Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4476 E. 2022/7765 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın bazı taşınmazlarını davalı çocuklarına satış yoluyla devretmesinin mirastan mal kaçırma amaçlı muvazaalı işlem olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın davacı ile dargın olması, devredilen taşınmazların değerinin yüksek olması ve davalıların alım gücünün bulunmaması gibi hususlar değerlendirilerek davalı çocuklara devredilen taşınmazlar yönünden mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiği ve işlemin muvazaalı olduğu kabul edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : ELMALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali-tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara Bölge Adliye Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, süresi içinde taraflarca temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanları.....’ün maliki olduğu 1084, 502, 46, 17, 1481 ve 1482 parsel sayılı taşınmazlarını satış göstermek suretiyle çeşitli tarihlerde davalı çocuklarına temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, murisin o tarihlerde hacca gidecek olması nedeniyle paraya ihtiyacı olduğu için taşınmazlarını satışa çıkardığını ve kendilerinin taşınmazları satın almak istediklerini, davacının ise istemediğini, rayiç bedellerini ödemek suretiyle taşınmazları satın aldıklarını, muvazaalı bir satış olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2020 tarihli ve 2017/286 E., 2020/238 K. sayılı kararıyla; 1481 ve 1482 parsel sayılı taşınmazlar yönünden muvazaa koşullarının oluşmadığı, diğer 1084, 502, 46 ve 17 parsel sayılı taşınmazların ise mirastan mal kaçırmak amacıyla davalılara temlik edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

2. İstinaf Nedenleri

Taşınmazların temlikinin muvazaalı oluşmadığı yönündeki savunmalar tekrarlanmıştır.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 22.04.2021 tarihli ve 2020/1040 E., 2021/675 K. sayılı kararıyla; kabule konu 1084, 502, 46 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar yönünden de mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiği iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın tümden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 24.11.2021 tarihli ve 2021/7753 E., 7128 K. sayılı kararıyla, tapulama yoluyla senetsizden davalılar adlarına kayıtlanan dava konusu 1481 ve 1482 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 01/04/1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK'nın uygulanma yeri bulunmadığı gerekçesiyle bu parseller yönünden temyiz itirazları reddedilmiş; dava konusu 502, 46, 17 ve 1084 parsel sayılı taşınmazların ise, mirasbırakan tarafından dargın olduğu davacı kızından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalılara devredildiği, murisin muvazaa kastının tespitinde tüm malvarlığını devretme şartının aranmadığı, bu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.03.2022 tarihli ve 2022/296 E., 2022/364 K. sayılı kararıyla; Dairenin bozma kararındaki gerekçeler benimsenerek karara uyulmak suretiyle 1481 ve 1482 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine; 502, 46, 17 ve 1084 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

1. Davacı, vekalet ücreti ve yargılama masrafının hatalı hesaplandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalılar, muvazaa bulunmadığı yönündeki savunmalarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemişlerdir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun (TK) 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan deliller (V/6.2.) numaralı paragrafta değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, 502, 46, 17 ve 1084 parsel sayılı taşınmazlar yönünden Daire bozma kararına uyularak muvazaa olgusu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

2. Diğer taraftan, hükmedilen yargılama masrafı ve vekalet ücreti yönünden yapılan hesaplamada da bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmıştır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; tarafların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçesine uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, davacıdan harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı 9.018,71 TL bakiye onama harcının davalılardan alınmasına, 24.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.