"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, şirket hisselerinin iptali ve tescili - tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ve karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... v.d. vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen dahili davalı ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan dedeleri ... ...’ın kendilerinden mal kaçırmak amacıyla oğulları olan davalılar ..., ..., ... ile yeğeni olan davalı ... (... oğlu) ve bu yeğeninin oğlu olan davalı ...’a bazı taşınmazlarını, kurucusu olduğu ... Madencilik Hafriyat ve Tic. AŞ. ile ... Petrol Ürünleri Pazarlama San. ve Tic. AŞ’deki hisselerini bağışladığını, 145 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1/5 payını kendi adına, 1/5’er payını davalılar ..., ..., ..., ... (... oğlu) adlarına tescil ettirdiğini, bilahare bu taşınmazdaki 1/5 payını davalılara satış yolu ile devrettiğini, 8303 parsel sayılı taşınmazı mirasbırakanın satın aldığını ancak davalı ... ile ... Madencilik Hafriyat ve Tic. AŞ. adına tescil ettirdiğini, daha sonra bu taşınmazın ¼’ er paylarla davalılar ..., ..., ... ve ... (... oğlu) adlarına satış yoluyla tescil edildiğini, 142 ada 8 parsel sayılı taşınmazı mirasbırakanın alıp davalı ... adına tescil ettirdiğini, 144 ada 8 ve 10 parselleri mirasbırakanın alıp davalılar ... ve ... üzerine tescil ettirdiğini, bu taşınmazların daha sonra ... Petrol Ürünleri Paz. San. ve Tic. AŞ’ye devredildiğini, 2190 ada 5 parsel sayılı taşınmazı mirasbırakanın satın aldığını ancak ... Petrol Ürünleri Paz. San. ve Tic. AŞ. adına tescil edildiğini, mirasbırakanın her iki şirketi de aile şirketi olarak kurup davalı oğulları ile davalı yeğenini kurucu ortak olarak gösterdiğini, daha sonra da her iki şirketteki 40’ar hissesini bütün davalılara devrettiğini, bu işlemi satış gibi gösterse de bağışlama olduğunu, temliklerin bedelsiz olup, mirasbırakanın kız-erkek çocuk ayrımı yaptığını, oğullarına daha fazla mal bırakmak amacıyla hareket ettiğini ileri sürerek dava konusu 145 ada 3, 142 ada 8, 144 ada 8, 144 ada 10, 2190 ada 5, 8303 parsel sayılı taşınmazlar ile şirket hisselerinin davalılar adına olan kayıtlarının iptali ile miras paylarının adlarına tescilini, olmadığı takdirde tenkisini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, satış işlemlerinin gerçek olduğunu, ortağı oldukları şirketlerde kuruluştan itibaren bilfiil çalıştıklarını, mirasbırakana sembolik olarak şirketlerden hisse verildiğini, mirasbırakanın davacıların annesi olan kızı ...’a ve kızının eşine arsa aldığını, parasal yardımlarda bulunduğunu, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, dava konusu taşınmazların bir kısmının kendilerine ait iken şirket sermayesini güçlendirmek amacıyla şirkete devrettiklerini, dava konusu 145 ada 3 parselde mirasbırakanın 1/5 payını rayiç değeri üzerinden ve ipotekle birlikte satın aldıklarını, aslında bu taşınmazı satın almaktaki amacın mirasbırakanın borcunu üstlenmek olduğunu, mirasbırakanın aile ekonomisi mantığı ile çalıştığını, ilk zamanlar kardeşi ... ile daha sonra da davalı oğulları ve yeğeni ile birlikte çalıştığını, ticarette hep birlikte hareket ettiklerini, mirasbırakanın her iki şirketteki % 20’şer hissesini 2009 yılında satın aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Yargılama sırasında davalı ...'ın ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2018 tarihli ve 2011/567 Esas, 2018/617 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 145 ada 3 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakana ait 1/5 payın mirasbırakanın ölümünden sonra vekaleten davalılar ... ve ...’e (... oğlu) satışının yapıldığı, ölümle vekalet ilişkisi sona erdiğinden tescilin yolsuz olup muvazaanın sabit olduğu gerekçesiyle dava konusu 145 ada 3 parselin 1/5 payı yönünden iptal tescile, dava konusu 2190 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davalıların kayıt maliki olmaması nedeniyle bu parsel yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, mirasbırakanın her iki şirketteki hissesini davalılara devrinin bedelsiz ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle devredilen şirket hisselerinin iptali ile miras payları oranında davacılar adına tesciline, dava konusu 144 ada 8 ve 10 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakandan temlik bulunmadığı gibi davalıların kayıt maliki de olmadıkları, davacıların şirket hisseleriyle ilgili talepleri