"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde mülkiyetin tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescil talebinin reddine, mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 297 ada 2 parsel sayılı taşınmazın zilyet ve tasarruflarında olduğunu, ... döneminde azınlık vakıfları mal edinemediği için dava konusu taşınmazın "Tebaai Devleti Aliyenin ermeni milletinden ... kadın ibnetiği ..." adına kayıt ve tescil edildiğini, taşınmazın tasarruf ve zilyetliğinin vakıfta olduğunu, bütün vergilerinin de vakıf tarafından ödendiğini, 30.04.1948 tarihinde ... Tapu Sicil Muhafızlığına yazılan dilekçe ile dava konusu taşınmazın her ne kadar "... kadın ibneti ..." adına kayıtlı ise de gerçek malikinin vakıf olduğunun bildirildiğini, resmi kayıtlara göre dava konusu taşınmazın vakfa ait olmasına, Vakfın zilyet ve tasarrufunda bulunmasına rağmen kadastro tespiti sırasında her nasılsa taşınmazın metruk olduğu iddiasıyla davalı ... adına kayıt ve tescil edildiğini, yapılan tespitin hatalı ve gerçeğe aykırı olduğunu ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile Vakıf adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada mülkiyetin vakıf adına tesciline engel bir durum olması halinde taşınmazın vakfa aidiyetine ve bu suretle mülkiyetin tespitine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine, dava konusu taşınmazın 1936 Beyannamesinde yer alması gerektiğini, 1950 yılında kadastro çalışmaları sırasında sahipsiz ve kayıtsız yerlerden olduğu için taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini, yasada belirtilen sürede taşınmaz için beyanname verilip verilmediğinin tespit edilmesi gerektiğini, taşınmazın iadesi gereken taşınmazlardan olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ..., ... İdaresinin davacının talebini reddettiğini, öncelikle bu ret kararının iptali için dava açılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın vakfın 1936 beyannamesinde beyan edilen taşınmazlardan biri olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.02.2015 tarihli ve 2013/322 Esas, 2015/39 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro öncesinde tapulu bir yer olduğu ve davacının zilyetliğinde olduğu, ancak imar planında trafo alanında kaldığı gerekçesiyle taşınmazın mülkiyetinin davacıya aidiyetine ve bu surette mülkiyetin tespitine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 21.09.2020 tarihli ve 2019/1649 Esas, 2020/4248 Karar sayılı kararıyla; “Somut olayda, Mahkemece davacı Vakıf tarafından sunulan belgelerin (Senedi Hakani Kaydı, 1936 Beyannamesi, vergi kayıtları vs) doğruluğunun araştırılmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacı tarafça sunulan 1936 Beyannamesindeki taşınmaz ile dava konusu taşınmazın aynı taşınmaz olduğunun nasıl tespit edildiğinin denetime elverişli bir şekilde açıklanmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, ... Genel Müdürlüğünden davacı Vakfa ait 1936 Beyannamesinin getirtilmesi, davacı Vakfın dayandığı belgelerin doğruluğunun araştırılması, mevcut bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşıldığından mahallinde alanında uzman kişilerce tekrar keşif yapılarak dava konusu taşınmazın davacı Vakfın 1936 Beyannamesinde bulunup bulunmadığının tereddütten uzak bir şekilde tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçeleriyle bozulmuştur.
B. Karar Düzeltme
Davacı vekilinin karar düzeltme talebi, Dairece 10.02.2021 tarihinde reddedilmiştir.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 28.03.2022 tarihli ve 2021/132 Esas, 2022/272 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın kadastro öncesinde tapulu bir yer olduğu, davacının zilyetliğinde bulunduğu, ... Caddesi eski 192, yeni 218 kapı numaralı dükkanın dava konusu 297 ada 2 parsel ile aynı taşınmaz olduğu, 5737 sayılı Kanun'un geçici 7 ve 11. maddelerindeki koşulların oluştuğu, ancak taşınmazın uygulama imar planında trafo alanında kalması nedeniyle davacı Vakıf adına tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davacının iptal-tescil talebinin reddine, taşınmazın mülkiyetinin davacıya aidiyetine ve bu suretle mülkiyetin tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davacı Vakfa ait olduğunda tereddüt bulunmadığını, bu durumun Mahkemenin de kabulünde olduğunu, ancak Mahkemece iptal- tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, terditli talep olan mülkiyetin tespiti yönünde hüküm kurulmasının doğru olmadığını, taşınmazın kamu malı olmadığını, tapu kaydına da kamuya tahsis edildiğine dair bir şerh konmadığını, taşınmaz üzerinde fiilen bir trafo da bulunmadığını, taşınmazın sadece imar planında trafo alanında kalması nedeniyle iptal - tescil isteğinin reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, keşfen belirlenen ve harcı tamamlanan dava değeri üzerinden davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek hükmün bozulmasını veya anılan yönlerden düzeltilerek onanmasını istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın diğer davalı ... Belediyesi adına kayıtlı olduğunu, bu nedenle öncelikle Hazine yönünden davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, ... Meclisince davacının taşınmazın adına tescil talebinin reddedildiğini, davacı tarafça bu idari işleme karşı iptal davası açılması gerektiğini, oysa davacı tarafça bu işlemlerin yapılmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın kadastro tespitinde öteden beri metruk bir vaziyette, sahipsiz ve kayıtsız yerlerden olması nedeniyle Hazine adına tespitine karar verildiğini, taşınmazın daha sonra 1961 yılında ... Büyükşehir Belediyesine devredildiğini, davacının taşınmazın adına tescil talebinin ... Meclisince reddedildiğini, öncelikle redde ilişkin bu idari kararın iptalinin sağlanması gerektiğini, dava konusu taşınmazın kamu hizmetine tahsis edilen trafo alanı içinde kaldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 5737 sayılı Kanun’un geçici 7. ve 11. maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde mülkiyetin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 5737 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi:
"... vakıflarının;
a) 1936 Beyannamelerinde kayıtlı olup, halen tasarruflarında bulunan nam-ı müstear veya nam-ı mevhumlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar,
b) 1936 Beyannamesinden sonra ... vakıfları tarafından satın alınmış veya ... vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle halen; Hazine veya Genel Müdürlük ya da vasiyet edenler veya bağışlayanlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onsekiz ay içinde müracaat edilmesi halinde, Meclisin olumlu kararından sonra, ilgili tapu sicil müdürlüklerince ... vakıfları adına tescilleri yapılır",
2. Aynı Kanun′un geçici 11. maddesi:
"... vakıflarının;
a) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup malik hanesi açık olan taşınmazları,
b) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup kamulaştırma, satış ve trampa dışındaki nedenlerle ... Genel Müdürlüğü, belediye ve il özel idaresi adına kayıtlı taşınmazları,
c) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup kamu kurumları adına tescilli olan mezarlıkları ve çeşmeleri, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren oniki ay içinde müracaat edilmesi halinde, Meclisin olumlu kararından sonra, ilgili tapu sicil müdürlüklerince ... vakıfları adına tescil edilir.
... vakıfları tarafından satın alınmış veya ... vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle Hazine veya Genel Müdürlük adına tapuda kayıt edilen taşınmazlardan üçüncü şahıslar adına kayıtlı olanların Maliye Bakanlığınca tespit edilen rayiç değeri Hazine veya Genel Müdürlük tarafından ödenir" hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 297 ada 2 parsel sayılı taşınmazın (176,00 m2, kuyulu arsa) senetsizden 18.05.1949 tarihinde,” Eski kilise yeri, ... ... Sokağında mevcut olup, müdevvere, tapu ve vergide kaydına rastlanmayan bu arsanın eskiden beri metruk bir halde ve kime ait olduğu da layikiyle bilinemediğinden” ibaresi ile davalı ... adına tespit gördüğü, kadastro tespitinin 26.02.1951 tarihinde kesinleştiği, kurumlar arası devir işlemi ile taşınmazın 03.04.1961 tarihinde diğer davalı ... Belediyesi adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2. Mahkemece, 5737 sayılı Kanun'un geçici 7. ve 11. maddelerindeki koşulların oluştuğu, ancak taşınmazın uygulama imar planında trafo alanında kalması nedeniyle davacı Vakıf adına tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davacının iptal-tescil talebinin reddine, taşınmazın mülkiyetinin davacıya aidiyetine ve bu suretle mülkiyetin tespitine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemece, 5737 sayılı Kanun'un 11. ve 17. maddelerinde düzenlenen koşulların davacı lehine gerçekleştiği hususunun saptanmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Somut olayda, ..., ... İmar Müdürlüğünün 27.08.2013 tarihli yazısında, dava konusu taşınmazın 22.07.1983 onanlı, 1/1000 ölçekli ... ... ve Öngörünüm Bölgesi Uygulama İmar Planının, 13.06.2011 onanlı sayısallaştırılmış ve güncelleştirilmiş paftalarında "trafo alanında" kaldığının bildirildiği, Mahkemece 21.09.2021 tarihinde yapılan keşifte, taşınmazın 176 m2 olduğu, alt tarafının sahil yol kesimine baktığı, üst tarafında ise ağaçların bulunduğu, bitişiğinde ise evlerin olduğunun belirtildiği, taşınmaz üzerinde herhangi bir trafonun varlığından bahsedilmediği gibi, davalılarca kanun hükümlerine uygun bir kamulaştırma yapıldığı iddiasında da bulunulmadığı, bu durumda sadece taşınmazın imar planında trafo alanında yer almasının taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesine bir engel teşkil etmeyeceği açıktır.
3. Hâl böyle olunca, davacının ilk talebi olan tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
4. Kabule göre de; davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre nispi vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.