"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : KONYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın, davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle; yargılamanın iadesine konu Altınekin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/15 Esas, 2005/78 Karar sayılı kararıyla, dava konusu 243 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verildiğini ve kararın 22.05.2006 tarihinde kesinleştiğini ancak bu dava açılmadan önce Altınekin Kadastro Mahkemesinin 1998/67 Esas sayılı dosyasında aynı taşınmazlar hakkında açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, taşınmazların mera olarak sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verildiğini, aynı taşınmazlara ilişkin olarak birbirinden farklı kararlar verilmiş olduğundan, Tapu Müdürlüğünce taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesine bu hususta şerh verildiğini, bir taşınmazla ilgili olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali ve tescil davası açılabilmesi için taşınmazın tapu kaydının oluşmuş olması gerektiğini, somut olay yönüyle de Asliye Hukuk Mahkemesince, Kadastro Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, tapu kaydı henüz oluşmamış olan taşınmaza ilişkin davanın esası yönüyle inceleme yapılıp karar verildiğini ve bu kararın yok hükmünde olduğunu ileri sürerek, yargılamanın iadesi taleplerinin kabulü ile Altınekin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/15 Esas, 2005/78 Karar sayılı kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların vekil eden belediye tarafından, taşınmazların bulunduğu yer belediye olmadan önce ise köy tüzel kişiliği tarafından yıllarca kullanıldığını, dava konusu taşınmazlar ile dava dışı başkaca taşınmazlara ilişkin olarak dava tarihinden önce verilen hakem kararları uyarınca dava konusu taşınmazların mera vasfında olmadığının belirlendiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.10.2019 tarihli ve 2019/283 Esas, 2019/904 Karar sayılı kararıyla; yargılanmanın iadesi sebeplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. ve 376. maddelerinde tahdidi şekilde sayıldığı, bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve hükmün de kesinleşmiş olması halinde, ikinci verilen hükmün iptal edilmesi gerektiği, davacı tarafça iptali istenen Altınekin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/15 Esas sayılı dosyasında, Altınekin Kadastro Mahkemesinin 1998/67 Esas sayılı dosyasından daha önce karar verildiği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Altınekin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/15 Esas, 2005/78 Karar sayılı kararıyla dava konusu 243 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verildiğini ve kararın 22.05.2006 tarihinde kesinleştiğini ancak söz konusu dava açılmadan önce Altınekin Kadastro Mahkemesinin 1998/67 Esas sayılı dosyasında aynı taşınmazlar hakkında açılan davanın yapılan yargılaması sonunda taşınmazların mera olarak sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verildiğini, bu durumu Altıntekin Tapu Müdürlüğünün Mal Müdürlüğüne hitaben yazdığı 19.01.2017 tarihli, 161 sayılı yazısı ile öğrendiklerini, Altınekin Kadastro Mahkemesinde dava konusu taşınmazlar ile ilgili olarak tespite itiraz davası devam ederken, Altınekin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/15 Esas sayılı dosyasında da yine aynı taşınmazlar ile ilgili olarak davalı ... Belediy Başkanlığı tarafından tapu iptali ve tescil davası açıldığı için 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 27. maddesi gereğince, Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek, davanın Kadastro Mahkemesine devri gerekirken, Mahkemece dava ile ilgili olarak esastan karar verildiğini, Kadastro Mahkemesinde dava konusu olan taşınmazların henüz kadastro tespiti kesinleşmediği için Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kararın yok hükmünde olduğunu, aynı taşınmazlara ilişkin olarak Altınekin Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/33 Esas, 2007/64 Karar sayılı kararı yönüyle de yargılamanın iadesini talep ettiklerini, Mahkemenin 29.03.2018 tarihli, 2017/1 Esas, 2018/1 Karar sayılı kararıyla, Altınekin Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/33 Esas, 2007/64 Karar sayılı kararının iptaline karar verildiğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın yenilenmesi taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 22.01.2020 tarihli ve 2020/42 Esas, 2020/77 Karar sayılı kararıyla; davanın 6100 sayılı HMK'nın 375/1-ı maddesinde yer alan "Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması" hukuki nedenine dayalı yargılamanın iadesi isteğine ilişkin olduğu, bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hüküm kesinleşmiş ise; bu hususun bir "yargılamanın iadesi" sebebi olduğu, tarafları, dava sebepleri ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucu aynı olan bir dava hakkında birbirine aykırı kesinleşmiş iki hüküm bulunması halinde, birinci hüküm lehine olan tarafın kesin hükümden istifade edeceği, bu durumda yargılamanın iadesi talebi üzerine, ikinci hükmün iptaline karar verileceği, somut olayda davacı vekili tarafından yargılamanın iadesi talebi ile ilk verilen hükmün iptali istendiğinden, 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde, ilk derece mahkemesince toplanan deliller ve bu delillerin taktiri ile karar gerekçesine göre verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle,
Davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde, davacı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve değerlendirme sonucu verilen kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. maddesi; “Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.55
Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.”