kabul edilmiş olmakla bu iki taşınmaz yönünden ayrıca hüküm kurulmasına gerek bulunmadığı, dava konusu 8303 parsel sayılı taşınmaz ile 142 ada 8 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakandan davalılara bir temlik bulunmadığı, sağlar arası kazandırma iddiasının ise tenkise konu olabileceği gerekçesiyle bu iki taşınmazla ilgili tenkis isteği yönünden davanın tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 05.11.2019 tarihli ve 2019/1064 Esas, 2019/1489 Karar sayılı kararıyla; kişisel hakkın temliki niteliği taşıyan şirket hisselerinin devri işleminde 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İBK'nın uygulama yeri bulunmadığı, dava konusu 2190 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davalıların kayıt maliki olmadığı, dava konusu 144 ada 8 ve 10 parseller, 8303 parsel ile 142 ada 8 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakandan bir temlik bulunmadığı, bu taşınmazlar ile şirket hisseleri bakımından tenkis talebinin incelenebileceği gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine, dava konusu 145 ada 3 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan adına kayıtlı 1/5 payın, mirasbırakanın ölümünden sonra vekaleten davalılara satış yolu ile devrinin yolsuz tescil niteliğinde olup, davalıların iyiniyetli olmadıkları, mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle pay oranında açılan davanın dinlenebileceği, bu parseldeki temlike konu 1/5 payla ilgili davanın kabulünün sonuç itibariyle doğru olduğu, ancak temlike konu pay ve davacıların miras payları nazara alınarak hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun yalnızca değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dava konusu 145 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 1/5 pay yönünden davanın kabulü ile iptal tescile, 2190 ada 5 parsel yönünden iptal tescil isteğinin husumetten reddine, dava konusu 145 ada 3 parsel dışındaki diğer dava konusu tüm taşınmazlar ile şirket hisseleri yönünden tenkis incelemesi yapılmak üzere davanın tefrikine karar verilmesi suretiyle yeniden hüküm kurulmuştur.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 29.06.2021 tarihli, 2020/53 Esas, 2021/3625 Karar sayılı kararıyla; “Somut olayda, mirasbırakan tarafından temlik edilmeyip, dava dışı 3. kişilerden edinildiği anlaşılan dava konusu 8303, 144 ada 8, 144 ada 10, 142 ada 8 parsel sayılı taşınmazlar ile 145 ada 3 parsel sayılı taşınmazda davalıların dava dışı 3. kişiden edindikleri paylar ve davalıların kayıt maliki olmadığı dava konusu 2190 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ile mirasbırakan tarafından davalılara devredilen şirket hisseleri hakkında tenkis incelemesi yapılmak üzere davanın tefrikine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Tarafların bu yönlere ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının ve davacıların sair temyiz itirazları ile davalıların aşağı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine. Davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;...Somut olayda; her ne kadar kabul kapsamındaki dava konusu 145 ada 3 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakandan geçen 1/5 payı yönünden, temlikin mirasbırakanın ölümünden sonra vekaleten yapıldığı, ölümle vekalet ilişkisi son bulduğundan davalılar adına yolsuz tescil oluştuğu gerekçesiyle anılan pay yönünden iptal tescile karar verilmiş ise de, davacılar eldeki davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanmış olup; uyuşmazlığın yolsuz tescil olarak değerlendirilmesi ve bu cihetle sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca, öncelikle mirasbırakanın ölüm saatinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespiti ile muris muvazaasının varlığının kabulü halinde, dava konusu 145 ada 3 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakandan davalılar ..., ..., ... ve ...’e (... oğlu) geçen pay oranları ve davacıların miras payları nazara alınarak, dava konusu 145 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden hüküm kurulması gerekirken, hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek ve hatalı paya hükmedilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.05.2022 tarihli ve 2021/1434 Esas, 2022/923 Karar sayılı kararı ile; tapu iptali ve tescil istemli dava bakımından; 2190 ada 5 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, 145 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden, mirasbırakanın