Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4388 E. 2022/6236 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVALILAR : HAZİNE V.D.

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı Tatvan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25.04.2019 tarihli ve 2018/503 Esas, 2019/ 187 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan Dairemizin 15.02.2022 tarihli ve 2021/3882 Esas, 2022/1167 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresi içerisinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına tapuya kayıtlı 278 parsel sayılı taşınmaz ile Bitlis-Tatvan Karayolu arasında kalan taşınmaz bölümünün evvelinde ...’e ait olup, zilyetliği de devredilmek suretiyle satış yoluyla el değiştirdiğini, en son taşınmazın zilyetliği ve mülkiyetinin ...’dan müvekkiline satış yoluyla geçtiğini, taşınmazın müvekkili tarafından yonca ve ekin ekilmek suretiyle 40 yıldır eklemeli şekilde zilyet edildiğini, bilahare bu yerin paftasında “yol boşluğu” olarak tescil harici bırakıldığını öğrendiklerini, nizalı taşınmazda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğunu ileri sürerek, taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1- Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.

2- Davalı ... tarafından davaya cevap verilmemiş; davalı köy muhtarı ...mahallinde yapılan keşifte; dava konusu taşınmazın 35-40 yıl önce taşlık bir yer olduğunu, taşınmazın ilk olarak ... tarafından temizlenerek tarım arazisi haline getirildiğini, daha sonra taşınmazı sattığını, taşınmazın halihazırda davacı tarafından zilyet edildiğini beyan etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Tatvan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.12.2015 tarihli, 2014/520 Esas, 2015/579 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından, nizalı taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, taşınmazın öncesinde taşlardan ve yabani otlardan temizlenerek tarım arazisi haline getirildiği, davacı tarafından malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız olarak eklemeli şekilde zilyet edildiği ve taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;

Davanın kabulüne, teknik bilirkişinin hükme esas alınan 10.06.2015 tarihli raporunda ve rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 5.571,77 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. İlk Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.11.2018 tarihli, 2016/2839 Esas, 2018/7125 Karar sayılı kararıyla; “davanın, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, kadastro sırasında tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında, husumetin, 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine birlikte yöneltilmesinin zorunlu olduğu, yasal hasım konumundaki tüzel kişiler davaya dahil edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, somut olayda; dava konusu taşınmazın sınırında Bitlis-Tatvan Karayolu bulunmasına rağmen yasal hasım konumunda olan Karayolları Genel Müdürlüğünün davaya dahil edilmediğinin anlaşıldığı, bu nedenle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği belirtilerek, Mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğünü davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra dahili davalıya davaya ilişkin cevap ve delillerini sunması için süre ve imkan tanınması, bundan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilerek sair yönler incelenmeksizin karar bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Tatvan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.04.2019 tarihli, 2018/503 Esas, 2019/187 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından, nizalı taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, taşınmazın öncesinde taşlardan ve yabani otlardan temizlenerek tarım arazisi haline getirildiği, taşınmazın davacı tarafından malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız olarak eklemeli şekilde zilyet edildiği ve taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;

Davanın kabulüne, teknik bilirkişinin hükme esas alınan 10.06.2015 tarihli raporunda ve rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 5.571,77 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece hüküm yerinde dava konusu taşınmaz bölümünün konumunun ne olduğu tam olarak belirtilmediğinden, hükmün infazının mümkün olamayacağını, eldeki davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, dava konusu taşınmaz bölümünde 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddesinde öngörülen şartların davacı lehine gerçekleşmediğini beyan ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

5.2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümünün Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanlarının maddi gerçeği yansıtmadığını, bilirkişilerden aldırılan raporların hüküm vermeye yeterli bulunmadığını beyan ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

6. İkinci Bozma Kararı

Karar, Dairemizin 15.02.2022 tarihli, 2021/3882 Esas, 2022/1167 Karar sayılı kararıyla; “Kadastro tespitinden sonra taşınmazı çapa dayalı olarak satın alan kişinin, kadastro tespitinden önceki nedene dayanarak hak talep etmesi mümkün olmayıp, hakkının satın aldığı çapla sınırlı olduğunun tartışmasız olduğu, somut olayda davacının, maliki olduğu 278 parsel sayılı taşınmazı 1974 yılında yapılan kadastro tespitinden sonra, 23.10.2012 tarihinde çapa dayalı olarak satın aldığı, çapla birlikte kadastrodan önceki sebeple dava açma hakkını da devraldığına ilişkin herhangi bir belge sunarak iddiasını ispat edemediği gibi, satın alma tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıllık zilyetlik sürenin dolmadığı, hal böyle olunca, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsizliğine” değinilmek suretiyle bozulmuştur.

