Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4870 E. 2023/7630 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu mera olarak tescil edilen taşınmazın bir bölümünün davacı tarafından zilyetlikle iktisap edildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, zilyetliğin şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, taşınmazın mera vasfında olup olmadığı, davacı yararına zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında yeterli araştırma yapmadan ve tüm delilleri değerlendirmeden eksik inceleme ile hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/363 E., 2021/241 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul-Kısmen Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.04.2014 tarihli 2014/596 Esas, 2014/4619 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacılar vekili, davalılar; Hazine vekili, ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, Felahiye ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 111 ada 25 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tespit ve tescil edildiğini, 111 ada 44 parsel sayılı taşınmazın mera olarak köy tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edildiğini, davacının malik olduğu taşınmazın yüz ölçümünün eksik tespit ve tescil edildiğini, eksikliğin komşu 111 ada 44 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın bir bölümünün sınırlandırmasının iptali ile 25 parsel sayılı taşınmaza eklenerek davacı adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kadim meralardan olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyeceği belirtilerek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.09.2013 tarih ve 2012/804 Esas, 2013/282 Karar sayılı kararıyla, davacının kadastro çalışmalarında tespit bilirkişisi olduğu, tutanak altındaki imzasını ikrar ettiği davacının imzasını içeren tutanağın aksine bir durumun söz konusu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.04.2014 tarih ve 2014/596 Esas, 2014/4619 Karar sayılı ilamı ile " davacının tutanak altındaki imzasını ikrar ettiği celse tutanağı bakmadan imzaladığı yolundaki beyanına Mahkemece değer verilmediği, davacının kadastro çalışmalarında tespit bilirkişisi olarak çalışmasının işin esasına girilmeksizin başlı başına davanın reddi sebebi olamayacağı” belirtilerek karar bozulmuştur.

Yeniden yapılan yargılama sonunda Mahkemece önceki kararda direnilmiş direnme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.05.2019 tarih, 2017/16-1112 Esas, 2019/563 Karar sayılı kararı ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda 1992 tarihli hava fotoğraflarında (A1) sembolü ile gösterilen kısmın tarım arazisi olarak kullanılmadığı, (A2) sembolü ile gösterilen kısımda belirgin sınırlar gözüktüğü, 1992 tarihinde tarım arazisi olarak kullanıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 05.07.2021 tarihli fen bilirkişi raporunun eki krokide (A2) sembolü ile gösterilen 796,00 m2'lik kısmın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile yargılama sırasında davacı vefat ettiğinden mirasçılarının veraset ilamındaki miras payları oranında adlarına tapuya tesciline, aynı raporda (A1) sembolü ile gösterilen kısma yönelik davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, davalılar Hazine vekili, ... vekili, ... vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B.Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2010 yılı hava fotoğrafına göre ret edilen (A1) sembolü ile gösterilen kısmın tarla olarak kullanıldığının belirtildiğini, 1956, 1981 ve 1992 tarihli hava fotoğraflarında (A1) kısmının kullanılmadığı, sınırlarının belirgin olmadığı belirtilmiş ise de tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları ile çeliştiğini, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarına göre uzun süredir çekişmeli bölümün davacı ve ataları tarafından kullanıldığının sabit olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kısmen ret kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin olağanüstü zaman aşımı veya başka bir yoldan kazanılması ve tapu siciline tescil edilmelerinin mümkün olmadığını, hava ve uydu fotoğraflarında dava konusu kimi yerlerin tarım arazisi olarak kullanılmadığının açıkça görünmekte olduğunu, dava konusu yerlerin zilyetlikle iktisabının mümkün olmaması ve zilyetlikle kazanma şartlarının oluşmadığını belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kısmen kabul kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, dosyadaki bilirkişi raporlarına göre çekişmeli bölümdeki imar ihyanın kadastro tespitinden sonra yapıldığı, taşınmazın ham toprak vasfında olduğu, 1956 ve 1981 tarihli hava fotoğraflarında kullanım olmadığının açık olduğunu,mahalli bilirkişi sıfatıyla kadastro tutanağını imzalayan bir kişinin evrakları okumadım gerekçesiyle dava açmasının usul ve yasaya uygun olmadığını, gayrimenkul davalarının sözlü beyanlarla değil yazılı belgelerle ispat edilmesi gerektiği belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kısmen kabul kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle,dava konusu edilen kısmın mera vasfında olduğunu,bu gibi yerler üzerinde ayni veya şahsi herhangi bir hak tesisi edilemeyeceğini,kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemeyeceğini, verilen kararın yargılama harç ve yargılama giderleri yönünden de hatalı olduğunu, vekil edeninin yasal hasım olduğunu, dava konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı olmasına rağmen yargılama giderlerinden tüm davalılar ile birlikte sorumlu tutulmalarının usul ve yasaya aykırı olduğunu,... köyünün tüzel kişiliğinin kalkmasına rağmen karar başlığında gösterilmesinin uygun olmadığını belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kısmen kabul kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan mera sınırlandırmasının iptali ve tapuya tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ıncı ve 713 üncü maddeleri, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü, 16 ıncı, 17 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Kadastro sonucu Felahiye ilçesi, ... (...) Mahallesi çalışma alanında bulunan 111 ada 44 parsel sayılı 156.813,42 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16 ıncı maddesine istinaden mera vasfı ile kamu orta malı olarak sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmiştir.

