Logo

1. Hukuk Dairesi2022/498 E. 2022/3147 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı Hazine vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakiminin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

-KARAR-

Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, Mahalli İskan Komisyonu'nun 29/06/1998 tarihli kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca göçebe olması nedeniyle aile temsilcisi davalı ...'in hak sahibi sayılmasına karar verildiğini ve buna bağlı olarak dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın adı geçen davalı ve ailesi olan diğer davalılar adlarına 26/10/2007 tarihinde tescil edildiğini, başvuru tarihinden önce davalı ...'in Bağ-Kur kaydının bulunduğunun tespit edildiğini, tespit üzerine davalıların göçebe olmadıkları gerekçesiyle Mahalli İskan Komisyonu'nun 15/06/2011 tarihli ve 2011/51 sayılı kararı ile davalıların hak sahipliklerinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararına karşı iptal davası açtığını, Hatay İdare Mahkemesi'nin 04/06/2012 tarihli kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, Mahalli İskan Komisyonunun iptal kararının halen geçerli olduğunu, davalılar adına olan kaydın yolsuz hale geldiğini ileri sürerek çekişme konusu 436 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.

Davalı ..., hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın kendilerine tebliğ edilmediğini, yine kendileri tarafından açılmış bir davanın da bulunmadığını, ayrıca 5543 sayılı İskan Kanunu'na eklenen geçici 7. maddenin üçüncü fıkrasında mülga 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmaksızın devam edeceği hükmünün düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Diğer davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemişlerdir.

Mahkemenin 30/04/2014 tarihli, 2013/421 Esas, 2014/399 Karar sayılı kararıyla, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairenin 27/09/2017 tarihli, 2016/14390 Esas, 2017/4708 Karar sayılı ilamıyla “...Her ne kadar, Mahalli İskan Komisyonunun hak sahipliğinin iptaline dair kararı, davalılara tebliğ edilmemiş ise de, davalıların Hatay İdare Mahkemesinin 2011/1746 Esas sayılı dosyası üzerinden kararın iptali istemi ile dava açtıkları, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve 10/09/2012 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda, iptal kararından davalıların haberdar oldukları kabul edilmelidir. Hâl böyle olunca; davalılar adına olan tahsis işlemi iptal edildiğine ve bu iptal kararı kesinleştiğine (artık tescilin dayanağı ortadan kalktığına) göre mevcut kaydın yolsuz tescil durumunda bulunduğu gözetilerek davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yargılama neticesinde mahkemenin 13/04/2018 tarihli, 2018/52 Esas, 2018/263 Karar sayılı kararıyla, bozma ilamı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar Dairenin 01/10/2020 tarihli, 2019/2099 Esas, 2020/4710 Karar sayılı ilamıyla, bu kez, "Somut olayda, yukarıda açıklanan yasal düzenlenmeler karşısında çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazda davalıların hak sahipliği 5543 sayılı İskan Kanunu’nun Geçici 7/3. yasal hükmü ile herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam edeceğinden Dairenin 27.09.2017 tarih ve 14390-4708 sayılı bozma kararında davanın kabulünün belirtilmiş olması maddi yanılgıya dayalıdır. Hal böyle olunca, 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanunu’na eklenen Geçici 7/3.maddesinde yer alan düzenleme dikkate alındığında davalıların hak sahipliklerinin kayıtsız şartsız devam edeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle ikinci kez bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemenin 23/06/2021 tarihli, 2021/202 Esas, 2021/176 Karar sayılı kararıyla, bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenerek davanın reddine karar verilmiştir.

29/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6460 sayılı kanunun 1. maddesi ile 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373. maddesinin beşinci fıkrasından, 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439. maddesinin beşinci fıkrasından ve 1086 sayılı Kanun'un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 16. maddesi ile değiştirilmeden önceki 429. maddesinin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen; ''Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.'' düzenlemesi getirilmiştir.

Açıklanan Kanun değişikliği gereği temyiz inceleme görevi Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna ait bulunmakla; temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 14/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.