Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4121 E. 2024/524 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi dönemde genel harman yeri olarak kullanılan taşınmazın davacılar tarafından zilyetlikle kazanılıp kazanılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın öncesinde genel harman yeri olarak kullanıldığı ve zilyetlikle kazanılmaya elverişli olmadığı, davacıların ise taşınmazda mülkiyetin kazanılmasını sağlayacak ekonomik amaca uygun bir zilyetliğinin bulunmadığı değerlendirilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/38 E., 2021/307 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; dava konusu taşınmazın ... ada 4 parselde kayıtlı olduğunu, 2007 yılında bu yerin Maliye Hazinesi adına kayıt edildiğini oysa bu yerin müvekkillerine ait olduğunu, aynı yer 263 ada 5 parsel'in ..., 263 ada 3 parsel'in ... ve 207 ada 4 parselin de ... adlarına kayıtlandığını, müvekkillerinin dava konusu taşınmazın tamamı üzerinde ancak her bir müvekkil için ayrı bir parça olarak hak talep ettiklerini, bu anlamda taşınmazın Maliye Hazinesi'ne ait mülkiyet hakkının iptali ile bilirkişi tarafından belirlenecek her bir parçanın ayrı ayrı müvekkiller adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine; taşınmazın Hazine adına tescil dayanağının ... Kadastro Mahkemesi'nin 11.12.2007 tarihli 2007/451 Esas, 2007/178 Karar sayılı kararı olduğunu, taşınmaz üzerinde yapılan keşif sonucu düzenlenen ziraat bilirkişi raporunda "taşınmazın tarım dışı arazi " olduğunun tespit edildiğini, zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabın mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, çekişmeli taşınmazı davacıların özel harman yeri olarak kullandıkları ve davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.11.2019 tarihli ve 2016/15332 Esas, 2019/7631 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın hükmen tesciline esas dosyada beyanlarına başvurulan yerel bilirkişi ...ve tanıkların çekişmeli taşınmazın kimse tarafından kullanılmadığını beyan ettikleri eldeki dosyada ise aynı yerel bilirkişi taşınmazın davacılar tarafından özel harman yeri olarak kullanıldığını belirttiği Mahkemece çelişki üzerinde durulmadığı, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm verilemeyeceği ve doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ile daha önce keşfe katılan yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraatçi bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahalline dinlenen kadastro tespit bilirkişisi, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları dikkate alınrak davacıların özel harman yeri olarak kullanılan kısmın aynı zamanda saman yığmak, odun yığmak ve tarımsal alet bırakmak suretiyle kullanmış oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz başvuru dilekçesinde; Dursunbey Kadastro Mahkemesinin 11.12.2007 tarihli ve 2007/451 Esas,2007/178 Karar sayılı kararında taşınmazın eskiden beri boş durumda olduğu, ve tarımdışı arazi olduğu tespit edilerek karar verildiğini, davacının taşımazın bir kısmı üzerinde zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün olmadığını, taşınmaz üzerinde davacının nizasız ve fasılasız zilyetliğinin mevcut olmadığını, eksik incelemeye ve hatalı bilirkişi raporuna dayanarak verilen kararın isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 nci maddesi,

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 18/2 nci maddesi

3. Değerlendirme

1.Dava konusu; ... ada 4 parsel 494.25 metrekare miktarında taşınmaz kadastro tespiti sırasında ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiş, Hazine tarafından tespite itiraz edilmesi üzerine Dursunbey Kadastro Mahkemesinin 11.12.2007

tarihli ve 2007/451 Esas, 2007/178 Karar sayılı kararıyla Hazine adına hükmen tesciline karar verilerek tapuya tescil edilmiştir.

2. Davacılar ..., ... ve ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır.

3. Bir taşınmaz malın, bir payının veya bir parçasının mülkiyetini zilyetlik yoluyla kazanmanın, Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi hükümlerine göre belli şartların gerçekleşmesi halinde mümkün olabileceği görülmektedir.

4. Yapılan yargılamada, mahalli bilirkişiler daha önce dava konusu taşınmazın tüm köylü tarafından genel harman yeri olarak kullanıldığını patoz araçlarının köye gelmesinden sonra 20-25 senedir genel harman yeri olarak kullanılmadığını, davacı ...'in talep ettiği yeri çevirerek boş olarak kullanıldığını, davacı ...'in talep ettiği yeri odunluk olarak kullandığını ve avlulu kısımdan bahçe olarak yararlandığını, ...'ın ise odun yığmak, traktör ve römorku park etmek suretiyle kullandığını beyan etmişlerdir.

