06.07.2009 tarihli, 53 sayılı kararına istinaden yapılan ihale ile 03.06.2010 tarih ve 834 sayılı kararla davalı ...'a satıldığını, satışa dayanak teşkil eden meclis kararının İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 2009/1410 E., 2010/942 K. sayılı kararı ile iptal edildiğini, kararın kesinleştiğini ve tescilin yolsuz tescil haline geldiğini, dava konusu taşınmazın iptal kararının sonuçlarını bertaraf etmek amacıyla taşınmazın kötüniyetli olarak diğer davalılara ve en son da davalı ...'e devredildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile takyidatlarından ari olarak Silivri Belediyesi adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada taşınmazı devralan ... ... HMK’nın 125. maddesi uyarınca davaya dahil edilmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., taşınmazı satın aldığı sırada tapu kaydında her hangi bir şerh, tedbir veya kaydın bulunmadığını, taşınmazı davacı Belediyenin açmış olduğu ihale ile satın aldığını, ihaleye, tapu sicilindeki kayıtlara güvenerek taşınmazı satın aldığını, belediye kararının iptal edilmesinin adına oluşan tescili yolsuz kılamayacağını, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 2009/1410 E., 2010/942 K. sayılı dosyasının tarafı da olmadığını ve taşınmazı üçüncü bir kişiye sattığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Davalılar ... ve ..., davalı ...'ın taşınmazı tapu kaydına güvenerek satın aldığını, bilahare ihtiyacı olması nedeniyle diğer davalı ...'a sattığını, ...'ın dava konusu taşınmaz ile bir ilgisinin kalmadığını, bu sebeple husumetin davalı ...'a yöneltilemeyeceğini, davalı ...'ın dava konusu taşınmazı tapu kaydına güvenerek banka kredisi kullanılarak 220.000,00 TL karşılığında satın aldığını, taşınmazın evveliyatını bilemeyeceğini, ihalenin feshine neden olanın davacı idare olduğunu, taşınmazın güncel değerinin tespiti ile kendisine verilmesi halinde tapu kaydının iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
3. Davalı ... süresinde davaya cevap vermemiş olup duruşmadaki beyanında taşınmaz maliki olmadığını, davanın kendisine yöneltilmemesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince, tescilin iptal kararı ile yolsuz hale geldiği ancak davacının anılan iptal kararı kesinleştikten sonra eldeki davayı açtığı, ikinci el konumundaki davalıların belediye meclis kararının iptal edildiğini bildiklerine yahut bilebilecek durumda olduklarına dair bir kanıtın sunulamadığı, davalıların kötüniyetli olduklarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı (ilk el) ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; sicilin dayanağı işlemin ortadan kalktığı ve davalı ... adına oluşan tescilin yolsuz hale geldiği, bununla birlikte taşınmazın üç kez el değiştirdiği ve son kayıt malikinin ... olduğu, davacı Belediyeye ait kamu malı niteliğindeki 94 adet taşınmazın 06/07/2009 tarihli meclis kararına istinaden ihale yoluyla satışının yapıldığı, satışın dayanağı meclis kararının iptali yönündeki davanın 2009 yılında açıldığı, ilgili meclis kararının yerel ve ulusal basında haber konusu yapıldığı, kamuoyunun bilgi sahibi olduğu, davalıların Silivri ve civarı ilçelerde yaşadıkları, Silivri'de taşınmaz sahibi oldukları, son kayıt maliki ...'ın kullandığı kredinin genel kredi niteliğinde olduğu, ...'ın Silivri'de oturduğu, taşınmaz satın alanın sarfedeceği basit bir araştırmayla yolsuzluğu ve uyuşmazlığı bilecek durumda olduğu, bu durumda davalı ..., ... ve ...'ın iyiniyet iddiasında bulunamayacağı, tapu iptali ve tescil davalarının son kayıt malikine yöneltilmesi gerektiği, devir silsilesinde yer alan davalılar yönünden davanın husumetten reddine karar verilerek, vekalet ücretinin de ret sebeplerine göre değerlendirilmesi ve tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1).b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne, davalılar ..., ... ve ...'a yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ..., ..., ... vekilleri ile davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece; "...davacı 11.01.2017 tarihli dava dilekçesi ile tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş olup dava konusu taşınmazın yargılama sırasında dava dışı kişilere devredildiği dosya kapsamı ile sabittir.