V. KARAR DÜZELTME

1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar

Yargıtay bozma kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar Düzeltme Nedenleri

Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; davanın 40 yıllık eklemeli zilyetlik nedenine dayanılarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, nizalı taşınmaz bölümünün özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olup, müvekkil adına kayıtlı bulunan eski 278 parsel (yeni 101 ada 6) sayılı taşınmazla birlikte kullanıldığını ve nizalı taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğunun sabit olduğunu, yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları ile de keşif sonrası dosya arasına aldırılan bilirkişi raporları ile davalarını kanıtladıklarını beyan ederek, Yargıtay bozma kararının kaldırılarak hükmün onanmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

1974 yılında Bitlis ili, Tatvan ilçesi, Örenlik köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmaz bölümü, yol boşluğu olarak tescil harici bırakılmıştır.

Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 996. maddesi; “Kazandırıcı zamanaşımından yararlanma hakkına sahip olan zilyet, zilyetliği kendisine devreden aynı yetkiye sahip idiyse onun zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir.”

3.2.3. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3.2.4. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil istemine ilişkindir. Davacı ..., tapuda adına kayıtlı olan eski 278 parsel sayılı taşınmaz ile Bitlis-Tatvan Karayolu arasında kalan ve kadastro tespiti sırasında yol boşluğu olarak tescil harici bırakılan taşınmaz bölümünün evvelinde ...’e ait olup, zilyetliği de devredilmek suretiyle satış yoluyla el değiştirdiğini, en son satış yoluyla taşınmazın zilyetliğinin ve mülkiyetinin kendisine geçtiğini, taşınmazı 40 yıldır eklemeli şekilde nizasız ve fasılasız olarak zilyetliğinde bulundurduğunu ileri sürerek, nizalı taşınmaz bölümünün adına tescili istemiyle eldeki davayı açmış; davacı mahallinde yapılan keşifteki beyanında ise, nizalı taşınmaz bölümünün 278 parsel sayılı taşınmaz ile bütün olarak, taşınmazın kuzeyinde bulunan yola kadar kullanıldığını, 278 parsel sayılı taşınmazı 3 yıl önce satın aldığını, parseli satın alırken de taşınmazı tek parça olarak yola kadar satın aldığını, nizalı taşınmaz bölümünün kadastro sırasında tescil harici bırakıldığını bilmediğini belirtmiştir. Dosya arasında bulunan eski 278 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydı incelendiğinde; taşınmazın davacı tarafından 23.10.2012 tarihinde satın alındığı anlaşılmıştır.

Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi Naif Ekin beyanında, nizalı taşınmaz bölümünün öncesinde taşlık olduğunu, 35-40 yıl önce ... tarafından imar-ihya edilip tarla haline getirildiğini, o zamandan beri bu yerin tarla olarak kullanıldığını, taşınmazın daha sonra bir çok defa el değiştirdiğini belirtmiş; yerel bilirkişi M. Zeki Taş beyanında, nizalı taşınmaz bölümünün sınırında yol olduğu için 50 yıldır buradan geçtiğini, bu yerin hep tarla vasfında olduğunu, taşınmaz bir çok defa el değiştirdiği için şu an kime ait olduğunu bilmediğini belirtmiş; davacı tanıkları ise beyanlarında; nizalı taşınmaz bölümünün öncesinde taşlık olduğunu, 35-40 yıl önce ... tarafından imar-ihya edilip tarla haline getirildiğini, o zamandan beri bu yerin tarla olarak kullanıldığını, taşınmazın daha sonra bir çok defa el değiştirdiğini, şu anki malikinin ise davacı olduğunu beyan etmişlerdir. Keşif sonrası harita mühendisleri bilirkişi kurulundan alınan rapora ekli uydu fotoğraflarındaki taşınmazların sürülme izlerinden, nizalı taşınmaz bölümünün, taşınmazın bitişiğinde bulunan eski 278 parsel sayılı taşınmazla bütün olarak kuzeydeki yola kadar kullanıldığı, aynı durumun 278 parsel sayılı taşınmazın sınırında bulunan dava dışı eski 2, 4 ve 277 parsel sayılı taşınmazlar için de geçerli olduğu, dava dışı bu taşınmazların da sınırlarında bulunan tescil harici alan ile birlikte yola kadar kullanıldıkları görülmüştür.