5. Dava dosyası içerisinde bulunan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğu, çekişmeli taşınmaz bölümlerinde parselin boyutu, konumu, toprağın sığlığı göz önüne alındığında imar ihya faaliyeti yapılmak istense de tarımsal olarak ekonomik olmayacağı, sadece (B) kısmında toprağı iyileştirici tarımsal faaliyet yürütüldüğü,fidanların genç yaşta olduğu, tek yıllık sebze yetiştirilmesi nedeniyle tarımsal faaliyetlerin hangi tarihte başladığına ilişkin bilimsel veriye dayalı olarak fikir vermediği değerlendirilmiştir.

6. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 18/2 nci maddesi göre kamu orta malı niteliğinde bulunan genel harman yerinin zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Kaldı ki taşınmazın zemindeki hali hazır durumu, bilirkişi raporu ve mahalli bilirkişi beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacıların çekişmeli taşınmazda mülkiyetin kazanılmasını sağlayacak ekonomik amaca uygun bir zilyetliğinin bulunmadığı da görülmektedir.

7. Hal böyle olunca, davaya konu taşınmazın öncesinde genel harman yeri olarak kullanıldığı ve zilyetlikle kazanılmaya elverişli olmadığı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacılar lehine zilyetlik koşullarının oluştuğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

22.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

- KARŞI OY -

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) çekişmeli taşınmazı davacıların özel harman yeri olarak kullandıkları ve davacılar lehine zilyetlikle mülk edilme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.11.2019 tarihli kararıyla eksik araştırma ve inceleme yapıldığı gerekçesiyle karar bozulmuş, Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden davacıların dava konusu yeri özel harman yeri olarak kullandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın temyizi üzerine Dairemizin Sayın Çoğunluğunca dava konusu yerin daha önce tüm köylü tarafından kullanılan genel harman yeri olduğu davacıların kullanımını tarımsal faaliyet biçiminde gerçekleşmediği ve evveliyatı orta malı niteliğinde olan genel harman yerinin zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmayacağı gerekçelerine dayanılarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.

Sayın Çoğunlukça aramızda oluşan uyuşmazlık, dava konusu yerin evveliyatında genel harman yeri olup olmadığı ve davacıların zilyetliğinin kanunun aradığı anlamda zilyetlik olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Bozma kararında dava konusu yerin evveliyatının tüm köylü tarafından kullanılan genel harman yeri olduğu belirtilmiş ve bu husus mahali bilirkişilerin beyanına dayandırılmıştır. Oysa 30.12.2015 tarihli keşif tutanağında beyanlarına başvurulan mahali bilirkişi ... ile davacı tanıkları ..., ... ve ... dava konusu yerin davacılara ait uzun yıllar boyunca kullanılan özel harman yeri olduğu bildirilmişlerdir. Bu tespitin aksine sadece kadastro tespit bilirkişisi ...dava konusu yerlerin bir kısmının evveliyatının genel harman yeri olduğunu belirtmiş, ancak diğer mahali bilirkişi ...'ın beyanıyla çelişki çıkması üzerine kendisine yeniden sorulduğunda meramını tam olarak düzgün ifade edemediğini, dava konusu yerlerin davacılar tarafından özel harman yeri olarak öncesinde kullanıldığını, fakat köyde patozla harman bittikten sonra artık söz konusu yerlerin özel harman yeri olarak değil başka amaçlarla kullanıldığını ifade etmiştir.

Mahali bilirkişi ve tanıkların bu beyanları karşısında dava konusu yerlerin evveliyatında genel harman yeri olduğunu kabul etmek mümkün görünmemektedir. Öte yandan dava konusu taşınmazlar köy içinde bulunduğundan köy içindeki bir yeri kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yolu ile kazanabilmek için söz konusu yerin mutlaka ekilip biçilmek suretiyle kullanılması gerekli olmayıp kişilerin taşınmaz üzerinde hakimiyetini ortaya koyacak zilyetliklerinin bulunması taşınmazın kazanılması için yeterli kabul edilmelidir. Nitekim özel harman yeri ekilip biçilen bir yer olmadığı halde bu kullanımın, keza köy içi alanlarda taşınmazların arsa vasfıyla kullanımlarının da zilyetlikle taşınmaz kazanımı için yeterli olduğu Yargıtayın yerleşik içtihadı gereğincedir.

Açıklanan nedenlerle İDM kararının onanması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki bozma kararına iştirak edilememiştir.