ölüm saatinin 12:42 olduğu, taşınmazın satışının ise saat 15:08’de yapıldığı, vekalet ölümle sona ermiş olmasına rağmen yetkisiz vekille yapılan satışın yolsuz tescil olduğu, ancak davada muris muvazaası hukuki nedenine dayanıldığı, bu şekli ile muris muvazaasının söz konusu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, 145 ada 3 parsel dışındaki taşınmazlar ile şirket paylarının tenkisi istemli davanın eldeki davadan ayrılarak yeni esasa kayıt edildiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili, ara karar ile ıslah taleplerinin reddedilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını, usul ekonomisi gereği 145 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden genel muvazaa ve yolsuz tescile yönelik ıslah taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, İlk Drece Mahkemesince sadece 8303 ve 142 ada 8 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tenkis istemli terditli davanın eldeki davadan ayrılarak yeni esasa kayıt edildiğini, şirket paylarının tenkisi istemli terditli davanın eldeki davadan ayrılarak yeni esasa kayıt edilmediğini, İstinaf Mahkemesinin aksi yöndeki kararının dosya içeriğine aykırı olduğunu, mirasbırakan tarafından temlik edilen şirket paylarının iptali için ıslah talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karara verilmesi gerektiğini, İstinaf Mahkemesince davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalılar vekili, hangi mallar hakkında tenkis kararının verildiğinin belirsiz olduğunu, dava konusu edilen ancak dava tarihinde dava dışı şirkete ait taşınmazlar hakkında da 2190 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ile aynı gerekçeyle ret kararı verilmesi gerektiğini, davacıların husumet ehliyetine itirazlarının dikkate alınmadığını, taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılarak savunma hakkının kısıtlandığını, zamanaşımına dair itirazlarının dikkate alınmadığını, davacı vekilinin 25.01.2012 tarihli dilekçesindeki mazeretinin doğru olmadığını, bu hususun dosya içerisindeki 23.01.2012 günlü dilekçesi ile sabit olduğunu, tefrik edilen tenkis davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacıların adli yardımdan yararlanması kararının dava değeri hatalı değerlendirilerek hatalı verildiğini, tenkise ilişkin zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, İlk Derece Mahkemesinin şirket hisselerinin devrine ilişkin açıklamalarının Türk Ticaret Kanunu'na aykırı olduğunu, davacıların ıslah beyanlarının tenkis davasına konu edilmelerine karar verilen taşınmazlar bakımından davadan vazgeçme niteliğinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil ile şirket hisselerinin iptal tescili, olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usuli kazanılmış hak" olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09.05.1960 tarihli 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı).
Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176. maddesi). Islah, kural olarak tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. HMK’nın 177. maddesinin 7521 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasına göre, Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukukî durum ortadan kaldırılamaz.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması HMK''nın 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davacılar vekili her ne kadar bozmadan sonra 09.05.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, 145 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın hukuki sebebini ıslah ettiklerini belirtip genel muvazaa, irade fesadı ve yolsuz tescil hukuki sebeplerine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiş ise de, bozmanın sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde ıslah yapılamaz. Davacılar tarafından muris muvazaası hukuki sebebine dayanılmıştır. Ne var ki temlik işleminin mirasbırakanın ölümünden sonra vekaleten yapıldığı anlaşılmakla, ölü şahsın iradesinden bahsedilemeyeceğinden somut olayda 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın uygulanamayacağı tartışmasızdır. Bu nedenle davanın reddi doğrudur.
3. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20'şer TL bakiye temyiz harcının temyiz edenlerden alınmasına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, gelen temyiz edilen, davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılardan; davalılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.