...6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu maddede, “dava konusunun devri” kenar başlığı altında; "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olurlar.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." şeklinde düzenleme getirilmiştir. O halde, kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi zorunlu bulunan anılan yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, Mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılması, bu yöndeki usulü eksikliğin giderilmesi ve sonucuna göre işlem yapılarak ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.’’ gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur
3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesince; HMK’nın 125. maddesi uyarınca ... ... davaya dahil edilmiş ve dava konusu taşınmazın satışına dair Belediye meclis kararının idarî yargı merciinde iptal edilmesi ile sicilin dayanağı işlemin ortadan kalktığı ve davalı ... adına oluşan tescilin yolsuz hale geldiği, bununla birlikte taşınmazın üç kez el değiştirdiği ve son kayıt malikinin ... olduğu, davacı Belediyeye ait kamu malı niteliğindeki 94 adet taşınmazın 06/07/2009 tarihli meclis kararına istinaden ihale yoluyla satışının yapıldığı, satışın dayanağı meclis kararının iptali yönündeki davanın 2009 yılında açıldığı, ilgili meclis kararının yerel ve ulusal basında haber konusu yapıldığı, kamuoyunun bilgi sahibi olduğu, davalıların Silivri ve civarı ilçelerde yaşadıkları, Silivri'de taşınmaz sahibi oldukları, son kayıt maliki ...'ın kullandığı kredinin genel kredi niteliğinde olduğu, ...'ın Silivri'de oturduğu, taşınmaz satın alanın sarfedeceği basit bir araştırmayla yolsuzluğu ve uyuşmazlığı bilecek durumda olduğu, bu durumda davalı ..., ... ve ...'ın iyiniyet iddiasında bulunamayacağı, davanın 11.01.2017 tarihinde açıldığı, taşınmaz üzerine 13.01.2017 tarihinde "davalıdır" şerhi konulduğu, dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından 16/05/2018 tarihinde 1999 doğumlu ... ...'a devredildiği, ...’in ...'in bayii ...'ın kardeşi ...'ın oğlu olduğu ve iyiniyetli olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ve dahili davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davalılar ..., ... ve dahili davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın davalılar tarafından alındığı tarihlerde tapu kaydında tedbir veya davalıdır kaydı bulunmadığını, taşınmazın da yer aldığı ihale ile ilgili yerel basında veya genel basında haber çıktığına dair bir delil bulunmadığını, davalıların ihale tarihinden 2 yıl sonra dava konusu taşınmazları iktisap ettiklerini, önceki malikler davalılar ... ve ...’i tanımadıklarını, taşınmazı emlakçı vasıtası ile satın aldıklarını, davacı Belediyenin ihalenin feshine ilişkin davada ihalenin usulüne uygun yapıldığını savunduğunu, eldeki davada ise ihalenin iptal edildiğini belirtip yolsuz tescile dayandığını, davalıların köyüniyetli olduklarına dair bir delil bulunmadığını, iptal sebebinin davalılar ile bir ilgisinin bulunmadığını, taşınmazın bilirkişilerce tespit edilen güncel değerinin son malike ödenmesi kaydıyla karar verilmesi gerekirken bu hususta da hiçbir karar verilmemesinin isabetsiz olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
5.2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının dilekçesinde ilgili meclis kararının yerel ve ulusal basına düştüğüne bu yolla davalıların yolsuz tescili bildiğine ilişkin bir iddiası olmadığını, deliller bölümünde de yerel ve ulusal basına ait herhangi bir delil göstermediğini, Mahkemece davalının delil ve iddia olarak göstermediği bir hususu delil ve gerekçe olarak kabul edilmesinin HMK’ya aykırı olduğunu, gerekçenin varsayıma dayalı olduğunu, davalı ...’nın taşınmazı satın aldığı tarihte tapu kaydında şerh veya bir kayıt bulunmadığını, Silivri’nin çok büyük bir ilçe olduğunu, insanların birbirlerini tanımasının mümkün olmadığını, davalının Belediyenin iç ilişkilerini bilmediğini, Belediye ilanına güvenerek hareket ettiğini, davacının aldığı satış bedelini iade etmeden tapu kaydının adına tescilini talep edemeyeceğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022. maddesinin birinci fıkrasında ise “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
