Logo

1. Hukuk Dairesi2022/483 E. 2022/3071 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaası iddiasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz incelemesine konu olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava değerinin, davacı mirasçının payına isabet eden değere göre hesaplanması gerektiği ve bu değerin temyiz kesinlik sınırının altında kalması gözetilerek, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca temyiz dilekçesinin değerden reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: BURSA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki davadan dolayı Bursa Bölge Adliye 1. Hukuk Dairesinden verilen 22/11/2021 tarihli ve 2019/1574 Esas - 2021/1684 Karar sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya tetkik olunarak gereği düşünüldü.

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince, temlikin ölünceye kadar bakım akdi karşılığı yapıldığı ve temlikin muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, mirasbırakanın ölümü ile terekesinin aktifinde dava konusu taşınmazdaki payı ile dava dış 114 ada 7 parselin 1/12 payı dışında taşınmazın bulunmadığı, bu itibarla davalı her ne kadar mirasbırakanın tereksinde yer alan 114 ada 7 parselin 1/12 hissesini dava konusu ölünceye kadar bakma sözleşmesi uyarınca adına tescil ettirmemiş ve tüm mirasçılara intikal etmiş ise de, mirasbırakanın söz konusu sözleşme ile tüm malvarlığının davalıya ait olmasını kabul ettiği nazara alındığında iradesinin mal kaçırmak olduğu ve dava konusu taşınmazdaki mirasbırakanın payının değeri ile bakım borcu arasında da orantısızlığın bulunduğu gözetildiğinde, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak tapu iptal-tescil isteğinin kabulüne dair yeniden karar verilmiş, anılan karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK.'nın 362. maddesinde Bölge Adliye Mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de miktar veya değeri kırkbin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2021 yılı itibarıyla HMK.'nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00TL’lik kesinlik sınırı 78.630,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.

Hemen belirtilmelidir ki, pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil davalarında dava değerinin davayı açan mirasçının payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.

Somut olayda, çekişme konusu taşınmazın dava tarihi itibariyla keşfen saptanan toplam değeri olan 461.695,51 TL üzerinden mirasbırakan tarafından davalıya devredilen 2/4 payın karşılığı 232.845,75 TL olup, davacı ...’in 1/4 miras payına isabet eden 58.211,43 TL değerin 2021 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından dava değerinin hatalı olarak fazla hesaplanarak fazla harç tahsil edilmesinin kanun yoluna başvuru sınırını etkilemeyeceği kuşkusuzdur.

Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenden ötürü temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan eldeki dava yönünden davalı vekilinin temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE, alınan peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 13/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi.

- MUHALEFET ŞERHİ -

Dava, ölünceye kadar bakma akdine dayalı muris muvazaası hukuksal nedeniyle açılan tapu iptali tescil talebine ilişkindir.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.

Somut uyuşmazlıkta; İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi Bölge Adliye Mahkemesince;

Davalının sözleşmenin kendisine yüklediği bakım borcunu yerine getirdiği, kaldı ki muris tarafından sağlığında davalı aleyhine bakım borcunu yerine getirmediği iddiasıyla herhangi bir davanın da açılmamış olduğu kabul edildikten sonra; muris ile davacı arasında miras meselesinden dolayı küslüğün bulunduğu, ayrıca dava konusu 1759 ada 23 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissenin değerinin murisin ölüm tarihi itibariyle 378.032,87 TL olduğu, akit tarihinin de yakın bir tarih olması nedeniyle, akit tarihinde de yaklaşık aynı değerde olacağının değerlendirildiği, murisin vefatında terekesinin aktifinde dava konusu taşınmaz hissesi ile dava dışı 114 ada 7 parselin 1/12 hissesi dışında taşınmazın bulunmadığı, davalı her ne kadar murisin terekesinde yer alan 114 ada 7 parselin 1/12 hissesini ölünceye kadar bakma sözleşmesi uyarınca adına tescil ettirmemiş ise de murisin, sözleşme ile tüm malvarlığının davalıya ait olmasını istediği, dava konusu taşınmaz hissesinin değeri ile bakım borcu arasında da orantısızlığın bulunduğu gözetilerek, davalıya yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amacıyla gerçekleştirildiği ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile iletli olup olmadığının belirlenebilmesi için elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılancak bir sınırda kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekir.

Bölge Adliye Mahkemesince bu hususta değerlendirme yapılırken, temlik edilen hisse değerinde maddi hata yapılmış, hisse değeri yerine taşınmazın tamamının değeri üzerinden bir kısım gerekçe oluşturulmuştur. Değerlendirmede yapılan maddi hata, taşınmazın tamamının değerinin esas alınması, taşınmazın tamamının değeri üzerinden dava konusunun değeri temyiz kesinlik sınırının üzerinde kalması nedenleriyle, temyiz itirazlarının bu çerçevede değerlendirilerek, inceleme yapılıp hükmün bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan çoğunluğun temyiz dilekçesinin reddine yönelik görüşüne katılmıyoruz.