Davacılar vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; dosyada toplanan delillerden davaya konu edilen ve fen bilirkişi raporunda (A1) harfiyle gösterilen bölüm üzerinde davacı taraf yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Davalılar; Hazine vekili, ... vekili ve ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri) ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde kadimden beri o yerin mera olarak kullanıla gelmiş olması, bir yere hukuken mera vasfını verebilmek için bu iki unsurdan birinin bulunması gerekir (Cin, H.:Türk Hukukunda Mera Yaylak ve Kışlaklar, 2. Bası, Ankara 1980, s. 37 vd.)

Mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri mera olarak kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Meraların vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez. Tahsisli veya kadim mera olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu hâlde kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar.

Bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması hâlinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulunun 30.10.1991 tarihli ve 1991/8-427 E., 1991/544 K.; 10.05.2006 tarihli ve 2006/8-240 E., 2006/292 K.; 14.11.2012 tarihli ve 2012/7-485 E., 2012/788 K.; 19.11.2014 tarihli ve 2013/8-1321 E., 2014/939 K. sayılı kararları)

Hemen belirtilmelidir ki Mahkemece, 05.07.2021 tarihli raporda (A2) ile gösterilen 796,00 metrekareye ilişkin zilyetlikle kazanım şartlarının oluştuğu gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir.

Somut olayda; Mahkemece yöntemince mera araştırması yapılmamış, Yargıtay içtihatlarına göre, mahalli bilirkişilerin aynı köy ve komşu köylerden seçilmesi gerekirken keşifte yalnızca aynı köyden mahalli bilirkişilerin dinlenilmiş olması doğru olmamış, taşınmazın öncesinin kadim mera olup olmadığı hususu yeterince araştırılmadığı gibi çekişmeli taşınmazın tahsisli mera olduğu kabul edilmiş olsa bile kadastro tespit tarihine kadar davacı taraf yararına yasada aranan olumlu-olumsuz koşulların oluştuğunun tam olarak belirlenmemiş, dosyada sadece hava fotoğrafları incelenmiş, uydu fotoğraflarından yararlanılmamış, Mahkeme gerekçesinde hava fotoğrafına dayanılarak kısmen kabul kararı verildiği belirtilmiş ise de hava fotoğrafından tarla olarak kullanıldığı belirtilen 1992 tarihinden kadastro tespit tarihi olan 2003 yılına kadar 20 yıllık zilyetlik sürenin dolmadığı anlaşılmış, dosyadaki tek kişilik ziraat bilirkişi raporunda çekişmeli bölümde imar ihyanın kadastro tespit tarihinden sonra yapıldığı, taşınmazın ham toprak vasfında olduğu belirtilmiş olmasına rağmen neden bu rapora değer verilmediği açıklanmamış, komşu köylerden tespit edilecek mahalli bilirkişiler marifetiyle taşınmazın mera olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği maddi olaylara dayalı olarak sorulup saptanmamıştır. Zilyetlikle iktisap koşulları oluştuğu kabul edilen bilirkişi raporunda (A2) ile gösterilen kısmın üç tarafının mera ile çevrili olduğu, ziraat bilirkişisinden mera bütünlüğünün bozulup bozulmadığını belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmadığı anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için taşınmazın bulunduğu Alpaslan köyüne ait kadim ve tahsisli mera kayıtları ile meraya ilişkin paftalar İlçe ve İl Özel İdare Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden sorulmalı, çekişmeli taşınmaza ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli orto foto ve uydu fotoğrafları ile memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilmeli, bu şekilde dosya ikmal edildikten sonra Mahkemece mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek aynı köy ve komşu köyler halkından ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, tüm kadastro tespit bilirkişileri, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazın kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, kadim mera araştırması yapılmalı, çekişmeli taşınmazın mera parselinden açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığı ve meranın bütünlüğünü bozup bozmadığı araştırılmalıdır.

Yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmeli ve tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalıdır.

Ziraat bilirkişisi kurulundan dava konusu taşınmaz bölümünün tarımsal niteliğini, kamu orta malı vasfında mera olup olmadığını, meradan açılıp açılmadığını bildiren, meradan doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, taşınmazdaki zilyetliğin sürdürülüş şeklini ve süresini duraksamasız şekilde ortaya koyan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini ve bitki desenini belirten önceki ziraat bilirkişi raporunu da irdeleyen, ekinde taşınmazın değişik yönlerden ve özellikle mera parseli ile müşterek sınırının bulunduğu bölümden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmalıdır.

Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine taşınmazı kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme ve uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak dava konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunun, mera vasfında olup olmadığının ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalıdır.

Fen bilirkişisinden keşif ve uygulamayı izleyip denetlemeye elverişli ayrıntılı rapor alınmalıdır. Yine varsa tahsisli ve kadim meraya ait kayıt ve belgeler ile harita teknik ve yerel bilirkişi ile tanıklar aracılığıyla zemine uygulanmalıdır.

Taşınmazın kadastro çalışmalarında mera olarak sınırlandırılması nedeniyle yöntemince kadim veya tahsisli mera araştırması yapılarak çekişmeli taşınmazın meranın devamı niteliğinde olup olmadığı tespit edilmeli, taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı gözetilmeli, belirtilen şekilde yapılan uygulama sonunda kadim mera olmadığı, meradan açılmadığının anlaşılması halinde davacı taraf yararına TMK’nın 713/1 inci maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,

2- Davalılar Hazine vekili, ... vekili, ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde yatırılan temyiz peşin harcının, Felahiye Belediye Başkanlığına ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığına geri verilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

19.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.