6.2.2. TMK’nın 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024. maddenin birinci fıkrasında; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” ikinci fıkrasında; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” üçüncü fıkrasında ise “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.2.3. TMK'nın 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür", HMK'nın 190/1. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 834 ada 7 parsel sayılı 1.314,16 m2 miktarlı arsa nitelikli taşınmazın tamamı davacı ... Belediyesi adına kayıtlı iken 06.07.2009 tarihli Belediye Meclis Kararı ile 23.06.2010 tarihinde 160.000 TL bedelle davalı ...'a ihale ile satıldığı, ...’nın taşınmazı 16.03.2011 tarihinde 162.000 TL bedelle davalı ...'a, ...’nın da taşınmazı 20.05.2011 tarihinde 163.000 TL bedelle davalı ...'a, ...’ın taşınmazı 04.09.2014 tarihinde 80.000 TL bedelle davalı ...'e devrettiği, aynı temlikte Albaraka Türk Katılım AŞ. lehine 1. dereceden 390.000 TL bedelli ipotek tesis edildiği, ipoteğin 03.12.2015 tarihinde terkin edildiği, davanın 11.01.2017 tarihinde açıldığı, taşınmaz üzerine 13.01.2017 tarihinde "davalıdır" şerhi konulduğu ve dava konusu taşınmazın dahili davalı ... tarafından 16.05.2018 tarihinde dava dışı ... ...'a satış suretiyle temlik edildiği sabittir.
Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu taşınmazın satışına dair Belediye Meclis kararının idarî yargı merciinde iptal edilmesi ile sicilin dayanağı işlemin ortadan kalktığı ve davalı ... adına oluşan tescilin yolsuz hale geldiği ancak ikinci el konumunda olan davalıların iyiniyetli olması durumunda bu kazanlarının korunması gerektiği açıktır.
Somut olayda, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 31.05.2010 tarihli ve 2009/1410 Esas, 2010/942 Karar sayılı kararı ile 06/07/2009 tarihli 53 karar sayılı Silivri Belediye Meclisi Kararının iptal edildiği, kararın Danıştay 8. Dairesinin 2011/892 Esas, 2015/1585 Karar sayılı kararı ile onandığı, aynı Dairenin 2015/11981 Esas, 2016/3497 Karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddedildiği ve kararın 08/04/2016 tarihinde kesinleştiği, ilk el davalı ...’nın ise dava konusu taşınmazı 16.03.2011 tarihinde davalı...’a, ...’nın da 20.05.2011 tarihinde davalı ... ...’a, ... ...’ın da 3 yıl sonra 09.04.2014 tarihinde davalı ...’e temlik ettiği, taşınmazda 04.09.2014 tarihli, 16686 yevmiye sayılı resmi senetle dava dışı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. lehine 1. derecede, 390.000,00 TL miktarında ipotek tesis edildiği, ipoteğin 03.12.2015 tarihli, 26785 yevmiye sayılı işlemle terkin edildiği, taşınmaza 11.0.2017 tarihinde “davalıdır” şerhi koyulduğu ve 16.05.2018 tarihinde dahili davalıya devredildiği, bu durumda dahili davalının anılan şerhin tesis edilmesinden sonra taşınmazı devralması nedeniyle iyi niyet savunmasında bulunamayacağı ancak önceki maliklerin kötüniyetli olduklarının ispat külfetinin davacıda olduğu gözetildiğinde, davacının bu yöne ilişkin bir takım yerel gazete haberi dışında delil bildirmediği, tanık göstermediği, kötüniyet iddiasının usulünce kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalılar ve dahili davalı vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar ve dahili davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın temyiz edenlere istek halinde geri verilmesine, 29.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.