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 26/4. maddesinin ilk cümlesi; “Kadastro mahkemesinin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar.” hükmünü içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Kadastro sırasında Konya ili, ..... ilçesi, ..... Mahallesi çalışma alanında bulunan 243 ada 10 parsel sayılı 75.047,56 metrekare ve 243 ada 11 parsel sayılı 54.000,00 yüzölçümündeki taşınmazlar, zilyetlikle iktisabı mümkün olan hali yerlerden iken 1974 yılında Altınekin Belediyesi tarafından sürülerek tarla haline getirildiği ve parsellere ayrılarak kiraya verildiği ancak taşınmazda zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığı açıklanarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş, ... tarafından, taşınmazların mera vasfında olduğu iddiasıyla Kadastro Komisyonuna itiraz edilmesi üzerine, komisyonca yapılan inceleme sonunda, itirazın kabulüne, taşınmazların tespitinin iptali ile mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmiş; bilahare 243 ada 10 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine, “Kadastro Mahkemesinin 1998/67 Esas sayılı dosyasında davalıdır” ve “Bu taşınmaz hakkında Altınekin Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2005 tarihli, 22.05.2006 tarihinde kesinleşen 2004/15 Esas, 2005/78 Karar sayılı ve Altınekin Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.07.2007 tarihli, 17.08.2007 tarihinde kesinleşen 2006/33 Esas, 2007/64 Karar sayılı, iki adet ayrı mahiyette karar mevcuttur. HUMK’un 445/10. maddesi gereğince iade-i muhakeme davası açılması gerekmektedir” şerhi verilmiştir.
Dosya arasında bulunan Altınekin (Kapatılan) Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.03.2018 tarihli, 2017/1 Esas, 2018 /1 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; ... tarafından, Hazine aleyhine, dava konusu 243 ada 10 parsel sayılı taşınmazın, evvelinde köy tüzel kişiliği, daha sonra ... tarafından kullanıldığı, taşınmazın içerisinde 148-149/A nolu imar adalarının bulunduğu, taşınmaza ilişkin olarak evvelce hakem sıfatıyla verilmiş olan kararlar mevcut olduğu, bu kararlar uyarınca taşınmazın Altınekin Belediye Başkanlığına aidiyetine karar verildiği ileri sürülerek, 29.03.2006 tarihinde tapu iptali ve tescil istemiyle dava açıldığı, Altınekin Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.07.2007 tarihli, 2006/33 Esas, 2007/64 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulüne, dava konusu 243 ada 10 parsel sayılı taşınmazın mera sicil kaydının iptali ile taşınmazın davacı ... adına tesciline karar verildiği ve kararın, Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 17.08.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bilahare Hazine vekilince 21.04.2017 havale tarihli dilekçeyle; Mahkemenin 02.07.2007 tarihli, 2006/33 Esas, 2007/64 Karar sayılı kararıyla, dava konusu 243 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ... adına tesciline karar verildiği, oysaki yargılama boyunca Altınekin Kadastro Mahkemesinin 1998/67 Esas sayılı dosyasında, aynı taşınmazın kadastro tespitine itiraz davasının devam etmekte olduğu ve Sulh Hukuk Mahkemesince 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 27. maddesi gereğince Kadastro Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verildiği ileri sürülerek, yargılamanın iadesine ilişkin taleplerinin kabulü ile Altınekin Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.07.2007 tarihli, 2006/33 Esas, 2007/64 Karar sayılı kararının iptaline karar verilmesi istenilmiş; Altınekin (Kapatılan) Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.03.2018 tarihli ve 2017/1 Esas, 2018/1 Karar sayılı kararıyla, Mahkemenin 02.07.2007 tarihli ve 2006/33 Esas, 2007/64 Karar sayılı dosyasında açılan davanın mükerrer olduğu ve Mahkemenin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16., 26. ve 27. maddelerine aykırı şekilde kurulan hükmünün iptaline karar vermek gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, Altınekin Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/33 Esas, 2007/64 Karar sayılı kararının iptaline, kararın tüm nüshalarına iptale ilişkin kararın şerh düşülmesine karar verildiği; kararın, Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yargılamanın iadesine konu, Altınekin (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2005 tarihli ve 2004/15 Esas, 2005/78 Karar sayılı kararının, dosya arasında bulunan karar örneği incelendiğinde; ... tarafından, Hazine aleyhine, dava konusu 243 ada 11 parsel sayılı taşınmazın, evvelinde köy