"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/155 E., 2022/54 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Konya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2742 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan dedesi ...'nin zilyetliği ve tasarrrufunda iken 1983 yılında ölümü ile mirasbırakan babası ...'ye intikal ettiğini, babasının da 1985 yılında ölümü ile mirasçılarına kaldığını, mirasçıların aynı şartlarda taşınmazdaki zilyetliklerini sürdürdüklerini ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın davalı Maliye Hazinesi adına tespit gördüğünü ileri sürerek davalı adına yapılan tespitin iptali ile taşınmazın tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiş; bozmadan sonra dava dışı mirasçılar davaya muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; taşınmazın kadimden beri ... kasabasının merası olup zilyetlikle iktisabının mümkün bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Seydişehir Kadastro Mahkemesinin 29.07.1992 tarihli ve 1991/20 Esas, 1992/65 Karar sayılı kararı ile; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 04.03.1993 tarihli ve 1992/15061 Esas, 1993/2370 Karar sayılı kararı ile; davanın kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra açıldığı, davaya bakmakta Kadastro Mahkemesinin görevli olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş, bozma kararına uyulması neticesinde Kadastro Mahkemesinin 02.09.1993 tarihli ve 1993/10 Esas, 1993/30 Karar sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.05.2015 tarihli ve 1993/252 Esas, 2015/220 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın mera niteliğinde olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.03.2021 tarihli ve 2018/5020 Esas, 2021/2509 Karar sayılı kararı ile, "Davacılar, çekişmeli taşınmazın mirasbırakanı ...'den intikal ettiğini ileri sürerek, mirasçıları adına tescili istemiyle, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda bulunan kayıt maliki Hazine aleyhine dava açmışlardır. Ölüm tarihi itibariyle terekesi TMK'nın 701 ve 702 nci maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu kuşkusuz olan mirasbırakanın, dosya arasında bulunan nüfus kayıt örneğine göre davacılar dışında da mirasçılarının bulunduğu anlaşılmaktadır...Mahkemece öncelikle davacı tarafa, davada yer almayan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde muvafakatlerinin alınması veya TMK'nın 640 ıncı maddesi uyarınca miras ortaklığına bir temsilci atanmasını sağlaması hususunda süre ve imkan tanınmalı ve bu şekilde aktif dava ehliyetindeki eksikliğin giderilmesi halinde işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda toplanacak tüm delilleri birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin, aktif dava ehliyetindeki eksiklik giderilmeden davanın esası hakkında hüküm kurulması isabetsizdir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dışı mirasçıların davaya muvafakatleri alınarak taraf teşkilinin sağlanmasından sonra; davaya konu taşınmazın 1959-1960 yıllarından itibaren kök mirasbırakan Hüseyin'den intikal edecek şekilde davacıların mirasbırakanı Hasan tarafından arpa, buğday ekilerek zilyetlik hakkının devam ettirildiği, mirasbırakan Hasan'ın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi uyarınca, taşınmazı nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla yirmi yılı aşkın süreyle ekonomik amaca uygun zilyetliği altında bulundurduğu, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi ve tespit tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili; davanın süresinde açılmadığını, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hükme elverişli olmadığını, taşınmazın zilyetlikle kazanımı mümkün olan yerlerden olmadığının nazara alınmadığını, taşınmazın sınırlarının mera olduğunun göz ardı edildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Kadastro sonucu, Konya ili, ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 2742 parsel sayılı taşınmazın 9050,00 metrekare yüz ölçümü ve tarla niteliği ile tapu kaydına dayalı olarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiği; 1925 doğumlu mirasbırakan ...'nin 06.06.1985 tarihinde, eşi ...'nin 03.02.2015 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak oğlu davacı ... ile dava dışı kızlarının kaldığı, mirasbırakan Hasan'ın babası Hüseyin'in 13.11.1983 tarihinde öldüğü sabittir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; davaya konu taşınmazın batısı kısmen, kuzeyi ve doğusu tamamen mera olduğu halde taşınmazın mera ya da meradan açma olup olmadığının usulüne uygun şekilde araştırılmadığı, keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler taşınmazın bulunduğu bölgede baraj ve sulama kanalı olması nedeniyle taşkın suyun gelmesinden dolayı bölgenin bataklığa dönüştüğünü, bu nedenle tarlaların ekilemediğini beyan etmelerine rağmen jeolog bilirkişiden bu hususta rapor alınmadığı, çevre parsellere ilişkin kadastro mahkemesinde görülen dava dosyalarının getirtilip incelenmediği, tek ziraat bilirkişisi tarafından düzenlenen raporun yetersiz olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi gereğince belgesiz araştırmasının eksik yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, üç kişilik ziraat bilirkişi kurulu ve jeolog bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, komşu taşınmazların varsa kadastro tespitlerine esas tapu ve vergi kayıtları yöntemine uygun şekilde mahalline uygulanarak bu kayıtlarda çekişmeli taşınmaz yönünün ne şekilde gözüktüğü belirlenmeli, yöntemince kadim veya tahsisli mera araştırması yapılarak çekişmeli taşınmazın meranın devamı niteliğinde olup olmadığı tespit edilmeli, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli; ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ile komşu parsellerin toprak yapısının mukayese edilmesi suretiyle ve çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ve niteliği ile üzerindeki bitki örtüsünü belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, ayrıca çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden ve komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde çekilmiş yakın plan panoramik fotoğrafları ziraat bilirkişi raporuna eklenmeli, jeolog bilirkişisine ise taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu, evvelinin sazlık-bataklık yerlerden olup olmadığını, toprak yapısını belirten, jeolojik yönden zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmeli; 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların mirasbırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2 nci maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenmeli, Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,29.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.