Kanunlarımızda dava hakkının devrini düzenleyen bir hüküm bulunmamakla birlikte satış ve devirle birlikte dava hakkının da devredilebileceği kabul edilmektedir. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları, dosya arasına aldırılan bilirkişi raporları ve raporlara ekli uydu fotoğrafları ile tüm dosya kapsamı gözetildiğinde, önceki maliklerin de zilyetliğine dayanarak eldeki davayı açan davacının, eski 278 parsel sayılı taşınmazı satın alırken, nizalı taşınmaza ilişkin dava hakkını da önceki malikinden satın aldığının kabulü gerekir. Kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/4 ve 5. maddesi uyarınca yapılan yasal ilanlar üzerine, nizalı taşınmaza ilişkin dava açma hakkının davacıya devredilmediğine dair aksine bir bildirimde bulunan da olmadığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, keşif sırasındaki hakim gözlemi ile teknik bilirkişi raporlarına göre, keşfin doğru yerde, nizalı taşınmaz başında yapıldığı anlaşıldığı halde, ziraat mühendisi bilirkişi ile jeoloji mühendisi bilirkişinin raporlarından, taşınmazın kullanım durumunun ve niteliğinin ne olduğuna ilişkin değerlendirmenin, nizalı taşınmaz bölümü yerine, davacı adına kayıtlı bulunan dava dışı eski 278 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak yapıldığı; yine, nizalı taşınmaza ilişkin dosya arasına yalnızca 1984 ve 2001 yıllarına ait tek hava fotoğrafı alındığı için harita mühendislerince hava fotoğrafları üzerinde streoskopik inceleme yerine monoskopik inceleme yapıldığı, bu haliyle Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, nizalı taşınmaz bölümünün bulunduğu köyü kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve denetimin sağlanması bakımından ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre, dava tarihi olan 2014 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik çift hava fotoğrafı, tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, nizalı taşınmaz bölümünün çevresinde bulunan taşınmazlara ait güncel tapu kayıtları dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, teknik bilirkişi ve ziraat mühendisi bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.

Taşınmaz başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, nizalı taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taşınmazda imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığı ve tamamlandığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri, taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli; ziraat mühendisi bilirkişiden, nizalı taşınmaz bölümünün eğimi, niteliği, toprak yapısı ve bitki örtüsünün ne olduğunu belirten, taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını, taşınmaz üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını ve taşınmazın kullanım durumunun ne olduğunu açıklayan, bilimsel verilere dayalı, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenmiş resimleri ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet çift hava fotoğrafı üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; teknik bilirkişiye, keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlettirilmeli, ortaya çıkacak sonuca göre belgesiz araştırması yapılmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de nizalı taşınmaz bölümünün hangi vasıfla davacı adına tesciline karar verildiğinin hüküm yerinde gösterilmemiş olması da isabetsizdir. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekirken, sehven kararın (IV/6.) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle bozulduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin açıklanan nedenlerle kabulü ile Dairemizin 15.02.2022 tarihli ve 2021/3882 Esas, 2022/1167 Karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına ve hükmün az yukarıda açıklandığı şekilde araştırma ve incelemeye dayalı olarak bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 15.02.2022 tarihli ve 2021/3882 Esas, 2022/1167 Karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına ve hükmün az yukarıda belirtilen değişik gerekçe ile BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 29.09.2022 gününde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.