tüzel kişiliği, daha sonra ... tarafından kullanıldığı, taşınmazın mera vasfında olmayıp belediyeye ait olduğunu ileri sürülerek, 20.10.1998 tarihinde tapu iptali ve tescil istemiyle dava açıldığı, davacının bilahare davasını ıslah ederek, dava konusu 243 ada 10 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünü de dava konusu ettiği, Altınekin (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2005 tarihli ve 2004/15 Esas, 2005/78 Karar sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulüne, dava konusu 243 ada 10 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişi Abdullah Ünal’ın 27.06.2005 tarihli raporu ekindeki krokide 146/A ve 147/A imar adası kapsamında kalan, toplam 23.151,00 metrekarelik kısmın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile aynı adanın son parsel numarasını takip eden parsel numarası verilmek suretiyle Altınekin Belediyesi tüzel kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline, 243 ada 11 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişi Abdullah Ünal’ın 27.06.2005 tarihli raporu ekindeki krokide 133, 134, 135, 136, 137, 144, 145, 146/B, 147/B ve 150 imar adası kapsamında kalan toplam 113.100,00 metrekarelik kısmın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile aynı adanın son parsel numarasını takip eden parsel numarası verilmek suretiyle Altınekin Belediyesi tüzel kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği; kararın, Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 22.05.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya arasında bulunan Altınekin Kadastro Mahkemesinin 02.09.2010 tarihli, 1998/67 Esas, 2010/2 Karar sayılı dosyasına ilişkin evrak incelendiğinde; Hazine tarafından, ... aleyhine, mülkiyeti Hazineye ait olan Toprak Tevzi Komisyonunun 29-M paftasında bulunan 18 ila 20, 23, 31 43 ila 46 parsel sayılı taşınmazlara davalı ... tarafından çeşitli kişilere kiraya verilmek suretiyle müdahale edildiği ileri sürülerek, dava konusu taşınmazlara davalının müdahalenin men’i istemiyle dava açıldığı, Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.12.1990 tarihli, 1989/442 Esas, 1990/785 Karar sayılı kararıyla Kadastro Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, Altınekin Kadastro Mahkemesinin 02.09.2010 tarihli, 1998/67 Esas, 2010/2 Karar sayılı kararıyla, 243 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi mera vasfıyla sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verildiği; kararın, Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 24.11.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava, yargılamanın iadesi istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. maddesinde, yargılamanın iadesi nedenleri sınırlı olarak belirtilmiş olup, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların bu nedenlerden hiçbirine uymadığı dosya kapsamı ile sabittir. Ancak, yargılamanın iadesine konu Altınekin (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/15 Esas, 2005/78 Karar sayılı dosyasında görülen davanın, dava konusu 243 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitine itiraza ilişkin, Altınekin Kadastro Mahkemesinin 1998/67 Esas sayılı dosyasında görülen dava derdestken açıldığı ve sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden, tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26/4. maddesine göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar, tutanak kesinleştikten sonra sona erer. Ancak, tespite itiraz davasının varlığı, tutanağın kesinleşmesini önleyecektir. Her ne kadar, dava konusu 243 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespit tutanakları, Kadastro Mahkemesinde görülen dava derdest olmasına rağmen hükmen kesinleştirilmiş ise de, tespitten evvel açılan müdahalenin men’i davasının görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmış olması karşısında, dava konusu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının kesinleştirilmiş olmasının hukuken sonuç doğurmayacağı açıktır. Bu halde; Mahkemece yargılamanın iadesine konu, Altınekin (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2005 tarihli, 2004/15 Esas, 2005/78 Karar sayılı kararının yok hükmünde olduğu gözetilerek, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, Mahkemece söz konusu kararın yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, işi çözümsüzlüğe bırakacak şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, kararın açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 saylılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.